Tilki çok kurnaz bir hayvan, her anına dikkat etmek elzemdir. Birde çok kötü bir huyu var girdiği kümeste tüm tavukları telef eder sonra bir tanesini alır gider. Ya aç gözlülükten, yada doyumsuzluktan kendisinden sonrakilere bir şey bırakmaz.
Hakim olmak, nerede ne varsa sahiplenmek, başkalarına yaşam hakkı tanımamak, egoist davranarak adeta birlikte yaşadıklarına hayat hakkı tanımayıp tümünün tarımar olması için her türlü hileye müracaat eder, yıkmasada zarar vermekten geri durmaz, dostluğuna asla güvenilmeyen, bencilliğinden tek başına yaşamaya mahkum olmuş canlıdır.
Kol kanat gerenlere ihanet eden, kumpaslar kuran sırtını dönen, bölünmesi ve parçalanması için kapı, kapı gezen kendine teveccüh olmayacağını anlayınca çakalla iş birliği dahi yapan, onun himayesine giren kurt görünümlü, barışçıl nutuklar atan haindir. Çok yerler gezerek kendine yandaş aramış buldukları ile yola revan olmuş lakin, onları da yarı yolda bırakmış, hüsran olacağını anlayınca kendisi gibi asi olanlarla birlik olup etrafına zarar vermiştir. Tek gayesi yok etmek olan bu zavallı, bencilliği yüzünden itibar görmeyip yalnızlığa mahkum edilmiştir. Yakmak, yıkmak, dağıtmak, derli toplu olanı bozmakta bire birdir. Alın teri ile bin bir emekle yoğrulup, binbir cefa ve eziyete rağmen hayat bulan eserlere zarar vermek dostluk değil düpe düz düşmanlıktır.
Tilki nihayetinde bir hayvandır ama özellikleri itibarı ile bazen insanlar ona benzeye bilmektedir. Ülkemiz daha güzel, rahat, müreffeh, ileri seviyede olabilirdi, ancak tilkilerin olması münasebetiyle bu kadar ilerleme yapabildi. Bir kurum düşünün köklü geleneği ve töresi olan ama ne hikmetse her devirde çelme takılarak tökezletilen, yürümesi ve gelişmesi önlenerek hakim olması daima engellenmiştir. Her türlü zorluğa rağmen dimdik ayakta durması mensubiyet duyanların sahiplenmesinden ileri gelmektedir. ‘’YIKMAK KOLAYDIR, YAPMAK ZORDUR’’. Ne demişler, nerelere gitmişler, kimlerle görüşmüşler, ne talimatları almışlar çok yönlü tahlil yaparak asıl zihniyetlerini, yani tilkice düşüncelerini aşikar etmek şarttır. Besleneceksin, büyüyeceksin, etinden, sütünden, yağından yararlanacaksın sonrada döneceksin tu kaka diyeceksin. Bunun ne insanlıkta nede imanda yeri vardır, bu düpedüz yediğin kaba etmektir. Ne demiş Mevlana hazretleri ‘’YA GÖRÜNDÜĞÜN GİBİ OL, YADA OLDUĞUN GİBİ GÖRÜN’’ . Samimiyet yok olup yerini dalkavukluk almış, ne taraftan rüzgar alırsa oyana dönen fırıldağa dönmüşler.
Kimse, kimsenin aklı ile alay etmesin zira karanlıkta kaybolan çirkinlikler, pislikler güneşin doğuşu ile aşikar olur, mızrak çuvala sığmaz. Unutulmamalı bu dava çileli, zor, çetindir, dualıdır ve beddualıdır. Düşmanca, haince yaklaşan iflah olmaz, iki yakası bir araya gelmez.
‘’HİMMET ALAN, HİMMET DAĞITAMAZ’’
ALLAH,A EMANET OLUN
Namık Gedik