‘’İnsanın özü ne ise, gözü de onu görür’’
İktidar kavgası neden yapılır? İki kısma ayrılır; İhtirasları, egoları tatmin etmek, içerisinde bulunan nefsi arzuları doyurmak için her türlü taklayı atmak, diğer şık ise maddi boyutu değil milli hassasiyetler olduğunu idrak etmek gerek, kimse kimseye kendine ait olmayanı bol keseden dağıtamaz, hedefin ülke ve millet olduğunu bilmek ve o doğrultuda yön vermek esas olandır. Milli değerlere sahip çıkılmayan bir vatan düşünebilirmisiniz?
İçlerin de kirli zihniyetler ve maddeci tayfa ülke menfaatini veya milletin geleceğini düşünmez, onların odaklandıkları nasıl parseller nemalanırız, yıllarca gelenler daima köşe oldu, avanta kesilince sırra kadem bastılar. Bir ülkenin ilerlememesinin, geri kalmasının elbette objektif nedenleri vardır, iyi bir inceleme yapıldığı vakit nasıl, niçin neler hasır altı edilmiş net görebiliriz yeter ki sağ duyulu olalım.
Yıllarca milli menfaatler değil de dış kaynaklı kişilerin istekleri ve arzuları istikametinde sadece ve sadece kendi benliklerini tatmin etmek, aç olan nefislerini doyurmakla meşgul olunmuş.
Ne milli hassasiyetler kollanmış, nede milli birlik tesis edilmiştir, aksine devamlı surette kargaşa ve kaos yaratılarak eskimiş kaide ve kuralları değiştirmek akıllarında geçmemiştir, ileriye dönük mutlaka takip ve analiz yapılmalı ki bir daha hatalar oluşmasın.
Bir ülke düşünün büyük bir mirasın üzerinde otursun sadece ve sadece eksileri ve artıları belirler düzenlemeler yapılırsa sanırım gelecek daha güzel zamana yelken açılır, tespit yerinde ve zamanında yapılmazsa her geçen vakit sorunlar yumağını katlayarak üst üste yükler içinden çıkılmaz bir hal alır. Zaman dilimi içerisinden ben kavramını yok edip biz olarak bakış açısı yaratırsak gelecek sıkıntıları minimize edebiliriz. Yerinde alınmayan tedbirler sonrada kör topal olur, hiç bir vakit sorunlar masaya yatırılmazsa sıkıntının nerede olduğunu ve nedenlerini asla tespit edemez, derde deva olamaz. Gözüken resim sadece ve sadece yağmasanda gürlüyorsun hesabı olur bu insanımız üzerinde psikolojik travmalara sebebiyet verir.
Düşünceler ve istikamet hangi doğrultuda önce insan mı, yoksa ben mi bunu analiz etmek gerek aslında basit bir hesap, yeter ki ilgi ve alakayı kuralım sonuç kendiliğinden çıkacaktır. Kişilerin zihniyeti ve karakteri duruşundan ve yaptığı eylemlerden kendini ortaya koyacaktır, mesele bizim bakışımız, doğruyu yakalarsak sanırım bizleri idare edecek kimseleri de bulmuş oluruz.
Devletlerin hayat felsefesi insana hizmettir ki zaten kurucu unsur millettir. Kişilikleri hali hazırda oturmamış, kendini toplum üzeri görenler, aşağılayanlar asla idari makamlarda olamazlar zira bölücü olurlar, işleyişe ve yükselişe zarar verirler yapılacak her hamlenin millet yararına olması, mutlu ve müreffeh bir hayat sürdürülmesi öncelikleri olmak zorunda.
Hiç bir kimse kendini bulunmaz Hint kumaşı sanmamalı zira alternatifler daima vardır. Sevgi, saygı ve hizmet aşkı mutlaka karşılığını verecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Yola çıkarken kişisel hırsları bir tarafa bırakıp toplum menfaatleri üzerine odaklanarak o meyanda programlar ve planlar hazırlayıp deklara etmek en doğru olanıdır ki millet neler olacağını önceden bilsin.
Toplumcu olmayan siyasilerin asla bir kitlesi yoktur kişisel al benileri olabilir anacak kişinin sahneden inmesi ile perde bir daha asla açılmaz. Kitleleri olan ve kişiler fikrin insiyatifinde ilerleyenler ferdi ve fikir bazında daima el üstünde tutulur ve hedefe varıncaya kadar canlı kalırlar.
İnsanı baz alarak hareket ettiği imajı verenler zamanla asıl maksatlarını aşikar ederler aslında onların bu düşüncelerini okumak gayet basit lakin hal ve hareketleri doğru okumak gerek. İktidarın gücünün her vakit millette karşılığı vardır, yeter ki daima önce insan olsun.
Tarih insanlardan kopuk sadece ve sadece egosunu tatmin etmek için saf tutanlar zamanın içerisinde ben yanlış yaptım diyebilme erdemliliğini gösterip sahip çıkılsın, karşı tarafın gayesi bizim bir birimizle olan ilgi ve alakayı silmek göründüğü gibi basit değil. Var sayılan tüm programları irdelendiğinde uygulaması ile görme imkanına sahip olacağız.
Bol keseden atıp tutup sonra fos çıkması insani değerlere dayalı hareketin söylemden başka kalır yanı yok. Her ne olursa olsun daima yapılacak hareketin merkezinde insana dayalı siyaset icra edilmeli, yoksa başarı şansı sıfıra yakındır. Bencil ve haris olanların dini, devleti, ailesi hiç bir vakit olmaz, kazanılması da çok zordur.
Daha batı orta çağ zihniyeti ile cedelleşirken biz 1488 yılında akıl hastalarını musiki ile tedavi etmişiz bu bir kıstas anlayana. İnsana yapılan en büyük hainlik rahatsızlığından ötürü dışlanıp bir köşede terk etmek, işte bizle medeni denilen batı arasındaki fark bu, Türk İslam davası önce insanı sonra ben kavgasını düstur edinmiştir.
İnsani değerleri yozlaştırmadan, çarpıtmadan olduğu gibi sadece hataları törpülemek içeride ve dışarıda gözünü bir kaos çıksa da nemalansan diyenlere bir ders olsun. Kendi görmek için aynaya değil benliğine bakmak gerek zira hatasızlık ALLAH’a mahsustur, nereden dönersen kardır hesabı hayatımızı gözden geçirmemiz elzemdir.
‘’ Olgun insan, güzel sözler söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyendir’’
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK