Son Güncelleme: 18 Haziran 2016 10:39 Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Çorum İl Başkan’ı Ahmet Hattap İmal’in son günlerdeki Türkmendağı gelişmeleri ile ilgili bir basın açıklaması yaptı.
İmal’in açıklaması şöyle; “Türkmen Dağı Bölgesi, Suriye-Türkiye sınırında bulunan ve gerek tarihimiz gerekse geleceğimiz açısından önem teşkil eden bir coğrafyadır. Atalarımızın çağlar öncesinden yurt olarak belledikleri bu bölgede yaşayan Türkmen nüfusu mazimiz, hemen sınır bölgemizde bulunması ve her şartta Türkiye ile gönül ve kader birliğine sahip olması ise geleceğimiz açısından bu bölgeyi ayrı bir noktaya taşımaktadır.
Türkmen Dağı-Türkiye ilişkisinin farkında olan uluslararası sermaye sahipleri, vahşetleri vicdanlarından büyük dünya devletleri ve bu devletlerin bölgesel maşaları, son dönemde bu bölgeyi hedef tahtasına oturtmuş durumdadırlar. Özelinde Suriye Türkmenleri hedef alanlar, genel bağlamda Türkiye üzerinde oyun kuranların ta kendileridir. Özellikle son iki gündür, bölgede yaşanan gelişmeler dikkate alındığında, ortaya çıkan manzara bu senaryonun fail ve mağdurlarını alelade bir şekilde ortaya çıkarmaktadır. Zira, başlatılan geniş çaplı kara harekatının başındaki ve ardındakiler, katliamlarda şehit olan Türkmenler ve hepsinden de tehlikelisi susarak bu kıyıma gizli alkış tutan kirli eller apaçık ortadadır.
Kızıl Dağ’dan sivillerin barındığı kampları hedef alarak, yaşlı-genç, erkek-kadın, bebek-çocuk ayrımı yapmaksızın Türkmenler’in üzerine yağan bombalar Türk Milleti’nden alınmak istenen asırlık intikamın kinini kusmaktadır. Diktatör rejim ordusunun ve uzantısı çetelerin, Rusya ve İran’ın desteği ile başlattığı kara operasyonu ile katledilen soydaşlarımızdan Osmanlı’nın, Selçuklu’nun ve diğer devletlerimizin bölgeden silip attığı Haçlı ruhunun hesabı sorulmaya çalışılmaktadır. Velhasıl, yoğun bombardımanlar ve geniş çaplı operasyonlar ile Türkmenler vatanlarından edilerek, sınır bölgemiz dış oyunlara figüranlık yapmaya hevesli terör yuvalarına peşkeş çekilmek istenmektedir. Türkmenler’in kontrolünde olan dört köye yapılan bu amansız saldırılar, sadece bir gece de şehit edilen kırkın üzerindeki soydaşımız hep aynı komplalara kurban edilmektedirler. Helikopterlerden varillerle ölüm yağarken, Türk Milleti kıskaca alınmaktadır.
Türk milleti katledilirken, Türkmene soykırım yapılırken, yalanları ve ifitraları siyasallaştıranlar, bu güç unsurlarıyla aynı denizde dümen tutanlar ise yine sessizdir. Söz konusu Müslüman Türk olduğunda, insan hakları bir masal ve demokrasi ise bir rüya olarak algılanmakta, hayvanlar için bile yürüyüş düzenleyenler keyiflerince eğlenip gezmektedir. Tabi ki batının, batıl ve kokuşmuş düzeninden, medet ummuyoruz ancak samimiyetsizliğin anlaşılması ve mazlumların umutlarının sömürülmemesi için yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Türk Milliyetçileri’nin tüm uyarılarına rağmen kısa bir dönem önce terörün dış bağlantılarından medet uman iktidar, Türkmen kitlelerinin beraberliği peşinde koşacağına bölünmelere çanak tutmaya devam etmektedir. Hamaseti bırakıp, siyasetin kirli oyunlarından sıyrılıp Türk Milleti’nin geleceği için gereken somut adımları atması gereken iktidar, aciz ve suskun bir vaziyettedir.
Rusya ve İran bu zülmü bir an evvel durdurmalıdır. Zira, zulüm onların yıllarca sömürdüğü soydaşlarımızın içerisindeki özgürlük hasretini nasıl södürmediyse, Türkmenleri’de yollarından çeviremeyecektir. Günlük ufak çıkarları zafer olarak görenler, düştükleri sistem bunalımından kurtulamayacaklar, döktükleri masumların kanları onların yaralarına merhem olmayacak aksine o yaraları daha da derinleştirecektir.
Türkmenler’in tek umudu olan Türkiye Cumhuriyeti devleti ise üzerine düşen vazifenin ciddiyetini idrak ederek gerekeni derhal yapmalıdır. Türk’ün asırlık topraklarının terör örgütlerinin yuvası haline gelmesine müsade etmemelidir.
Bizi ayakta tutan ise Türkmen soydaşlarımızın tüm bu sancılara rağmen hala umutlarını kaybetmemeleridir. Eminimki Anadolu’da başarıyı getiren, kurtuluşu aralayan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Hattı müdafa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” sözü, soydaşlarımızın zaferine giden yolda en büyük meşale olacaktır. Acılar ve şehitler tüm oyunlara ve kumpaslara rağmen ahlâk ve samimiyet sahiplerini tek safta buluşturacaktır.
Ülkü Ocakları olarak yaşanan gelişmelerin hepsinin takipçisi olmaya devam edecek, soydaşlarımızın haklarının her platformda savunucu olmayı sürdüreceğiz. Bu mübarek ramazan ayında ne dualarımızı ne de desteğimizi soydaşlarımızdan asla esirgemeyeceğiz. Milletimizi soydaşlarımızı birliğimizi beraberliğimizi hedef alan her türlü hainlere dağları, ovaları dar edecek, mücadele yılmadan yıkılmadan zafere ulaşacağız.”