‘’ İmkanın sınırını görmek için imkansızı denemek lazım’’ (F.S.M)
Önceden belirlenmiş, hedefe ulaşmak için planlanmış uygulanan yöntemdir. Düzenli, disiplinli o doğrultuda kuvvetlerin sevk ve idaresi, donanım ve teknolojik verilerin güncel olarak adapte edilmesi, zaman içerisinde her iki unsurun enteğresidir.
Çağın gerekliliği ve hayatın devamlılığı hususunda çevresel faktörlerde göz önünde bulundurularak, yarının daha müreffeh ve güven içinde olması hasebiyle milletin ve devletin devamlılığı konusunda gerekli tedbirlerin yerinde ve zamanında alınması elzemdir.
Kapitalist ve emperyalist güçler kendilerinden üstün, gelişmiş teknolojileri asla istemezler, zira kendi menfaatlerine tersdir, bu yönü ile bakıldığı vakit bir ülkenin, milletin geleceğe emin adımlarla ilerlemesi birlik, beraberlik ve savunma sanayiinden geçmektedir.
Gücü olmayan, dışa bağımlı devletler hayat sürdürebilmek için emperyalistlerin serumlarından istifade etmek mecburiyetindedirler, ara sıra almaları hayat, mamat meselesidir.
Ülkemizin bulunduğu coğrafya basit, rahat, tantananın olmadığı yer değildir, adeta kaynayan kazanı andırır nitelikte. Dün, bugünkü hadiseler cereyan etmeden ikazlarda bulunuldu, ancak bizde ki kendini ilerici sanan yobazlar söylenenleri hiç dikkate almadılar, birde üstüne üstlük alay ettiler. Millet olarak var olan hasletlerimizi törpüleyerek birlik ve beraber olmamızı engellemek için her türlü oyun oynanmakta, varlığımızı daimiye çevirmek gayesi ile bir takım atılımlar yapılmakta ki bu bir ülkenin bağımsız ve hür olabilmesi için gereklidir. Biri çıkar medeniyet adına palavralar sıkar, kimisi iş yapmışçasına caka satar.
Geçmişi anladıkça bugün daha bir önem arz ediyor, askerlikte komutanlar muhabereye çok önem verirlerdi, bir gün bir sohbette ‘’ Biz muhabere eksikliği olmasından dolayı Kıbrıs harekâtında kendi gemimiz battı’’ TCG Kocatepe battı 54 personel şehit oldu’’ bundan ders çıkartan yetkililer silahlı kuvvetlerimizde meydana gelen eksikleri teknolojik yeniliklerle giderdi ve halen bu konularda çalışmalar devam etmekte.
Savunma sanayinin kurulması ve atıl vaziyette duran bu kurumun faal edilmesi ile ülkemiz bölgesinde hatırı sayılır güç devşirdi, yeter mi?
Asla daha güçlü olmak zorundayız, bu gelişmeler yaşanırken ne gariptir içimizdeki Bizans kalıntıları yapılan her atılıma karşı cephe açmaktalar. Oysa cumhuriyeti kuran irade ‘’ İstikbal göklerdedir’’ (M.K.A) Peki bu sözü kendine düstur edinen var mı?
Olsaydı bugün daha güçlü bir ülke haline gelirdik. Milli ve manevi hasletlerin yüreğinde barındıranlar işaret edilen istikamette emin adımlarla yürümekte, ancak ne hikmettir kurucu unsurum diyen zatı muhteremler ‘’ Bayraktar Siha üretimi durduruldu.
Dışişleri bakanı Sezgin Tanrıkulu Türkiye’nin savaş suçu işleyen bu ölümcül silahlara ihtiyacı olmadığını söyledi.
Siha üretim merkezini yurt dışına taşıması için Selçuk Bayraktar’a iki hafta süre tanındı, bu size yeter troller, ama emin olun adil olacağız’’ ( S.Tanrıkulu) Dün yapılan yeniliklere karşı çıkanlar şimdi emniyetimiz için şart olan savunma sanayiine göz diktiler, aşırı derece rahatsızlar, bunun yegâne sebebi terör örgütünün büyük darbe alması, onların yurt içindeki kalıntıları yüksek mevkilerden veryansın ederek kamuoyu yaratma peşindeler.
Gelişim beraberinde ekonomik rahatlıkta getirecektir, dışa bağımlılıktan kurtaracak başkalarının hegemonyasında olmayacak, nihayetinde kendine yeter hale gelecektir. Sürekli değişen dünya düzeninde yer alabilmemiz ve söz sahibi olmamız için önümüzdeki tek engel iç cephedeki akşamdan kalanlar.
Ne acıdır ki 1938 den 1950 yıllarına kadar devamlı surette dış bağlantılı, hazırcı toplum oluşturma gayreti gösterilmiş, ihtilaller, darbelerle gelişim engellenmiş antlaşmalar yapılarak uydu devlet haline gelmiş. İlk marşal yardımı ülkemize hangi tarihte, ilgili hükümet zamanında girdi?
1947-48 yıllarında Başbakan Hasan Saka döneminde kabul edilmiştir.
Bu yardımlar;
İlk parti tarım aleti 4 Mayıs 1949 da İstanbul’a ulaşmıştır, 31 Aralık 1948 de teslim edilenler ’’ 1873 traktör, 1964 pulluk, 4705 hayvan pulluğu, 986 hububat mibzeri, 48 balya makinası, 655 pamuk balya mibzeri, 562 çapa makinası, 1180 dist harrow, 25 adet pamuk çapa makinası, 100 duster, 265 adet one-way pulluğu, 230 çayır orak makinası, 535 biçer-döğer, 120 treyer, 116 beygir tarağı, 590 tırmık, 30 çiftlik arabası, 50 motopomp teslim edilmiş’’
Teslim tarihleri aşikar ancak bizdeki aklı evveller, sivri zekalı beyinler yapılan bu hatanın kendi zamanlarında olmadığını anlatmaya gayret ediyorlar. İyi olan benim, başarısız ve kötü olan karşı tarafın, fakat tarih asla yalan söylemez, söyleyenleri de bu şekilde rezil eder. ‘’Bayram değil seyran değil eniştem beni niye öptü’’ Hiç bir süper güç sömürüsü altındaki devletlere almadan vermez.
Milletin bekası, devletin devamlılık esası doğrultusunda güçlü, vakur, aşk ile bağlı olan topluluklar dayatmaları asla kabul etmezler, mensubiyetten şeref duyduğu devlete hizmette yarışırlar. Varlığın devamı, gelecek yüz yılara aktarılması için zamanın içerisinde kendini yenileyerek yeni ufuklara yelken açaralar.
‘’ Mefkuresiz devletler, her an kopacak bir kıyameti beklerler. Diriltici ve yaratıcı bir mefkureye malik olanlar her devlet layemuttur, ölmez’’
(Z. Gökalp)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK