Son yıllarda sosyal medya, insanların yalnızca günlük hayatlarını paylaştıkları bir mecra olmaktan çıktı; adeta kişisel vitrinlere dönüştü.
Bu vitrinde herkes biraz daha düzgün, biraz daha erdemli, biraz daha kusursuz görünmek için çabalıyor. Özellikle de “dürüstlük”, “karakter”, “samimiyet” gibi kavramlar üzerinden kendine bir imaj inşa edenlerin sayısı azımsanacak gibi değil.
Peki bu parıltılı vitrine rağmen, gerçek hayatın loş ışığında aynı insanlar ne kadar dürüst?
Ne yazık ki sosyal medyada kendini erdem timsali gibi sunan birçok kişinin, gerçek hayatta aynı hassasiyeti göstermediğine sık sık tanık oluyoruz.
Çünkü orada paylaşılanlar bir gerçeklik değil; özenle seçilmiş, düzenlenmiş, cilalanmış bir algıdan ibaret.
Kullanıcıların büyük bir kısmı, kişisel kusurlarını saklayarak, yalnızca görünmesini istedikleri yüzlerini gösteriyorlar.
Sosyal medyada “doğruluk abidesi” kesilen birinin, gerçek hayatta küçük çıkarları için doğruluktan nasıl saptığını; çevresinde samimi durmaya çalışanların gerçekte ne kadar yüzeysel ilişkiler yürüttüğünü görmek artık şaşırtıcı değil.
Çünkü sosyal medya, insanların olmak istedikleri kişiyle oldukları kişi arasındaki farkı gizleyebilmeleri için ideal bir sahne.
Asıl sorun ise burada başlıyor.
Bir insanın karakteri, ekranın arkasında paylaştıklarıyla değil; kimsenin görmediği anlarda sergilediği davranışlarla ölçülür.
Dürüstlük, “paylaş” butonuna basınca değil, kimsenin bilmeyeceği bir durumda bile doğruyu seçince anlam kazanır.
Sosyal medyada “ahlak dersleri” veren ama gerçek hayatta empati kurmaktan aciz kişilerin yarattığı bu çelişki, toplumda güven erozyonuna yol açıyor.
Belki de artık şunu kabul etmemiz gerekiyor: Sosyal medyada gördüğümüz karakterler, insanların gerçek yüzü değil; olmak istedikleri yüzün bir çizimi.
Gerçek karakter ise filtresiz ve edit’sizdir; ne kadar saklanırsa saklansın, hayatın içinde mutlaka görünür hâle gelir.
Bu yüzden sosyal medyada kusursuzluk iddiası olanlara bakarken, biraz mesafe koymakta fayda var.
Çünkü gerçekten iyi insanlar, erdemlerini göstermek için değil, yaşamak için taşırlar.
Ve o insanları fark etmek için sosyal medya hesaplarına değil, onların davranışlarına bakmak yeterlidir.



Sorgu Mu Yargı Mı?
Türkiye’de Toplumsal Çarpıklık
Köşe Yazısı / Anlamak
Yalakalığın Gölgesinde Kaybolanlar
10 Kasım Mevlit Hizmetleri A.Ş.
