‘’ Amirin en kötüsü halkı kötü yola sevk edendir.’’ (Hz. Ömer)

Yapacağı ve yaptığı işte ehil olmayan, oturduğu makamın hakkını veremeyen, sadece yer işgal eden. Her kim olursa olsun hayata atıldığı vakit bir meslek sahibi olmak zorundadır, onu da el yatkınlığı, becerisi ve sistemi ve prensibi belirler. Konu ile ilgi ehil, bilgi ve beceriye haiz olmayan kişiler ne yazık ki günümüzde önemli mevkileri işgal etmekteler.

Bir cemiyetin, STK’ nın nasıl ne şekilde idare edileceğini bilmemek makamı işgal eden, başarının koltuğu doldurmaktan ibaret olduğu hissine kapılanlar hayatın güncel akışı içerisinde meydana gelen hadiselerde yanlış uygulamalara giderek acziyetini ortaya koymaktadır.

Yasalar bu konuda belirleyici olmuş kesin ve net noktayı koymuştur, bu doğrultuda güncel olarak meydana gelen olaylarda ya kafalar karışık, yada bilerek yasalar göz ardı edilmekte.

Bir partinin üyelik işlemleri konusunda hukukçularının ve idarecilerinin bilmemesi o makamların boştan yere işgali anlamına gelir. Malum CHP İstanbul il başkanlığına mahkemece yetkilendirme yapıldı, genel merkez yetkilendirme yapılan parti üyelerini derhal ihraç kararı aldı, her ne surette olursa olsun mahkemenin atadığı kişiler parti üyesi olmayabilir, yasalar yine de uygulanır.

İhraç kararı alınan kişiler parti üyesi dolayısı ile öyle direk ben seni ihraç ettim deme lüksüne sahip değil, bunun disiplini olacak, savunması alınacak, tüzüğe aykırı bir suç unsuruna rastlanırsa o vakit ihraç gerçekleşir, ancak ihraç edilen de mahkemelerde hakkını arar. Bilgisi ve haberi olmadan yapılacak ihraçlarda suç işlenir, üyenin haberdar edilmesi ve disipline sevk edilerek savunmasının alınması gerekir, daha sonra şayet üyelik düşerse o vakit hukuki yollara müracaat edilerek hak aranır. İlk önce habersiz işlem yapıldı, daha sonra savunma için disipline sevk edildi, yöneticilerin bunu bilmemesi mümkün değil, şayet bilmiyorsa o koltukta oturmanın da bir anlamı yoktur.

Bu konuda Yargıtay 4. Ceza dairesinin 2014/585 E. 2016/ 9881 K Siyasi hakların kullanılmasının engellenmesi suçu.

Türk ceza kanunun 114. Maddesinde ‘’ 1. Bir kimseye karşı ; 

a) Bir siyasi partiye üye olma veya olmamaya, siyasi partinin faaliyetlerine katılmaya veya katılmamaya, siyasi partiden veya siyasi parti yönetimindeki görevinden ayrılmaya,

b) seçim yoluyla gelinen kamu görevine aday olmamaya, seçildiği görevden ayrılmaya, zorlamak amacıyla, cebir ve tehdit kullanan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Hukuken verilen kararların uygulaması da cezayı müeyyidelere bağlıdır, atanan kişinin vazifesini engellemek, kabullenmemek suç teşkil eder. Sorunların yumak haline gelmesi, usulsüzlükleri hasıl olması sulh hukuk veya asliye hukuk mahkemelerinin kayyum ataması ile neticelenir, atanan kişiler bağı olan veya olmayandan da oluşabilir.

Bu kural dışı davranışlar sadece hukuki yönden değil, seçmen nezdinde hayal kırıklıklarına sebebiyet verir ki hiç bir vakit iktidar olamazlar. Bu tip hadiseler ülke gündemini işgal ederek asıl meselelerin hasıraltı edilmesine sebep olur.

Tarihin tozlu sayfalarına bir göz atalım 1938 den 1950 yıllara kadar tek adam yönetiminde hiç bir yerde hukuk uygulanmadı, bağdaşmayan hal ve hareketlerle davranış sergilediler. Turancılık davasından suç işlemedikleri halde bir diktatörün arzusu üzerine işkenceli mahkemeler kuruldu. Seçimlerde açık oy gizli tasnif, bir gün önce sandıklar kurularak seçimin yapıldığı vesikalarla arşivde kayıtlıdır (Haymana kaymakamı Şefik Can, seçimi bir gün önce yaptırtıyor 1946). Hukuktan ve adaletten bahsedenlerin önce kendi geçmişlerine iyi bakmalarına tavsiye ederim, bu tip hareketler ülkenin gelişmesini engellediği gibi dış güçler nezdinde de zayıf ve küçük düşürmüştür.

Kişilerin egoları yüzünden halkın arzu ve istekleri heba edilmiştir. Bugün cereyan eden hadiselerin tamamı bir miras üslubu içerisinde tekrar sahnelenmek isteniyor, öğrenci hareketleri, halkın isyana teşviki maalesef dedelerinin izinde yürüyerek iktidar olacakları zannını düşünüyorlar, ancak bugün ki gençlik ve halk o günki seçmen değil, aklı melekelerini kullanan, düşünerek hareket eden, olayları analiz edebilen bir akla sahipler, dolayısı ile sokaklara davetiniz geri çevrilmiş, istediğinizi alamamanın hali ile travma geçirerek sağa, sola salvolar sallayarak psikolojik travmalar geçirmektesiniz.

Türkiye dünün değil ilerleyen yarını gören, çevresindeki hadiseleri analiz ederek o meyanda tedbir alan konumdadır, bu düşmanlarımızı tedirgin ettiği gibi rahat hareket etmelerin ede müsaade etmiyor.

Çevremizde ateş harlanırken halen daha gündelik işlerle meşgul olan avaneler var, ya görmüyorlar, yada hakikaten analiz yapamıyorlar, üç kağıtçılık, alavere, dalavere, güneş motel kalıntıları eski tas, eski hamam düsturu ile yürüyorlar, ancak zaman değişti kendi zamanın akışı içerisinde güncelleyenler hayat hakkını elde ediyorlar.

Yaşanan olaylardan ders alıp, hukuki boyutlarını enine, boyuna irdeleyip hasıl olan yanlışları düzelterek, toplum nezdinde daha fazla itibar görmenize sebebiyet olacaktır, mesele yarını görebilmek işte ona bilgelik deniyor, bunu başarmak sizlerin elinde yeter ki zaman içerisindeki tabloyu okuyup o doğrultuda tedbirler alarak yürümek size ve gönül vermiş insanlara rahatlık, huzur ve güven verecektir.

‘’Dürüstlük pahalı bir mülktür, ucuz insanlarda bulunmaz.’’               (Hz. Ömer)

                              ALLAH’A EMANET OLUNUZ.

                                                                                           Namık GEDİK