‘’ DALINDAN KOPAN YAPRAĞIN AKIBETİNİ RÜZGAR TAYİN EDER ‘’
Adliyede görülen bir hukuk işlevi değil, kulun ALLAH’ a olan sadakatidir, samimi olan her daim müşfik, merhametli, adil, liyakatli, korkan, zalime yavuz, mazluma yunus olan kişidir.
Topluluklar bu düstur üzere eğitilirse maddi değil manen yolculuk ederler, başarı işte o zaman gelir.
Az gözükebilir fakat inançları onları karşı tarafa büyük, vakur gösterir. Mesele hakkı gütmek, hak ile yürümek, batıla fırsat vermemektir.
Atalarımız büyük devletler kurmuş dünyaya adalet getirmiş, emperyalist olmamış, daima hak ve hakikat ehli olmuşlardır.
Bu sebeptendir ki TÜRKLER İSLAMİYETİ kılıçsız kabul etmiştir. Dünya tarihine iyi bakmak gerek kimler nasıl anılmakta .
Zalimleri ve yaptıklarını bilirsek, işte o vakit atalarımızı anlar, bugün bize diş bileyen, şirin gözüküp fırsatını bulduğu vakit zehrini zerk edenleri tanır, o meyanda tedbir alırız.
Hunları, Göktürkleri, Avarları, Karahanlıları, Selçukluyu, Osmanlıyı anlarız.
Nasıl dünya devleti olmuşlar baş eğmeyenlere diz çöktürmüşler öğreniriz.
Bugün bize anlatılan tarihle gerçekler çok zıt, aslında tarihimiz yeniden dizayn edilmeli.
Ekonomik, siyasi, kültürel yönleri detaylı incelenmeli ve bu millete gerçek kimliği öğretilmeli.
Devletler arası hukuku, kuruluş felsefesi, ödün verilmeyen devlet geleneği ders kitaplarında okutulmalı, bu sadece Anadolu coğrafyası ile sınırlı kalmamalı tüm TÜRK coğrafyasında anlatılmalı.
İşte o vakit davalarının kuru bir cihangirlik olmadığını öğreniriz. Bugüne bakarsak 15 Temmuz’dan sonra oluşan birlik işte tamda bu siyaset üzere oldu, yani oluşan birlik menfaat birliği değil TÜRK MİLLETİ’ nin geleceğidir.
Henüz uygulanan dış politikayı dahi anlayamayan bir muhalefet bu topraklarda iktidar olma şansına sahip değil.
Dün Suriye’de baba Esat ne ise yavru Esat’ta aynı noktada.
Ne istemişlerdi Hatay’ı ikisinin de emelleri aynı doğrultuda, ülkemize karşı ne kadar terör örgütü varsa barındırdı, eğitim verdirdi, üs haline getirdi.
Bu Rus maşası ile diyalog diyen bir muhalefet acaba Hatay’ı iktidar olursa Esat’a teslim eder mi ?
Yarın kandillede pazarlık eder mi ?
Hani bir ata sözü var ‘’ görünen köy kılavuz istemez?
’’Gittiğin yol, yol değil, güttüğün koyun, koyun değil, çakalın dostu kurt olmaz olsa, olsa çakal olur.
Her yazımda üstüne basa, basa dediğim gibi uyanık olmak zorundayız, bir daha ne 15 Temmuz’lar yaşansın nede hendekler kazılsın.
İktidar olacağız diyorlar peki kimlerle beraber olacaklar sayı yetersiz elbette HDP ile, bakanlık dağılımı nasıl olacak, savunma bakanlığını isterse, yada biz artık Güneydoğuda hiçbir harekat istemiyoruz derlerse, biz kardeşiz mi diyeceğiz?
Bu pencereden baktığımızda bir araya gelenler birbirlerine benzemeyen 6’lı silahşörler, hepsinin parti proğramları bir birlerine zıt, yeni sistem öncesi yaşanan siyasi krizler ülkemizin gelişmesini sekteye uğratacaktır.
Oluşan birlikteliklerde bir amaç, mana, anlam olması gerekmez mi?
Bunları masaya yatıralım her birini ayrı ayrı tartışalım, kim neyi hedefliyor?
İyi bir analiz yapılırsa işte o zaman gerçek zihniyetler aşikar olacaktır.
Biri el altında kuytu köşelerde HDP ile pazarlık halinde, öteki maneviyattan dem vuruyor ama gittiği yolla yürüdükleri akla, kara gibi.
Milliyetçilikten dem vuranlar, ATATÜRK’ cüyüm diyenler neden susar ‘’Bursa CHP vekili Orhan Sarıbal, “Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum.” ifadelerini kullandı’’ sayın hacı, bacı neden susar, partisi hiç eleştirmez, sonrada biz ATATÜRK’ ün partisiyiz derler.
Fakat 24 Nisan’la ilgili HDP bildirisine karşı çıkmadılar, yarın dersim katliamı diyerek hainlerden, isyan edenlerden özür dilerlerse hiç şaşırmam.
Dışarıda vatandaş hainlerle çarpışırken koltuğunda kahve yudumlayıp tv seyredenlerden medet ummak sadece ve sadece aptallıktır, bunun başka bir izahı yoktur.
Hayatın devamı geleceğe olan plan, proğram ve koyduğun hedef doğrultusunda istikamet alacaktır.
Hedefin yoksa, günlük yaşıyorsan demek ki bir davan yok, öyle ise yarınında olmaz.
Yıllarca bizlere verilen eğitimlerde hedef gösterilmiş, o istikamet üzere güzargah belirlenmiş, adına dava denmiş, bu yolda enerji tüketenlere de dava adamı, gönül dostları denmiş.
Yoldaş değil, sırdaş bilinmiş, yoldaş yol boyu seninledir, yol bitiminde ayrılırsın ama sırdaş ebediyete kadar seninledir.
Bazen öyle durumlar olur ki o seninle birlikte mezara kadar gider.
Dava adamı menfaat gütmeyen, makam peşinde koşmayan sadece ve sadece ALLAH rızasını gözetendir, müşvikler Ebu Talibe gelip alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz için vazgeçsin dediler, peygamberimize amcası söyleyince ‘’ “Bunu bilesin ki, ey amca! Güneş’i sağ elime, Ay’ı da sol elime verseler, ben yine bu dinden, bu tebliğden vazgeçmem.
Ya Allah, bu dini hâkim kılar, yahut ben bu uğurda canımı veririm” O kadar çileyi ve eziyete rağmen vaz geçmeyen rahmet Peygamberinin % 1 kadar yokmuyuz?
Dava adamı olmak ilk önce belirlediğin hedefe odaklanman ve inanman gerekir.
İnanan mutlaka kazanır ‘’ZAFER HAKKA İNANANLARINDIR’’ bir dava uğruna eğer şehit verildi ise bu daha da önemli olur, amma başlayıp yarıda bırakmak, saf değiştirmekte en büyük ihanetlerdendir.
Dünyaya hükmeden büyük devletler (Osmanlı, Selçuklu gibi) ilk önce insanlar arasındaki adaleti tesis etmişlerdir, ahalinin güvenini kazanmış sonra toplumun geneline hakim olunmuştur.
Kuru kavgalar ve koltuk hırsları, o uğurda yapılan insanlık dışı baskı ve zulümler, insanları adil yönetilen bölgelere sığınma mecburiyetinde bırakmıştır.
Avrupa’nın göbeğinde bizdeki kör gözlü aydınların deyimi ile medeniyet dedikleri batı derebeyleri vasıtası ile zulüm işlemişler tebaasında olanları köle olarak kullanmışlardır.
Daha dün Bosna’da ki Srebrenitsa katliamına ses çıkartmamış çanak tutmuştur, Irak’ ta, Suriye’de, Doğu Türkistan’da, Filistin’de yapılan zulme sessiz kalanlar kendilerinden olanlara yapılınca insanlık dersi veriyorlar.
Dava büyük ve kutlu bu yolda zayıflara, ehli keyiflere, tembellere yer yok, yol dikenli, yalın ayak gidilecek canı tatlı olanlar gelmesin, mükafat maddi değil manevi bilen, hisseden gelsin.
Bir türlü idrak edemedikleri inanç ve kararlılık kavramını en güzel anlatan Çanakkale harbidir, bir lider düşünün 7 düvel bir karış kara parçasına saldırıyor, bu kadar kalabalığa rağmen cepheden, cepheye koşan büyük komutan ( MUSTAFA KEMAL ATATTÜRK ) askere; ‘’ Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum’’ diyen bir komutan binlerce Mehmetçiği şehit verir ama savaştan galip çıkıp o inanç ve kararlılıkla devlet kurar.
Bu manevi hissiyatın zuhurudur. Öldüğü vakit şehit olacağını bilmek onları azim ve kararlılığa götürmüş sonunda zafer gelmiştir.
Hareketimizin ilk yıllarında rahmetli BAŞBUĞ Genel Başkan seçilir, büyük dava adamı DÜNDAR TAŞER’e sorarlar ‘’siz neden genel başkan olmadınız şöyle cevap verir ‘’ bir duvar yıkılacaksa ben 3 sefer zorlarım sonra vaz geçerim ama TÜRKEŞ o duvarı dişleri ile söker’’ inanmak, kararlılık zaferi getirir, zaten başarının yarısı inanmaktır.
Yıllarca her günümüz bu inançla geçti bize hayalperest dediler, kıblesi Moskova, Pekin olanlar yıllar sonra hayal kırıklığına uğradılar fakat biz zafere kazandık, bugün yer yüzünde hepsi olmazsa dahi en azından TÜRK dünyası uyandı.
Bu inanların zaferi, kıblesi Pekin ve Moskova olanların hezimetidir.
Bir avuç insan uyuyan TÜRK dünyasını uyandırdı. MUSTAFA ABDUL CEMİL KIRIMLIOĞLU ilk TÜRKİYE ziyaretinde ‘’ Sibirya’da sürgünde iken Moskova’nın sesi ve bizim radyo devamlı olarak ALPARSLAN TÜRKEŞ aleyhine yorumlar yapıyor, kin kusuyordu, yaptığım incelemede TÜRK dünyasını savunduğunu öğrendim, o zaman tanıdım BAŞBUĞ’ u’’.
Büyük davalar inançla, kararlılıkla zafere ulaşır. Günlük menfaatlerle değil, koltuk ve makam hırsı insanın gözünü karartır önünü dahi göremez.
Nefis insanı yapmayacağı işlere iter doymaz, istedikçe ister taki ölene kadar.
Ne demiş İMAMI GAZLİ ‘’ AKIL NEFSİN ÖNÜNE GEÇERSE ALA, NEFİS AKLIIN ÖNÜNE GEÇERSE VAY HALİNE’’.
Dava büyük, yük ağır, manevi boyutu düşündüğümüzden daha büyük.
Şu vasiyet açık, ‘’ Sunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, Milliyetçilik yaşar.
Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır.
Zafer her zaman Allah’a inananlarındır’’
Fazla söze hacet var mı ?
Şimdi ben dava adamıyım deyip sağda, solda kendine yer arayanlar.
Koltuk sevdalıları, menfaat prestler, eskiyim deyip başka yerlerde gezenler ibret alın.
Mekanları cennet olsun, rahmetle minnetle yad ediyorum.
‘’ NAMERTLE DOST OLMA :MERTLİK BİLMEZ, YÜREK BİLMEZ, DOST BİLMEZ; ÜZÜLÜRSÜN’’
ALLAH,A EMANET OLUN / Namık Gedik