– Hedef Belirleyen Akıl; Yaşamanın nihai hedefini teşhis edebilen akıl.
İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli faktör akıldır. Akıl; düşünme, kavraya bilme, bilgi elde edip onu muhakeme etme gücüdür. Yaşanan hadiseleri akıl süzgecinden geçirerek değerlendirirsek, yarın tarafımıza yapılacak her türlü hamleyi daha başlamadan bitirebilir ve lehimize döndürebiliriz. Biz insanlara verilen bu özellikleri yerinde ve zamanında doğru kullanırsak, yapılacak olan sabotajları yerinde ve zamanında önleriz.
Mesele dimağımızı kurcalayıp alelacele hareket etmemiz, bulunduğumuz konuma ve mevcudiyete zarar verme anlamını taşır. Her hangi bir hadisede analiz yapıp, yanlışları, eksiklikleri tespit edersek, ne kavga, nede hamallık yaparız.
Geçmişi elbette unutmayacağız hadiseler cereyan etti, aklımızın bir köşesine not düşeceğiz, ara sıra düşünüp günümüzle mukayese yapacak, yanlışları irdeleyerek ileriye dönük hataları sıfıra indirmeye gayret edeceğiz. İki zıt kutubun bir araya gelmesi elbette ki eşyanın tabiatına aykırı, fakat aynı güzergahta farklı kulvarlarda paralel koşanların müşterek noktada bulunmasından daha tabii ne olabilir. Dün ve bugün hali hazırda fikirlere ve inançlara saldıranlarla aynı yolda yürümek en büyük zuldür.
Sohbetlerde devamlı olarak sanki dananın altında buzağı arar gibi, geçmiş dönemlerde söylenen sözler önümüze konmaktadır, aslında bakıldığında planlı ve bilinçli yapılmış bir provakasyondur. Bu doğrultuda söylem geliştirenler akıl süzgecinden dünü geçirirse ne denildiğini, ne yapılmak istendiğini kavrayacak kabiliyete haiz olur.
Bugün ki zaman dilimi içerisinde menfaat gözetmeksizin destek veren nadir bulunur. Cumhur ittifakının oluşumunda basın ve yayının aydın, güzide nadir bulunan ekran yüzleri ve yazıp çizenler neler söylemedi; Bahçeli cb yardımcısı olacak, bakanlıklardan alacak, bürokraside örgütlenecek, peki hakikaten ne aldı? Sorgu sual ederken, suçlama yaparken elinde mutlaka delilin olacak, afaki değil belgeli ve tutanaklı konuşacaksın.
Yazıp çizen, atıp tutan kendilerini bu ülkenin aydını gören müptezeller, hangi söylediğiniz doğru çıktı, fitne ve fesatlık yapmaktan vaz geçin, bu ülkeyi karşılıksız sevin. 2002 yılında yaptığı seçim çıkışını dahi değişik izah ediyorlar, oysa iç yüzü bambaşka, güdümlü ve uzaktan kumandalı başbakan olmak bizim için kabul edilemez bir husus, lakin her daim ABD’nin uşaklığını yapanlar için normal bir durum olabilir, bu konu onların şahsi düşüncesidir, elbette ki kabul görmedi.
Bir ittifak nasıl yapılır, uzun vadede sağlam kalması mümkün mü?
Aynı inanç kavramı ve ahlaki tavır her iki tarafta mevcut ise hiç bir sıkıntı yaşanmaz, ancak farklı düşünce ve fikirler mevcut ise bu ortaklık belli bir hedeften sonra kendiliğinden biter, yani menfaat bitince ortaklıkta biter ‘’ öküz ölür ortaklık biter’’.
Devamlı surette geçmişi irdeleyip her fırsatta önümüze koyanlar ülkenin bugün ki hali ile dününü hiç muhakeme yapmıyorlar, en önemli nokta aslında burası, 15 Temmuz öncesi ve sonrasını akıl süzgecinden geçirir, değerlendirirsek bugün ki birlikteliği kavrar ve anlam veririz. Objektif bakarsak eşyanın tümünü görmemiz mümkün değildir, subjektif değerlendirme yaparsak işte o vakit detayları en ince ayrıntısına kadar görebiliriz ve bugünü anlayabiliriz.
Basit bir örnek ile daha net bir izah yapalım, 15 Temmuz öncesi terörle mücadele ve Suriye harekatı politikasındaki değişiklik sanırım kafi olacaktır.
Eleştirirken dünü önümüze serenler, neden bugün olanları, yapılan icraatları gündeme getirmiyor? Biz millet olarak dünden ders çıkartmazsak, yarına güvenle bakmamız mümkün olmaz. İyi bir gelecek ancak geçmişi bilmek hatalarından ders çıkartıp, yarına plan yaparsak, ancak güçlü oluruz.
İttifaklardaki birlikteliklerin ana gayesine ve muhtevasını analiz etmek, aradaki farklılıkları tespit etmek sanırım anlamamıza yeterli olacaktır.
Kiminin amacı koltuk, kiminin ise devletin varlığı ve bağımsızlığıdır. Söz konusu vatan olunca dün yapılanlar elbette hatadır ancak hatadan dönmek erdemliliktir, ortak bir noktada bir ve beraber olmak zorunluluğu, ülkenin menfaatine olacaktır.
“Önce Ülkem ve Milletim sonra Partim ve ben.” Bu pencereden bakınca ne görüyorsanız gerçektir anlaşılamayacak bir durum yoktur açık ve nettir.
İftirada ve riyada bulunanlar, ya kör yada sağır veya bilerek kaos yaratma peşindedir velhasıl batı ülkelerinin tetikçisi, ajanıdır.
Yapılan hataları söylemek ve doğruları göstermek milleti temsil edenlerin asli vazifesidir. Kem söz söylemek, yalan beyanda bulunmak vatanseverlik değil hainliktir. Terörle mücadelede destek vermemek, teskerelere evet dememek, muhalefet etmek değildir, bunun tarifini siz yapın. Sizlere anlatmak istediğim bu, ülkenin bütünlüğü, bağımsızlığı, bekası önceliğimizdir, bu konuda taviz olamaz, taraf olmak zorunluluğu vardır ve tarafız.
Sâhipsiz olan memleketin batması haktır;
Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır.
ALLAH’A EMANET OLUN. Namık Gedik