Ülkelerin gelişmesi ve güçlenmesi için önemli bir siyasi kurumdur, düzgün izlenecek, dünyayı okuyacak, gelişmelerden haberdar olacak ve ona göre ülkesini dizayn edecek, politikalar üreterek, gelecek nesillere yaşanır bir ülke bırakmak için iç dinamitler olduğu kadar, dış dinamitlerde önemli faktördür.
Çağı yakalamak, ekonomide, teknikte, ilimde ileri seviyede, çevresinde ve ülkeler bazında güçlü iletişimi, saygın, caydırıcı, söz sahibi olmak, hainlikleri ve gizli düşmanlıkları başlamadan merkezinde yok etme anlamını taşır.
Dış siyaset devletlerarası hukuka dayanan, antlaşmalarla, fikir alışverişleri ve paslaşmalarla yürür, ancak bunu yürütmek ülke menfaatlerini gözetmek en önemli husustur, geçmişte ülke menfaatleri göz ardı edilerek birçok yanlış adımlar atıldı, bunun ağır bedelleri oldu.
1980 öncesi AB ile üyelik müzakereleri yürütüldü, ancak Yunanistan’ın vetosu ile karşılaştık. Yunanistan NATO’nun askeri kanadında değildi, her müracaatta TÜRKİYE veto ediyordu, aslında karşılıklı restleşme vardı.
40 yıldır üyeliği yokuşa süren AB çeşitli bahanelerle işi zorlaştırıyor, üye yapmamak için direniyordu.
12 Eylül ihtilali ile Yunanistan evren efendinin bürükselde attığı imza ile NATO askeri kanadına üye oldu, ülkemizin elindeki koz alınmış, AB üyeliği de hayal oldu, oysa elimizdeki koz belki de isteğimizi alma fırsatı doğuracaktı, şimdi yüzümüze dahi bakmıyorlar, hoş istemiyoruz da.
Meselemiz tabii ki bu değil, şuan aynı husus önümüze geldi Finlandiya ve İsveç NATO üyeliği için kapıda.
Bunu çok iyi değerlendirmemiz şart. PKK ve YPG destek vermekte, ülke sınırları içerisinde örgütlenmeleri sağlanmakta, Suriye kırsalında varlıklarını sürdürmeleri için her türlü desteği sağlamaktalar, ABD ortağı olduğumuz F35 parası ödendiği halde uçakları vermemektedir, terör örgütlerinin Suriye, de örgütlenmesi için maddi ve lojistik destek vermektedir, tonlarca silah göndermektedir.
Bu hususların masaya yatırılıp ülkemiz lehine antlaşmalar yapılarak, almamız gerekeni ve terör örgütünü faaliyetlerinin bitirilmesini sağlamamız şart, kendi ülke çıkarlarını düşünerek NATO üyeliğine göz kırpıyorlar, elbette bizde ülke menfaatlerini ön plana çıkartarak geleceğimizi güven altına alacağız.
Terörle destek vermek demek ülkemizin yıkılması, parçalanması, yok edilmesi için gizli ve açık düşmanlıklarını sergilemektedirler. Şuan İsveç ve Finlandiya işgal ile karşı karşıya can pazarı kuruldu, bir gün ektiğiniz yılanlar sizi ısıracak ‘’ ne ektiysen onu biçersin’’ ‘’ yılan eken buğday biçmez’’ yaptıklarınız elbette size ya kar olarak, yada zarar olarak dönecek.
Şimdi düştüğünüz yerden kalka bilmeniz için sil baştan yapacak, beslediğiniz asalakları sırtınızdan atacaksınız, aslında TÜRKİYE sizler için iyilik yapıyor, yarın olacak büyük olayları bugünden bertaraf ediyor, dilerim şartları kabul ederler, bizde, onlarda rahat eder, aksi takdirde kendileri zarar görecek.
Bu hususta dik duruşumuzu muhafaza etmemiz şart, şayet 12 Eylülde olduğu gibi zuhur ederse, çok kaybımız olur, bu bir fırsattır.
İsveçPKK ve yan kuruluşlarına ayırdığı mali bütçeyi sıfırlaması, silah desteğini kesmesi ve sınırları içerisindeki örgütlenmeleri durdurup, var olanları kapatması ön şart olmalı.
İsveç ve Finlandiya, dan istenen terörist ‘’İsveç’ten 10’u FETÖ, 11’i PKK mensubu 21 kişinin iadesi istendi. Böylece iki ülkeden iadesi talep edilen terörist sayısı 33 oldu, İki ülke, 19 teröristin iadesine ilişkin istemi reddetti, 5’ini ise çeşitli gerekçelerle yanıtsız bıraktı, Finlandiya ‘da 2, İsveç ‘te 7 olmak üzere iki ülkedeki 9 iade dosyasıyla ilgili süreç devam ediyor’’ şimdi ya işgal edilecekler yada NATO şemsiyesi altında güvende olacaklar, bu derenin geçişi için ülkemize hainlik yapanların iadesi ve faaliyetlerinin bir an önce durdurulması şart.
Bizdeki İsveç hayranları komünistler başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünsünler kıbleleri ne halde yaşadıkları, ülkemize nasıl zarar veriyorlar hesap etsinler.
Bunlar normal görülecek, benimsenecek tutum ve davranış değil aleni düşmanlıktır. Kazdıkları kuyuya düştüler, ya kabul edecekler ya da İsveç ve Finlandiya diye bir ülke kalmayacak, Rusya işgal edecek. Kendi güvenlikleri söz konusu olduğu vakit yaptıklarını unutup dost olmaya çalışıyorlar fakat tavizde vermiyorlar.
Parlamentolarında hainleri kürsülere çıkartarak ülkemiz aleyhinde propaganda yaptırtıyorlar, savunma sanayii konusunda ambargo uyguluyorlar. İnançlarımız aleyhine devamlı kışkırtıcılık yapıyorlar, sonrada batı medeniyetinden, insan haklarından bahsediyorlar.
Bugün kuyruğu kapana kısılmış gibi koşturuyorlar, düne kadar rahattılar ama şimdi onlar rahatsız, her an başlarına bomba yağabilir. Çok iyi bir ilmi siyasetle ülkemize hasmane tutum içerisindeki bu iki ülke dize gelir ve bizde batıdan istediğimizi alırız. NATO üyeliği onların güvenliği için büyük önem arz etmektedir ya tiren kaçacak, ya da Putin gereğini yapacak. Ne demiş atalarımız ‘’ alma mazlumun ahını çıkar aheste, aheste’’ Geldiniz yıllarca insanını huzursuz ettiğiniz, şehitler verdirdiğiniz ülkenin kapısına, şu an kapı kapalı, anahtarı terör örgütlerine olan bağınızı keseceksiniz ve gelecek içinde bize bir daha olmayacağına dair teminat vermeniz gerek, zira şuan inandırıcı değilsiniz.
Hani bir çoban hikayesi vardı ‘’ çoban birkaç kez yüksek tepeye çıkarak sürüye kurt girdi yaygarası yapmış, köylü toplanıp gitmiş, ne kurt var nede kırılma, tam üç sefer tekrar etmiş, köylü yine hüsrana uğramış ve sonunda kurt hakikaten sürüye dalmış, çoban feryadı figan seslenmiş lakin köylü inanmamış, sürü telef olmuş’’ İsveç ve Finlandiya şu an aynı konumda bizim inanmamız gerek bunu temin edecek olanlarda onlar.
NATO, un gereklerini yerine getirmesi, mağduriyetimizin giderilmesi ön şartımızdır.
Temennimiz bu hadiseden diğer ülkelerinde ders çıkartması, dost gözüküp arkamızdan iş çevirenler, aleni yapanlar bir gün aynı tezgaha düşmeyeceklerinin garantisini verebilir mi ?
Geçmiş hatalarıda göz önünde bulundurarak gerekli tedbirleri almamız şart.
Adı her ne olursa olsun, terör örgütü adı üstünde dili, dini, ırkı olmaz kim daha fazla arpa verirse onu hizmetine girerler, onun yükünü taşır, kapısında bekler.
Devletler devlet gibi, milletler insanlık alemine yakışır şekilde hal ve davranışlarda olursa zaten savaşlara gerek kalmaz. Hümanist gözüküp insanlık suçu işleyenler, tarihin akışı içerisinde birçok milletleri yerlerinden ve yurtlarında ettiler, sonrada hiç suçları yokmuş gibi insan haklarından bahsediyor, pişkin, pişkin duruş sergiliyorlar. Medeni Avrupa, nın göbeğinde katliam yaptılar, müdahale eden olmadı.
Tarihi geçmişi iyi irdeleyerek, bugün izlediğimiz politikayı belirleyip, ona göre yol almamız şart, yapılan hataları bir daha yapmamak üzere gücümüzü ve tecrübemizi kullanarak istediğimizi almalıyız.
DİK BAŞ, TOK KARIN,MUTLU YARIN
ALLAH’ A EMANET OLUN / Namık Gedik