Menfaatperestler dün yediklerini, bulundukları ve dahası adam sayıldıkları yerleri unutuverdiler. Bir çul ile yola çıkan sonra toplum içerisinde itibar gören, cilalanan, parlatılan bu pusulasız şahsiyetler yön bulmada güçlük çekiyor, hani derler ya denize düşen yılana sarılır, bunların ahvali de bu.
Şair ne diyor;
Bunlar adam degil yaban kırığı,
Hedefe ulaşmaz daban kırığı,
Demirci artığı çoban kırığı,
Yol bilmeze yol verdiydim bir zaman.
Bir zamanlar tanınmayan, albenisi olmayan iki ayaklı mahlukatlar, nereden nasıl geldiklerini ya unuttular, yada hakikaten bilmiyorlar, adam yediği kaba eder mi?
İti gördüm sopayı hazırladım ancak sahibinin hatırı var, o yüzden ses etmedim, ama hakikaten boyundan büyük sözler sarf ediyor.
Hani sen çorak yerlerde gölge ararken, güneşin sıcağında kavrulurken seni serinleten, yanmaktan kurtarıp cemiyet hayatına atılmanı sağlayan bir yuva vardı, yıllarca o yuvada kendini geliştirdin, itibar kazandın, yıllar geçti şimdi o sığındığın yuvaya ihanet ediyorsun, insan yediği kaba eder mi?
Açık oturumlarda, köşe yazılarında ahenkli, düzenli övgülü yazılar yazardın, e şimdi boynuz kulağı geçti dün olduğu yeri unuttu şimdi başka yerlerde yelken açmış ama bir farkla ne dün savunduğu düşüncelere nede geldiği yere uygun, mübarek tam tersi iman sıfır, inanç yok Darvin felsefesine hizmet etmekte, olurya bazen beyin düşünceyle gizemli bölgeleri açar buda demek ki atası maymunu hatırlamış, yani evrimleşmiş.
Ne demeli bu tiplere rahmetli Demirel’in bir sözü vardı;
‘’Dün dündür, bugün bugündür’’ düsturu ile hareket eden bir kimseyi nasıl tasvir edebiliriz. İnsan bu rahmani veya şeytani düşüncede olabilir, yalnız bu sadece insana mahsustur, hayvanlarda yoktur.
Tövbe etse belki ama ALLAH kiminin gönül gözünü açmış, kimisininkini karartmış, o artık hiç bir vakit göremez bu muhteremde aynı yolun yolcusu.
Bir haberin doğruluğu ancak sübutu delillerle sahih sayılır, farazi düşünceyle olmaz, sarf ettiğin sözleri ispatla mükellefsin, aslı yoksa müfteri olursun. MHP nin yıllarca içinde bulunmuş yayın organlarında yazı yazmış her türlü hadiseye vakıf olmuş birinin bugün iftiralarda bulunması aleyhte yorumlar yapması kişinin ruhi bozukluğunun işareti değil mi?
Psikolojik travma geçirenler en yakındakilere dahi saldırmakta, düşman olarak görmektedir, yada kaybetmiş olduğu itibarını yeniden tesis edebilmek için en güçlü kitleye saldırmak suretiyle yeniden popiler olmak, yıldızını parlatmak isteyebilir, ancak söz ettiği kitle onun istek ve dileklerini karşılayacak bir kitle değil, zira altında kalır, kalkamaz ne güzel izah etmiş şair
Ve ferman, kumardaki dört kıralın buyruğu;
Başkentler haritası, yerde sarhoş kusmuğu!
Geçenler geçti seni, uçtu pabucun dama,
Çatla Sodom-Gomore, patla Bizans ve Roma!
Öttür yem borusunu öttür, öttür, borazan!
Bitpazarında sattık, kalkamaz artık kazan
‘’İdrak-i maali bu küçük akla gerekmez, Zira bu terazi bu kadar sikleti çekmez’’ ne güzel tarif etmiş Ziya paşa hiç bir yoruma hacet yok.
Üzüntümüz bu hareketin içinde büyüyüp biraz tüylendikleri zaman uçan bu yaratıkların nereden, nasıl, ne şekilde geldiğini unutması, insanoğlu iman ve itikatı olan asla yapılan iyiliği unutmaz.
Bir gün rahmetli BAŞBUĞ İstanbul Bahçelievler ilçe teşkilatına gelir orada genç bir delikanlı ile tanıştırırlar onu sorguya çeker ve nihayetinde 9 çocuklu ailenin bu ferdine ‘’ senin tüm okul masrafların teşkilat tarafından karşılanacaktır ‘’ der,
Bir sohbet esnasında anlattı ve ben bu hareketi nasıl terk ederim bana yuva olmuş, kucak açmış, bağrına basmış bir teşkilat.
Kimler geçti bu ateş çemberinden, yokluk, yoksulluk, amma keskin feraset sağlam inanç, iman bizleri bugünlere getirdi.
Kendi kazancı olmayanlar har vurup harman savurur oysa zorda yoklardı, kolayı seçtiler. Şimdi boy, boy poz veriyor ben eskiyim diye caka satıyor, oysa karakteri bozuk, liyakatsiz sürpüntü olduğunun farkında değil.
Bunun bu eskiliğinden istifade etmek isteyen sol sahaya sürüyor, fakat adamın takati, yürümeye mecali yok, pazara çıkartsan alıcısı yok, ama bizim sol cilalayarak meydanlarda boy göstertiyor.
Bizim Pazar tezgahında buna yer yok o yüzden eskiden düşman oldukları ile bugün dost olmuş tekrar parlamak istiyor,
Lakin deforme olmuş haberi yok.
İstediği kadar dilediğince kulvar değiştirsin kendini şirin göstersin üzerindeki etiketi vaz geçse de silemez, yeri ve zamanı geldiğinde yüzüne vururlar ‘’sen dün bize neler demiştin’’ mutlaka aradan bir parazit çıkar,
Hele hele kuyruk acısı varsa, o daha şiddetli olur velhasıl hiç bir fikir realitesi bunu kabul etmez dışarıda kalır.
Şimdi kaybettiği o şanlı itibarını tam zıt yerde arıyor oysa o tiplere prim vermezler tuvalet kağıdı gibi kullanıp atarlar.
Şahsiyetli insan dün yaptıklarından nedamet duyup yuvasını terk etmez söz söyletmez. İradesi bozuk, nefsi arzularla hareket edenler, daima nefsinin sesini dinlediği için etrafındakileri bir bir kaybederler. Büyük gazetelerde yazarken birden bire marjinal varoj gazetelerinde yazarsın.
‘’ İki insan çeşidi vardır. Zaman geçtikte hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe yüzsüzleşen’’.N.F.K.
ALLAH’A EMANET OLUN / Namık Gedik