Muhterem öyle bir dalmış ki hiç uyanası yok, ne güneşin kavurucu sıcağı, nede yattığı toprak, adeta cennette geziyor, hurilerle dolaşıyor, sırça köşklerde kalıyor, öyle kaptırmış ki kendini seslenenleri dahi duymuyor, ama her yokuşun çıkışı olduğu gibi, inişi de var mesele her olaydan ders çıkartıp kendine yön vermek yoksa bir uyursan daha sonra geç kalır her şeyi kaçırırsın.
Bu güne kadar uyutulan, kendinden geçenler ve elbette o uyutanlara kanan, peşinden koşan çok oldu halen içimizde mevcutlar. Elbette doğrunun olduğu yerde yalanda olacak.
Milletlerin kendilerine has yaşam biçimi var bu aileden gelen anane, gelenek, görenek ve inançlar, bunların dışına çıkanların artık dünyalı, bir ailesi olmayan muhteremler, çünkü dününü ve bugününü ret ediyorlar. Yaradılış gayesinden uzak kendini alim ve bilgin sanan maymun soyundan geldiğini iddia eden ve ona inanan birçok diplomalı cahil sunduğu fikirlerin geçerliliğinin yok olduğu halde savunucuları ve inananları mevcut.
Bilimin reddettiği bu sefil fikir yoksunu zevatlar inanların tam ortasında milliyetçiliğin savunulduğu bir kürsüde şayet bu savunuluyor ve tavsiye ediliyorsa elbette oradaki idare edenlerin içinde maymundan gelenlerin olduğu tespit ve tescil edilmiş oluyor. Kötüyü gördüğü halde sesini çıkartmayan ve alkış tutanlar o fikirleri ve öngörüleri kabul etmişler demektir. Bulundukları mekan la, giydikleri elbiseler ahenk ve uyum içerinde değil demek ki bunlar kurt postundaki çakallarmış. Konuşmayı içine sindirmek ve eleştiride bulunmamak kabul etmektir.
Bunlar içimizdeki gizlenen kurt görünümlü olanların evrimleşerek bugüne geldiklerini doğruluyor ama bu milliyetçilik ve İslam yaşamına, inancına bire bir zıt, bu zıtlığı yumuşak mı yoksa sert mi geçirecekler evvela onu dizayn edecekleri bir kurum ve kuruluş oluşturmaları şart, zira bulundukları yer o işe uygun değil.
Bence bu fikir ve sevdalılarının devamı için kendilerini klonlatsınlar zira bunlardan dünyada az kaldı. Milliyetçilik akımının tavan yaptığı ve birçok saygın fikir adamının yetiştiği bir kurum ve kuruluşun içtihat ve felsefesine aykırı tutum ve davranışlar, o kurumdan yetişmiş, ülkenin kuruluşuna katkıda bulunmuş hatta ve hatta CHP’nin ilk tüzüğünü yazan Türkçülüğün esaslarını yazarı büyük önder MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, ün “Benim ruh ve bedenimin babası, Ali Rıza Bey, heyecanlarımın babası Namık Kemal, fikirlerimin babası Ziya Gökalp’tır.”
Bir fikir adamının yetiştiği Türk Ocaklarının böyle bir hadise ile gündemde olması o mütefekkirlere ve yetiştirdiği fikir adamlarına hatıralarına ihanettir.
Elbette böyle bir kurumun siyaset üzeri olması doğaldır, ancak kurum ve kuruluşun fikir ve düşüncelerine tezat olan aleni beyan kabul edilemez, bu oluşan tezatlığa anında cevap verilmesi o anki düşülen zor durumu kurtarabilirdi ama maalesef üzerinden bir gün geçtikten sonra kamuoyuna duyuruda bulunulmuş oda tatmin edici bir bildirim değildir.
Bir yerlere mesaj vermek paye almak gayesi ile düzenlenen bu toplantı bize şu sözü hatırlatıyor ‘’yardım almaya alışanlar, emirde almaya alışır’’.
Siyaset tarihinde bir çok kurum ve kuruluş mücadelesinde maddi imkanları kısıtlı olarak hayatını sürdürmüştür fakat hiçbir devirde kendilerini pazarlamamış, pazarlatmamıştır. Dava inanç ve kararlılıkla sürdürülür inancın yok olduğu bir zamanda azim kaybolacak ve güçlü olanın eteklerine yapışmaya mecbur kalacak.
Topraklarımızın balkanların işgal döneminde bir toplantı olur fikir ve düşünce adamları bir araya gelir, bu toplantıda Mehmet Akif, de vardır, içeriye bir zat girer beyler Selanik işgal edildi der, düne kadar Türk Ocakları, na karşı olan Akif birden ayağa kalkarak ‘’ derhal orada bir Türk Ocağı kurulsun’’ der toplantıda bulunanlar‘’ sendemi Akif evet bende’’ der.
Vahdettin’i ziyaret eden ocak heyetine ‘’ benim milletimin tarifini yapınız ‘’ der, toplantıda bulunanlar cevap verememiş, Ziya Gökalp çıkartmış olduğu dergide TÜRK milletinin tarifini yapmıştır. Geniş akademisyenlerin oluşturduğu milli ve manevi içtihatla dolu bu kurumun gayesi Türk milletine hizmettir.
Karl Marx, sın düşünce yapısına zıt bir kuruluştur, insanın nasıl doğasına karşı yaptığı hareket eşyanın tabiatına aykırı ise bu sarf edilen sözlerde Türk Ocaklarının kuruluş ve hedeflerine tamamen zıttır. Kurumun başında bulunanların bunları bilmemeleri mümkün değildir, bilmeyerek sözü burada hafif kalır.
İstifa veya görevden alma çözüm değil bu teşkilata üye ve yönetici olanlar bu kurumun statüsünü ve işleyişini bilmemesi akıl tutulması olur. Yukarıdan aşağı bir zincir gibi bir birlerine bağlıdır, hele hele şube olunca merkezin haberinin olmaması izah edilir bir durum değildir. Türk dünyası toparlanmaya giderken çektiği zulümleri unutup tekrar sapık fikirleri gündeme getirmek davaya olan ihanetin tescilidir.
Kendilerini Türk milletinin temsilcisi gören bu güruh içeriye sızmış sosyalist düşüncenin unsurlarıdır. Geçmişte bocaladığı için kapatılmış olan kurum türlü çabalar sonucu açılmış ancak kendi istikametinden saparak başkalarının amaçlarına hizmet etmektedir. Her ne surette olursa olsun her kurumun özellikleri ve işleyiş prensipleri mevcuttur, bunların dışına çıkmak mensubiyet duyduğu millete ihanettir. Efendim biz partiler üstüyüz, peki öylesinde CHP’ nin o kürsüde işi ne?
Şube başkanı devamlı olarak İBB’ nin konferanslarına katılıyor, hangi sıfatla ne diye?
Bu sorulara cevap vermeleri elzemdir, zira Türk milleti gereğini yapar.
‘’Bizim asıl ocağımız, teslim olmuş bir ocak değildir. Adı ve unvanı da tertemiz ülkü erlerinin inancıyla, şehit ve gazilerimizin kahramanlığıyla bayraklaşan Ülkü Ocakları’dır. Kaynağını Türk-İslam ülküsünde bulmuş Türk milliyetçiliği bizim damarlarımızda dolaşan kanımız, dünyaya Türkçe bakışımızın fikir namusudur. Türk Ocakları 110 yıl evvel millet zillete düşmesin diye kurulmuştu, ama 110 yıl sonra zillete ev sahipliği yaparak geçmişine kalın bir sünger çekmiş, bizim de ciğerimizi dağlamıştır.”
“İşte enaniyetine itimat eden, zulümat-ı gaflete düşen, dalalet karanlığına müptela olan adam; o vakıada evvelki halime benzer ki: O cep feneri hükmünde nakıs ve dalalet-âlûd malumat ile zaman-ı maziyi…”
HİMMET ALAN, HİMMET DAĞITAMAZ. ALLAH’ A EMANET OLUN / Namık Gedik