‘’Öfke sert bir rüzgar gibidir. Bir süre sonra diner ama birçok dal çoktan kırılmıştır bile’’ (Mevlana)

İnsanoğlunun yeryüzüne teşrifi ile aslında imtihanı başlar, bunu idrak edemeyenler nefsin aşırı arzu ve isteklerine karşı koyamamaktadır. Hayatın başlaması ile çocukluk yıllarında anlamadığımız ama büyüdükçe insanın içerisinde ki dev uyanmakta ve önüne geçilemezse büyük hezeyanlara sebebiyet vermekte. Canlılar içerisinde en tehlikelisi insandır, zira düşünen ve uygulayan bir varlıktır, şeytani de olur, rahmani de.

Kitlelerin sevk ve idaresin de egosu yüksek olanlar her hadisede en ön safta olmayı kendilerine şiar edinirler, ne yaparsanız yapın asla huyundan vaz geçmez, taviz vermezler. İşin kar ve zarar boyutunu hesap etmezler fırsatını bulduğu vakit eline geçen tüm imkanları seferber ederler. Son yaşanan siyasi çalkantılarda bu daha net göze çarpmaktadır, artık mızrak çuvalı deldi, her ne kadar saklanılsa da işin boyutu gizlenecek dereceden çok çok fazla. Genel seçimlerde galip gelebilmek için her türlü argüman kullanıldı kimi ekonomik yönden, kimisi de benliklerini sahaya sürdüler. Lider aslında ordu komutanı gibi tüm alana hakim olmak zorundadır, yapacağı en küçük bir hata telafisi olmayan sonuçlara sebep olur. Muhalefet kazanmak için elinden geleni yaptı, kimlerle antlaşma yapmadı ki, hani derler ya denize düşen yılana sarılır misali herkesle antlaşma yapıldı ve kaçınılmaz sonu hazırladı.

Kimler kimlerle ne pazarlık yaptı bu kaybedilince sen ben davasına dönüştü bazı gizli kalan protokoller açığa çıktı.  Millet yararına sahaya çıkanlar şeffaf ve net olmalı ki insanlara güven verilsin ama rüzgar gülü gibi olunca artık menfaatler çarpışır hale geliyor.

Seçimin galibi ilan edilince ne garip birlikte yol yürüyen güruh başı çeken lokomotife ani bir hareketle sırtını dönüverdi. Kazanmak bahanesi ile gizli ve açık birçok görüşmeler ayyuka çıktı devlet ve millet unutuldu, kendi lehine hareket edenler hesabın içinde hesap yaptılar, milletin arzu ve isteklerini ellerinin tersi ile itelediler.

Bazen insanların yaptıkları hal ve davranışlar hareketlerle kendi sonlarını bilmeden hazırlarlar, işte şuan ki vaziyet ondan başka bir şey değil.

Bir muhalefet partisi lideri malum masayı yerle yeksan etti ve saatler sonrası tekrar oturdu şartı iki kişinin bu masaya dahil edilmesi idi, oldu meydan meydan dolaştılar, alışmış kudurmuştan beterdir sözü tam oturdu, adam adaya çalışacağı yerde kendini pazarladı ve başarılı oldu.

Sonuçların ilanı bunlara bir daha muhalefette kalın dedi,  bu doğrultuda bedel istenir ama duyan yok, niçinleri, nedenleri sıralamadan alelacele, apar topar birbirlerini tımar edercesine kin besleyerek yıkım ve kıyıma kalktılar. Her siyasi partide genel kurullarda muhalefet ve iktidar olacak, bu demokrasinin terazisidir, yeter ki dürüst adil olunsun. Gittiği her yerde olay çıkartan kışkırtıcılık yapan zavallılar bilerek veya bilmeden önlerinde yürüyenleri adeta giyotine göndermeye gayret ediyorlar.  

 Hata olacak mesele ben ile değil biz ile hareket ederek kitleyi iri ve diri tutmak gerek ki yarın yine seçim olacak. İyi dileklerle yola çıkıp sonra egosu yüksek olanlar benliklerini ön plana çıkartarak siyasi dezenfarmasyona sebep olmaktalar,  meselenin özü galibiyeti ve mağlubiyeti hep birlikte tartışarak neden ben davası bulunulan teşekkülü zora sokar içinden çıkılmaz hale dönüştürür.

İktidar olduğu kadar karşısında güçlü bir muhalefet olmak zorunda. Devamlı yenilenlerinde artık kendilerini hesaba çekmeli gerekirse işgal edilen makamlar daha iyi yapacak birilerine terk edilmeli, aksi metezoru, despotluk olur ki bunun demokraside ki karşılığı diktatörlüktür.

Toplum karşılık vermiyorsa sorun toplumun kendinde değil, kendini topluma izah edemeyenlerdedir. Milli değerlere aykırı propaganda ve birlikteliklere asla müsaade etmezler bu zorlama olursa tepkisi daha da şiddetli olur.

Siyasi arenada fırsattan vaziyet çıkartmak her zaman başarılı getirmez, bazen ters tepebilir. Kitlelerin desteğini arkasına alanlar başarıyı yakalarlar ama zamansız hareket edenler erken öten horoza benzerler hiç bir zaman başarı elde edemezler.

Toplumun huzur ve refahını değil de kendi egolarını tatmin etmek nefislerinin arzularına istikamet çizmek isteyenler sadece ve sadece kendilerini düşünür o doğrultuda yürürler asla kendilerinden başkasını düşünmezler, dolayısı ile milli değer, beka, kültür onlar için bir hiçtir. Şu anki manzaraya bakarsak kavganın millet veya devlet olmadığı sen ben kavgası olduğu açık ve net göze çarpacaktır, bunların birde iktidar olduklarını varsayalım ve sonucu tartalım neler olur?

Kavga dışarıda başlarsa içeride neler olur siz hesap edin, demokrasiyi özümseyememiş içlerine sindirememiş olanlar fevri hareketlerle baltalamaya çalışacaklar önümüzdeki resim bu. Bir yanda koltuğa yapışmış bırakmayan, öte yanda bende varmıyım yokmuyum mırıldanması yapan, kumandası dışarıda bedeni içeride olan düğmeye basıldıkça zıplayan oradan oraya koşan bir garip avare. Bu hadiseler cereyan ederken vatandaş gayet net izleme imkanı buluyor ve muhakemesini yapıyor insanların meselesi bugün değil yarın o yüzden ince hesap yapıyor ve istikamet belirliyor.

 Unutmayın siyasette nihai söz sahibi millettir, hiç bir ayrıntı gözlerden kaçmamakta saniyesi, saniyesine tartmaktan asla vaz geçmiyor, bu yüzden birisi başarılı, diğeri mağlup oluyor ama her ne olursa olsun asla ince hesap yapmadan geri durmuyor. Milleti aptal yerine koyan güruh asla iktidar olamaz çünkü seçilenler vekil millet asıldır.

                ‘’ Öfke gelir göz kararır, öfke gider yüz kızarır.’’

                                 ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                          Namık GEDİK