‘’Kibir bele bağlanmış taş gibidir. Onunla ne yüzülür, nede uçulur’’ (Hacı Bayram Veli)
Kalbinde vicdanı olmayan, elde ettikleri makamları menfaati doğrultusunda kullanan, insanları küçük gören, ahlaki çöküntüye uğramış, nefsi arzuları yüzünden gözleri kör, kulakları sağır olmuş, çevresinden kopmuş, her canlıya tepeden bakanlar.
Hayatın akışı içerisinde elbette herkes bir yerlere geliyor, hasbel kader makam sahibi oluyor, o makam hissiyatını hazmedemeyenler agresif hareketler sergileyerek çevresini hakir ve hor görmeye başlarlar. Bu müptezeller sağda, solda biz şöyle idik, böyle idik, şunu yaptık, bunu yaptık ‘’köpeksiz yerde değneksiz gezenler’’ bir gün birisi çıkar ipliğinizi pazara çıkartır, sonrada kuyruğunuzu kıstırır insanlardan kaçarsınız. Hiç bir kötülük karşılıksız kalmaz, bir gün mutlaka hesap defteri açılır, bu dünyada olmazsa yarın ruzi mahşerde haklı, haksızdan alacağını alacak.
Yaptıkları, burunlarından fitil, fitil gelecek. Toplum içerisinde, kitlelere kendilerini dava adamı olarak afişe edenler, yedikleri haltların belgeleri açığa çıkınca ne diyecekler? Belgeler söz verdiğimiz gibi ilgili makamlara teslim edilecek, edep ve hayadan yoksun, ahlaki çöküntü yaşayanlar gerekli dersi alacaklar. Utanmadan, arlanmadan, pişkin, pişkin kötülüklerin üzerini örtselerde mutlaka bir yerlerde bilgileri gün ışığına çıkmayı bekliyordur, sadece onu çekip çıkartacak cesur bir ele ihtiyaç vardır. Bu tip varlıklara daima şunu söyleriz ‘’ fazla böbürlenme zira senden büyük ALLAH var’’ yeter ki ahlaklı, liyakatli ol.
İnsan hata yapar, hatasızlık Yaradana aittir, ama bunun bağışlanacak, birde affedilmeyecek kısımları vardır, bu hele, hele ihanet olursa işte o vakit geri dönülmesi mümkün olmayan yola girersin, hatta ve hatta toplumdan tecrit edilirsin.
Bir adam düşünün her daim sorun çıkartan, kendisi ile barışık olmayan, olduğundan büyük gözükmeyi seven kibir abideleri açıkları afişe olunca rüyadan uyanıp dünyaya gelir fakat iş işten geçmiş, tiren kaçmıştır. Hikaye bu ya ‘’ Büyük bir sürü sahibi çoban can sıkıntısından ne yapacağını şaşırmış ve yüksek bir yere çıkmış köye doğru haykırmış, sürüye kurt daldı, köylü ellerinde ne var, ne yok tepeye hücum etmiş, yukarıya çıkmışlar ki çoban oturmuş keyif çatıyor, köylü aşağıya inmiş, aradan hayli bir zaman geçmiş, çoban yine aynı haltı işlemiş, ahali kan ter içerisinde hücum etmiş ama yine kandırılmışlar, bu işten çok zevk alan çoban keyifle bir daha yapmak niyeti ile aradan zamanın geçmesini beklemiş, köylüde unutmuş, çoban yine aynı haltı işlemiş ama ne hikmektir, bu sefer köylü gelmemiş, sürüye gerçekten kurt girmiş koyunlar telef olmuş, çoban perişan halde köye inmiş, ahali sormuş bu ne hal?
Kurtlar sürüye daldı feryadı, figan ettim siz gelmediniz, ahali; sen bizi iki sefer kandırdın, bundan sonra biz senin bir ALLAH dediğine inanırız, onun dışında güvenirliğini yitirdin, bundan böyle içimizde yerin yok’’ Çobanı kovmuşlar.
Nefsi emareleri yüksek olan zevatlar belirli bir süre sonra artık toplum içerisinde albenilerini yitirir ve bir daha kendilerini kabul ettiremez. Bu ağresif ve fevri davranışlar kişilerin toplum içerisinde albenileri olmadığı için olağan dışı hal ve hareketler sergilerler, bazen kendilerini üstün vasıflı insanlar olarak gösterme eğilimine girerler ve yanlışa yanlışla karşılık veririler.
Davanın yükü ağır gelenler, taşıyamadıklarından dolayı aykırı hareketler sergilerler, kimi tatmin olamadığı için kalpazan, haydut, şaklaban, olduğundan daha büyük gösterme eğilimine girmekteler, oysa yürünen yol hırsın, tamahın, menfaatin olmadığı sadece ve sadece ALLAH rızasını gözeten mensubiyet duyduğumuz Türk Milletinin bekası ve gelecek yüz yıllarda yaşaması ülküsü yolunda ter dökmektir. Kişiliği oturmamış toplum içerisinde yeri olmayan ve bulabilmek, kendini ispat etmek için her türlü hokkabazlığı yaparlar.
Biz bunları dünde biliyorduk ancak aradan hayli zaman geçti belki kendilerini güncellemiştir dedik ancak bıraktığımız yerden daha geride bulduk. İhtiyaçların artması maalesef yaradanı unutturmuş dünyevi işlere kendilerini vermişler, nerede yağlı kete var oraya çöreklenip çevresindekilere de şirin gözükmeyi ihmal etmemişler.
Hareket bu tiplere çok fırsatlar sunmuş ama her defasında ihanet etmişlerdir, teşkilat disiplini ve töresi gereğince liderin temsilcileri il ve ilçelerde vazife yapan yol başçılarıdır, onlara gösterilen saygı lider olan sadakattir, o meyanda saygıyı göstermek zorundadırlar.
Töremizi ve disiplini yitirdiğimiz an dava ve millet olma vasfı ortadan kalkar, dolayısı ile devlet olmaz. Tarih daima hainlikleri ve ihanetleri yazmıştır, yine yazacaktır, kimileri anıları ile, kimileri de anaları ile anılır.
‘’ Baş olanlar övünmesin, ne gelirse başa gelir. Dizler yere değer ama, baş dönerse taşa gelir’’
ALLAH’A EMANET OLUN.
Namık GEDİK