‘’ İnsanlar vardır, şafak vaktinde doğar, gün batarken ölürler. Unutma ki dünya sandığın kadar büyük değildir. Dünyayı bize büyük gösteren bizim küçüklüğümüzdür’’ ( Şeyh Edebalı)
İleriyi gören, feraset sahibi yaşanan olaylardan ders çıkartan, kitleleri harekete geçiren, bir işareti ile arkasından yürüten, tebasının acısına, tatlısına ortak olan, paylaşan, ahkam kesmeyen, daima yarınlar için plan ve proğramlar hazırlayıp gelecek sıkıntıları önceden öngören, belirli vasıfları barındıran, sezgi, zekaya ve bilgiye dayalı kararlar verebilen kimsedir.
Milleti ve devleti için önemli konularda doğru analiz yapıp isabetli kararlar vermek her kişi için geçerli değildir. Koltuklara birileri oturur, hepsi de becerikli olacak değil, öyle marifetli kişilik sahibi kimseler vardır ki aldığı kararları uygulatabilen, toplumu ve devleti rahatlatan akıl ve izan sahibi kimseler mensup oldukları tebaya huzur ve sükun getirir, öncelikleri vatandır, şahsi ikbal veya menfaat değildir sözüne güvenilen itimat edilen, yeri gelince fikir ve düşüncelerine müracaat edilendir. Başarı kendiliğinden gelmez ancak yerinde ve zamanında yapılan hamleler zaferi tattıracaktır. Bazen azlık çok olmadan daha yeğdir bunun tarihte birçok örnekleri mevcuttur, yeter ki ne zaman nerede, ne şekilde hareket edeceğimizi hesap edelim. Hayaller kurmak çok güzel, bazen insanın bedenini rahatlatabilir ancak her hayal gerçekleşmez sadece uykuda kalır.
Bir fikrin, idealin gerçekleşme ihtimali önce iman edip inanmaktan ve doğru lider seçmekten geçer, hani derler ya ‘’kılavuzu karga olanın burnu tezekten çıkmaz’’ geçmişi şöyle bir geriye saralım seyredelim bazen insan unutabilir, bilhassa yoğunluk hat safhada olunca ancak bilmek ve geriye dönük hareketleri irdelemek gelecek için önem arz eder, nihayetinde yapılan hatalar daha net göze çarpar ve yarınlara daha emin adımlarla ilerlenir.
‘’İnsan beşer, kuldur şaşar’’ derler, yeter ki yaşanılan hayattan ders alalım ve kendimizi eleştirenlere kızmadan daha net ifadelerle kusurlarımız ve açıklarımızı anlayalım. Düşünmek ve karar verirken analiz etmek yürüyeceğimiz yoldaki tüm engelleri belirleme imkanı hasıl olur, yeter ki konuşulanları pür dikkat dinleyelim. Toplum önderleri iyi bir hatip ve siyaset uzmanı olmaları gerek, zira doğru, her yerde söylenmez işte burada ilmi siyaset giriyor, becerisi olan ikna edebilir, tabii ki doğru yönde.
‘’ Dervişlerden birisi şeyhinin yanında bayağı kalır, zaman içerisinde destur deyip huzura çıkar, azatlığını ister, şeyh; evladım henüz hamsın piş sonra devran eyle, mürit diretince var git der, tüm İslam beldelerini dolaşır, Cuma vakti bir beldede camiye girer, çok sevilen bir imamın arkasında cumasını eda eder, ancak imam kürsüde ayeti yanlış okur, taze şeyh namaz bitimi dışarıda yüksek bir taşın üzerine çıkar, ‘’ ey cemaat bu hoca sizi aldatır, der demez imamı çok seven cemaatten güzel bir sopa yer, perişan bir vaziyette şeyhine gider, bu ne hal ne ler yaptın, anlatır sonra şeyhi be evladım ben sana demedim mi henüz eksiksin, önce ilmi siyaseti öğren, sonra dilediğin yere git.
Bir müddet daha kalır bu sefer şeyhi gidebilirsin der, yine bir Cuma vakti, aynı camiye gider, hoca aynı, ayeti yanlış okur, yüksek bir yere çıkar ‘’ey cemaat öyle bir imama sahipsiniz ki cennette yeri baki, sakalının her bir teline sahip olanın cennette yeri baki’’ cemaat imamı yere yatırır sakalından tel alacağım diye linç eder’’ direk söyledi inandıramadı, ilmi siyasetle ala aşağı etti. Liderin feraseti bazen yanlış anlaşımlara sebebiyet verebilir konuşmalara objektif değil de subjektif olarak bakmak derin analizler yapmak doğru olandır, bizler düşüncelerimizi anlamadan dinlemeden ulu orta yersiz irdeleyerek anlatırsak yanılgılara düşeriz ve elbette hakka gireriz. Bugün hali hazırda yeni bir sistemle ülkemiz idare edilmekte ancak eksikleri vardır bu eksikler kanun hükmünde kararnamelerle doldurmaktadır, elbette anayasadan doğan haklarla bu yapılmaktadır.
Cumhurbaşkanlığı hükümet etme sisteminin yeni bir anayasa ile bağlanması ve karar namelerle değil yasalarla hüküm verilmesi daha iyi anlaşılır olacaktır, bu sebepten dolayı cumhur ittifakının devamı şarttır. Derin analizler bizleri sonuca götürecektir. Bazıların dediği gibi bu sistem ucube değil rahmetli Başbuğun 9 ışık kitabı 267. Sayfasında yer alan ‘’ TEK BAŞKAN-TEK MECLİS SİSTEMİ’’ yorumudur. Ben ülkücüyüm deyipte sisteme karşı çıkanlar önce kendi felsefelerini sorgulamalıdırlar. Dün her yorumları sonuna Atatürk’ten bir veciz söz koyup sanki yolunda gidiyormuş gibi üst tarafında Che’ nin, Lenin’in, Stalin’in, Marx, sın sözlerini alıntılayıp süslediler, artık takke düştü kel göründü. Dün masanın altında kandille demlenen 6 silahşör sanki o gün yaşanmamış gibi meydanlarda boy gösteriyor, bir diğeri gizli mutabakatla içişleri ve Mit’i istiyor sonra kılıçları çekip bir birlerini düelloya davet ediyorlar. Bir adayın mesajı yanlışlıkla bana geldi kendi reis sanan yetim arkadaş bana mesajı atana hayırdır CHP ile mi çalışıyorsunuz deyince benim işim olmaz reis tanıyorum bana da yazdı dedi ve sildi.
Kendini Müslüman sanan avane sen başörtüsü zulmünü, resmi yerlerde yapılan işkenceyi, Ayasofya’nın açılmamasını, Sultan Ahmet Meydanında Bizans’ın sarayını yaptıracağım deyip Sultan Ahmet Camiini yıkmayı düşünen fitne yuvasına, kibir abidesine oy mu vereceksin?
Liderini anlayamayan, bugüne kadar yapılanları idrak edemeyenler davadan bahsetmesin, zira onlar N.F.K nin dediği ‘’doğru yolun sapık kolları’’.
Lider maddeye, makama ihtiyacı olmayan önce ülkesini, vatandaşlarını düşünen feraset sahibi ileriyi gören kendini Türk milletine adayandır. Bugün içimizden çıkıp salyalarını akıtanlar yarın şehitlerimize nasıl izah edecekler.
‘’ İnsan kulağından zehirlenir. Her duyduğuna inanma’’ ( Şeyh Edebalı)
ALLAH’A EMANET OLUN. Namık GEDİK