‘’Doğru yolda giden kaplumbağa, eğri yolda giden yarış atını geçer’’( J.J.Rousseau)

 İnsanlar kafalarında oluşturdukları senaryolarla, mevcutta olmayan hayali profilleri ile sanki gerçekmiş gibi çevresine olaylar ve hikayeler, masallar anlatır.  Zamanla bu yalanlara kendi de inanmaya başlar, o doğrultuda düşmanlar ve dostlar yaratır, tepkiler gösterir. Toplumun dikkatini çekerek ilginin üzerlerine olmasını isterler.

 Ülkemiz de bu tip hadiseler genelde siyasette kendini göstermekte,  gerek yetkililer de, gerekse seçmeninde bariz bir şekilde görülmektedir, bir de buna basın eklenince o da kaymağı olmaktadır. Yalan üzerine kurulan bir dünyanın zamanla hayal kırıklıkları ile insanın kendine olan güveni sarsılacak ve psikolojik travmalara sebebiyet verecektir.

Olmayacak vaatlerin havada uçuşması, iktidar sonrası sözlerin tutulmaması, güvensizliği tesis edecek, inandırmak için olmayacak asparagas haberlerle günü kurtarma telaşına kapılacaklar ve üst üste hatalar yapılacak.  Bilim olarak aslında genç yaşlarda belirtileri olur ancak ülkemizde maalesef politikada daha fazla gösteriyor.

Toplumun bir kesiminde,  hal ve hareketleri, oluşturdukları olmayan düşünceler, bariz bir şekilde görünmektedir. İktidar olamayan bir partinin yönetimi, iktidarı yıpratma, halkın gözünden düşürmek için algı operasyonları yapmakta, söylemlerin, iktidar olduklarında tamamen zıttı yapılmakta, yani sağ gösterip sol vurmaktalar ve söylenenler gerçek olsun veya olmasın zaman içerisinde kendileri de inanmaya, umutlar bağlamaya başlıyorlar.

İktidarın hizmetleri, halkın gözünde al beni yaratmakta, bu seçimleri etkilemekte, muhalefet hareket edemeyecek derecede sıkışınca kitlesine umut vaat etmek zorunda bırakılmakta ve palavra üstüne, palavralar atarak kitlesini canlı tutmaya gayret etmekte, ancak belli bir müddet sonra inandırıcılıkları yok oluyor ve hayal kırıklıklarının yanında tahammül sınırlarını aşarak saldırganlaşıyorlar, asparagas hayali suçlamalar yöneltiyorlar. Kafalarında oluşan ancak tatbiki olmayan hikayeler, masallar, gerçekten varmış gibi, dedikodusu yapılarak zamanla kendileri de inanmakta.

Kovit 19 virüsü çıktığı vakit malum aşı önce liderlere yapıldı,

Özlem Gürses;’’Balgatta; Gülnaz Şırınga: Neye uğradığımı anlamadım. Arkamdan gelen dört kişi aniden sopalarla vurmaya başladı. Kendisine vururken bir yandan da ‘ canımızı acıtanın canına okuruz’ diye bağırdıklarını söyledi. Sayın Bahçeli’ye aşı yaptığı için, onun canını acıttıklarını düşündükleri için bu kadıncağızı darp etmişler’’

‘’ Trene bakıyordum. Halkalıda duruyor tren, Çin’e vagon gitmiyor. Yolculuk halkalıda bitmiş.( kahkaha atıyor) (….) Bu arada Çin treni Çin’e varmış. Kutluyorum. Tebrik ediyorum. TCDD Taşımacılık işi gücü bıraktı, bana her yerden konum atıyor.’’

‘’ CHP’ li belediyeler hiç bir işçinin işine son vermeyecek size namus sözü’’ ( K.K)

‘’ Bir numaralı ülkücü benim, milliyetçide benim’’ (K.K)

‘’ 25 Mart 2019 Tarihinde her çiftçiye traktör’’ (Ö.Ö)

‘’ üniversitelerdeki başörtü yasağının kaldırılmasında partinizin ve şahsınızın gösterdiği demokratik tavır için genç üniversiteli genç olarak teşekkür ediyorum’’

‘’ İnşaallah Karadeniz gazı, Putin’in kıyağı değildir’’ (M. Akşener)

 Örnekleri daha da çoğaltabiliriz, bunlar sadece çeğreği, mesele yeter ki halk kansın oy versin sonra, sonrası tufan, vurun abalıya hesabı, ne kadar iktidar yanlısı ve ülkücü varsa atın işten, hani bir dönemin adalet bakanının dediği gibi

‘’ Evet, hükümetten sınavlı beş bin kişi çıkarttım. Doğudan Güneydoğu’dan gelen insanlar aç mı, işsiz mi kalsın?

Bu kadroları örgütüme vermeyip de Milliyetçilere mi verseydim?

Seyfi Oktay ve benim dönemimde iki bin hakim aldık. Bu aldığımız kadrolar, ileride yeşerecek demokratik insanlardır. Yaptığım suçsa işlemeye devam edeceğim. Ben yılmayacağım, makamı terk etmeyeceğim.’’

( M. Moğoltay)

 Bazen sohbetlerde serzenişte bulunan dostlarım, geçmişte yaşananları unutursak gelecekte başımıza neler geleceğini tahmin dahi edemeyiz. Adam anasını güzelce süslemiş, bir güzel giydirmiş babasına sana hanım buldum diye götürmüş, bu duruma düşmemek için dün sana yapılanları unutma, bugün değişen bir şey yok aynı tas, aynı hamam görüntüye aldanma, bak seçim sonrası bir birlerini nasıl sattılar.

 Üst yönetiminden seçmenine kadar, muhalefet iktidar olamamanın verdiği acziyet ile, oluşan açıkları halkı yanıltmak suretiyle göz boyamakta ve zamanla bunlara kendileri de inanmakta, meselemiz doğruyu öğrenmek ve karar vermekten geçiyor. Bu tip insanlar psikolojik travmalarla önce çevresine, sonra kendilerine zarar vermeye çalışıyor.

‘’ Kalp kilitlidir, her kalbin anahtarı farklıdır… ne kadar zorlansan zorla,  yanlış anahtar doğru kilidi açmaz’’ ( Mevlana)

                                       ALLAH’ A EMANET OLUN

                                                                                           Namık GEDİK