Yazılı ve görsel basın toplumun ahenk ve düzeninden sorumludur. Denge unsurunu gözeterek gelenek ve göreneklere uygun yayın ve yorumlarda bulunmaları gelecek nesiller için büyük önem arz etmektedir. Dengenin bozulması aile yapısının dejenere olduğu konumdan farklı bir frekansa geçmesi, başkalaşmaya, velhasıl asimile olmaya doğru götürür. İnaçlar üzerinde oynanması ve dilin sabote edilmesi kaosu yaratacak oda belirsizliği getirecek.
Tarih bir takım hadiseleri bizlere iletmiş, ancak anlayıp kavramak suretiyle yanlışı muhakeme eder doğru istikameti çizeriz. Dengenin bir hususta değişmesi beraberinde defolu bir durum zuhur ettirecek, milli kimliğe zarar verecek ve kimliksiz bir kitle oluşacaktır. Batının üzerimizde oluşturmaya çalıştığı budur, uyanık olup milli kimliğimizi koruyabilirsek ve günün ehemmiyetine göre güncellersek bozulmadan gelecek nesillere daha müreffeh bir ülke bırakırız.
Batının esiri olmuş bir kitle, onların piyonu olduğu gibi şarlatanlığını da üstlenir. İyi bir analiz yapıldığı vakit kimlerin hangi konumda ne gibi vazifeler aldığı afişe olacaktır. Hangi basın ve yayın kuruluşunda, STK larda ne gibi görevler üstlendikleri çıkacaktır, mesele bu durumu kavrayıp çözebilmektir. Yayınlanan filimler, skeçler, tiyatrolar ve görsel ve yazılı basın aracılığı ile toplumun ananeleri, görenekleri aldıkları suflelerle bozuyorlar, bunlar ahlak prensiplerine aykırı olarak bilerek yayınlanıyor.
İnsan ilk etapta güldürü ve eğlence olarak algılıyor, ancak orta kısımlarında mesajlar vererek amaç ve gayelerine hizmet etmekteler. Bilhassa çocuklar ve gençler üzerinde etkili oluyorlar, bir nevi misyonerlik faaliyeti yürütüyorlar.
Gerek milli eğitim bakanlığının gerekse kültür bakanlığının bu konularda hassa bir duruş sergileyerek değer ve yargılara aykırı tutum ve davranışlara müsamaha göstermeyerek yayınlanmadan tedbirini alması şarttır. Yüzyıllardır süre gelen batının bu köhne stratejisini düzen ve ahenk bozulmadan durdurmalı milli kültürü geliştirecek istikamette hareket etmelidir, aksi durumda yarın kozmapolit bir toplumla karşı karşıya kalabiliriz.
Dış güçler biz güçlendikçe taktik değiştirecek kendilerine yeni piyonlar bularak istedikleri hedefe yürüyecektir. Bir milletin vasıflarını kaybettirilmesi onun birlik ve beraberliğinin son bulması, kolay lokma olması anlamına gelir, bu sistemli bir şekilde yüzyıllardır devam etmektedir. Maneviyatın zayıfladığı maddiyatın ön planda olduğu, değer yargılarının hiçe sayıldığı bir hayat tarzı inşa edilmeye çalışılıyor.
Millet olma vasfının yok olması emperyalizmin iştahını kabartıyor artık kolay lokma olarak değerlendiriyor. Bu ve benzeri planların bozulmasında en önemli etken gençlik hareketleridir, yeni yetişen nesiller TÜRK kültürüne göre bilgilendirilip yön verilirse işte o vakit gelecek vaad eder, o yüzdendir dünyada tek gençlik bayramı ülkemizde kutlanmaktadır.
Ne diyor Başbuğ ATATÜRK, “Bilelim ki mili benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar. Bütün ümidim gençliktedir.’’ Söylenen sözleri iyi tahlil ederek anlamak ve yorum yapmak şarttır. Meydanlarda ve ekranlarda konuşan kimselerin sözlerini irdeleyerek zihnimizde muhakeme edersek daha rahat anlama imkanına sahip oluruz.
Rahmetli BAŞBUĞ, “Gençliğimizi büyük bir savaş beklemektedir. Bozgunculuğa, tembelliğe, ahlaksızlığa, cehalete, yalancılığa karşı büyük bir savaş.’’ Bu analizler bize doğru istikamet seçtirecek ve güzel gelecekler temin ettirecektir.
Elbette zorluklar olacaktır ancak azim ve kararlılık zafere ulaştıracaktır. Elbette inanmak başarının yarısıdır önce inanacaksın, sonra kendinden emin olacaksın ve azim ve kararlılık sana zaferi getirecektir. Tarihe baktığımız zaman bunu örneklendirmek mümkündür ‘’ Cevat Paşa, Koca Seyit’in 275 kiloluk top mermisini sırtında taşırken resminin çekilmesini istedi. Fotoğrafçı geldi, hazırlıklar yapıldı. Seyit’in mermiyi o günkü gibi sırtında taşıması gerekiyordu. Ama Seyit ne kadar zorlandıysa da boşuna, bir türlü mermiyi sırtlayamadı.
Demek ki işin sırrı bambaşka bir şeydi. O durumda mermiyi sırtında alması gerektirecek şartlar yoktu ve bu gösteri olarak yapılabilecek bir şey değildi. Bunun arkasında yatan bambaşka bir güç vardı. Şu hadise dahi aslında bizlerin yarına bakış açısını değiştirmemize vesile bir hadisedir. Millet olduğuna inanmak ve sahip çıkarak geleceğe nakşetmet büyük yükümlülüktür. Basiret, liyakat ve cesaret insanı zafere ulaştıran önemli unsurlardır “Türk azdır diye bulma bahane, odun bir şulesi besdir cihane.’’ Yeter ki kararlı ve azimli olalım.
Toplumlar başarıya ulaşmak ve gelecek nesillere güzel, yaşanır bir ülke bırakmak için sahada her türlü mücadeleyi vermek ve kazanmak zorundadır. Sağlam temel atılmadan bina inşaa edilirse ufak bir zelzele ile yerle yeksan olur, fakat millet olgusunu içine sindirirse işte o vakit kazanan ülkemiz olacaktır.
Her türlü oyundan araştırarak bilgi sahibi olursak önlem ve tedbirlerimizi o meyanda alırız. Zafer sadece savaş meydanında kazanılmaz bunun için ilimle, irfanda, bilimle başarılı çalışmalarla ülkemizin kalkınmasında önemli faktör oldu. Kendi özümüze dönmek bizleri istediğimiz noktaya getirecek en büyük unsurdur. Ne demiş şeyh Edebalı “Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın” öyle ise töresine ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı nesiller gelecekte ülkemize yön verecek, başarılı olacaktır.
Batının ve emperyalizmin güdümünden çıkıp kendi insiyatifimizle hareket, öz güveni temin edecek, oda bağımlı olmaktan kurtaracak. Başarı mutlak hakimiyeti önümüze serecektir yeter ki biz o kararlılığı gösterelim,
ALLAH’A EMANET OLUN /Namık Gedik