Globalizim de ülkemiz bir hayli yol kat ederek, uluslararası arenada varlığını hissettiren ve isteklerini kabul ettiren, bir konuma geldi. Her ne kadar bir takım hususlarda zorlansa da bölgesinde güç dengelerini değiştirme becerisini kazandı. Zamanın akışı içerisinde daha baskın, sözü dinlenir bir ülke olacaktır, bunun için azim ve kararlılık çok önemlidir, tabiiki meclisinin tam desteği başarıda etkin rol oynayacaktır. En büyük zorluk muhalefetin destek yerine köstek olmasıdır.
Her hamlede mutlaka açık arayan, olumlu olsa dahi kabullenemeyen müzmin bir muhalefetimiz var. Muhalefetin bu bağnaz ve aksi tutumu aslında ülkenin menfaatlerine ters düşmektedir, sırf muhalefet olsun diye yapılan olumlu veya olumsuz her icraata karşı çıkmakta. Tarihin tozlu sayfalarında gezerseniz bu tip olaylara rastlamanız zor olmayacaktır. Gerek dış politikada gerekse iç politikada daima eleştiri pozisyonunda, iyi dahi olsa memnuniyetizler. Bunları örnekleri ile izah etmek sizlerin aydınlanmasına vesile olacaktır.
-Keban barajı ‘’ “Kurbağalara göl olacak” diyerek karşı çıktığı Keban Barajı, 47 yıldır kesintisiz enerji üretimini sürdürüyor.’’
-‘’ Bülent Ecevit de “Hiç gereği yokken İstanbul’a asma köprü yapıyorlar. Bu köprüden mutlu azınlık, zenginler geçecektir”
-Kemal Kılıçdaroğlu’nu 2001’de açılan Sabiha Gökçen Havalimanı’na verdiği tepki oldu. Kılıçdaroğlu, “Uçak iniyor mu? Hayır. Peki uçağın inmediği yere havalimanı yapan başka bir ülke gördünüz mü siz? Bu ne demek biliyor musunuz arkadaşlar? Tuz Gölü’ne alabalık tesisi yapmaya benzer” ifadeleri ile karşı çıktı.
– Marmaray ve Avrasya Tüneli de, CHP karşıtlığından nasibini aldı. CHP her iki projeye de “güvenlik” ve “çevre” gibi gerekçelerle karşı çıktı. Bunları çoğaltmamız mümkün, mesele iyiye de, kötü olana da hayır denmesi. Milletin yararına olan yatırımlara iktidarı, muhalefeti destek vermeli, zararına olana karşı çıkmalı, fakat ne gariptir her yapılan yatırıma karşı çıkılmaktalar ve dış basına dahi bu konuda demecler vererek şikayette bulunmaktalar.
Suriye, Afrin harekatı için ne dediler; Türk Tabipleri Birliğinin Zeytin Dalı Harekatı’nı eleştiren açıklamasının sorulması üzerine Altay, “(Savaş istiyoruz) diye bağırana madalya mı vereceğiz?” dedi. Kılıçdaroğlu MTSO ziyaretinde (Malatya Ticaret ve sanayi odası)
‘’Cebine de para koyuyoruz, ‘git kardeşini öldür’ diyoruz. Niçin? Bizim Suriye’yle ne işimiz var? Niye o kavganın bir parçasıyız biz?’’ Sınır ötesinden bombaların atıldığı roketlerin fırlatıldığı, insanımızın tedirgin olduğu bir zamanda harekat yapmayıpta ne yapacaktık, kardeşlik türkülerimi söyleyecektik. Aynı şekilde mavi vatan içinde Ünal Çeviköz ”Mavi Vatan diye bu 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız.” ifadelerini kullandı. Bir de dış politikayı eleştirmekteler bunların akli melekeleri sanırım kayıp, sadece olaylara objektif bakıyorlar. Milletin ve devletin yararına olacak her türlü hamleye omuz vermek vatan borcudur, hiçe saymak desteklememek vatan hainleri ile aynı kulvarda manasını ihtiva eder.
‘’Biz iktidardan çok ciddi şekilde ayrılıyoruz. İktidarın son zamanlarda sürekli olarak kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidinde bulunma üzerinden kurguladığı bir dış politika anlayışı var. Bunun değişmesi gerektiği kanaatindeyim.’’ Peki ne yapmalıyız onlar vuracak biz sevecekmiyiz, bırakın beyler bu humanist düşünceyi, önce ülkemi ve milletimin huzur ve refahını temin etmeliyim ki dışarıdan gelecek her hamleye cevap verelim. Bu zaman diliminde bize bomba atanı güllemi karşılayacağız, siz iktidar olduğunuzda gülücükmü dağıtacaksınız, iyiki varsınız bombamız, roketimiz eksikti tamamladınız mı diyeceğiz. Karabağ savaşında Çeviköz; “Maalesef gelen haberlerde, Türkiye’den Azerbaycan’a silah yardımı yapıldığı ve söylentilere göre cihatçı grupların da Azerbaycan’a gönderildiği ifade ediliyor.” açıklamasını yaptı. Ey aklı gıt sen kurtuluş savaşında Azerbaycan’dan “Azerbaycan, 2 Ekim 1920’de 19 bin Osmanlı altını, 1 milyon Fransız frangı ve 8 parça petrol poliçesinden oluşan yardımda bulunmuştur. Bu paralarla İş Bankası kurulmuştur, Afgan ve Pakistanlıların bilezikleri ile değil. Dahası Komutan Kazım Karabekir Paşa’ya, 500 adet yüzlük Osmanlı altını yetim Türk çocuklarının eğitimleri için verilmiştir.’’ Bizi iki devlet bir millet olarak gören, her daim vurgulayan, en zor dönemlerimizde dimdik yanımızda duran kardeşlerimize destek vermeyecekmiyiz? Örnekleri çoğaltmak mümkün yeter ki bizler geçmişi irdeleme hissiyatına haiz olalım.
Milli meselelerde muhalefet olmaz, yekvücut olmak zorundayız, kapitalist, burjuva uşaklarına fırsat vermemeliyiz emperyalist batı bizim tökezleyerek düşmemizi bekliyor, aynen baykuşun avına çöktüğü gibi sinsice tünemiş fırsat kolluyor, ona da içimizdeki gayri milli unsurlar destek verip onların sayesinde iktidar olmak istiyorlar. Rahmetli ATATÜRK İngiliz kralını ağırlar bu esnada garsonlardan biri heyecanlanır yere kapaklanır elindeki tepsi dağılır, ATATÜRK krala “Bu millete her şeyi öğrettim, fakat uşaklığı öğretemedim!” dedi. Bütün sofradakiler Atatürk’ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da “vazifene devam et” emrini verdi.’’
ÇAM AĞACINDAN AĞIL OLMAZ, EL ÇOCUĞUNDAN OĞUL OLMAZ.
ALLAH’A EMANET OLUN /Namık Gedik