’Felaket başa gelmeden evvel önleyici ve koruyucu tedbirleri düşünmek lazımdır, geldikten sonra dövünmenin yararı yoktur’’ (M.K.A )

Devletlerin yeryüzünde yaşamlarını sürdürebilmesi için, bir takım şartları sağlaması gerek. Kendi güvenliğini ve çıkarlarını koruyamayan devletler hafif bir depremle sarsılır ve yıkılır. Onu güvende tutan kirişlerin, kolonların ve temelin sağlamlığı, gelebilecek darbelere karşı dirençli oluşu. Devlet idaresi bunu gerektirmektedir, aksi durumda zaafiyet oluşur ve tarihin çöplüğünde yerini alır.

İktidar ve muhalefet her ikisi de elbette yürütmeyi, yasamayı idare etmek ister, birisi ipi göğüsler ve idare eder, ancak oluşacak milli konularda birlik içinde, aynı dille söylem geliştirmesi şarttır, bu güvenlik açısından elzemdir. Son zamanlarda terörist aşkı, iktidarda olamama endromu, muhalefetin beynini iyice sulandırmış, hoş geçmiş dönemlerde de dedikleri gibi ‘’iktidar iyide yapsa, kötüde yapsa biz destek vermeyeceğiz’’ adama sormazlar mı ne işiniz var mecliste? 27 Temmuz meclis konuşmasında deneyimli bir vekil ‘’ Mavi vatan masaldır’’ (N.Tan) dış işlerinde yıllarca bürokratlık yapmış birinin hassas ve milli bir konuda bu şekilde beyanda bulunması her halde akıl tutulması olsa gerek, zira bu büyük önem arz eden bir konu yorumu dahi düşmana verilecek kozdur.

Doğumuz ve batımız bizleri boğazlamak için zaman kollayan dost görünümlü düşmanlarla çevrili, bunu görmemek için kör ve sağır olmak gerek. Dünyanın çeşitli ülkelerinde sınırlarından binlerce km uzaklarda devletinin güvenliğini bahane ederek oralarda asker bulunduran batı her halde oradaki insanlara hürriyet, medeniyet ve demokrasi götürmeye gitmiyor, maddi menfaatlerin çarpıştığı bir bir cephe, sessiz, sedasız çöreklenerek bulundukları ülkenin yer üstü ve yer altı kaynaklarını ülkelerinin menfaati doğrultusunda kullanmak, kendilerinde oluşan açıkları bu şekilde kapatmak, yoksa kara kaşa, göze kapılıp gitmiyorlar. Bu gün yanıbaşımızda cereyan eden olayları çok iyi analiz etmemiz elzemdir, zira ülkemizin geleceği, insanımızın güvenliği söz konusudur.

Batı yaptığı planların aşikar olmaması, göze çarpmaması gayesi ile hedefteki ülkelerde iç karışıklıklar ve kargaşa çıkartarak asıl gerçeği kamufle etme derdinde, zira planın aşikar olması o doğrultuda tedbir alınmasını sağlayacak, nihayetinde engeller olacaktır, aynen 15 Temmuz’da sahnelenen kalkışmanın haber alınması ile geceyi beklemeden harekete geçmeleri gibi.

Her daim söylüyorum dış politikada ve milli meselelerde irdeleme yerine destek olunmalı, çünkü vakit daralıyor, bir taraftan ateş harlanıyor, zaman ilerliyor. Hamaset nutuklarını bir tarafa bırakarak yarın olması muhtemel saldırılara ve savaşa hazır kıta olmamız kaçınılmaz. Çevremizde cereyan eden olayların farkında olmayıp sadece günlük hayatını idame ettirenler bir zaman sonra ipi boyunlarında göreceklerdir.

Milli hassasiyet arz eden konularda sen ben kavgasını bırakıp, ülke çıkarları ne gerektiriyorsa o yapılmalı ki aradaki buzlar erisin vatandaş rahat etsin, ben değil biz olabildiğimiz vakit hiç mağlubiyet yüzü görmeyiz. Geçmişi şöyle irdeleyelim temcit pilavı gibi aynı duruşu sergileyenler yarını hesap edemeyenlerdir, Irak, Suriye ve Libya teskereleri 2014 den sonra maalesef bunların tümüne hayır denildi;

‘’Bu teskerede çıkarlarımızın gerektiğinden daha fazla bir hareketlilik vardır. Bu teskerede attığı adımların başarısı tesadüflere kalmış bir başarısızlık vardır. Bu teskerede ordumuz kendi güvenlimizin dışında diplomatik kaldıraç olarak kullanma hedefi vardır. Emin olun sokaktaki yurttaşımız ‘’ Çocuklarımızın geleceği için en iyi seçenek askerimizi Libya’ya göndermemektir’’ (O.K.Salıcı)

‘’İktidarın bizi mahkum ettiği sınırda siyaset yapmayı doğru bulmuyoruz. Bu ‘’ hayır ‘’ iktidarın bizi sıkıştırdığı alandan çıkmamızı sağladı ve ‘’ kendimizi anlatamayız’ söyleminin yanlış olduğuna işaret oldu. Biz öz güvenli siyasetin devam etmesi Türkiye’nin önünü açacaktır’’ ( A.Şeker)

Bu örnekleri çoğaltmamız mümkün, dijital teknoloji en üst seviyede gelişti dileyen kafasında oluşan soruların belgelerine ulaşması mümkündür, yeter ki gerçeklerin ortaya çıkartılarak milli hassasiyetin tezahürü sağlanmalı, bencil ve haris emperyalizmin uşakları aşikar olsun. Dün Irak, Suriye bugün ise Mavi Vatan, acaba hiç araştırdılar mı bunların getirisi nedir? Eleştirmek, yıkmak çok basit, mesele inşaası, o zor yolda destek olunmalı ki geleceğim sağlam temeller üzerine inşaa edilsin. Çevremizde olan bitenden bir haber olanların bu milletin temsili söz konusu dahi olamaz. Mavi vatan, Suriye, Irak teskereleri ve Karabağ savaşı iktidarın kişisel menfaatlerini mi temin edecek, yoksa ülkemizin mi? Bu soruyu bu dar kafalı, sabit fikirli sözde milletin vekillerine ve avanesine sormak gerek.

Çevremiz ateş çemberinde, yapılanlar ve yapılmak istenenler küçük bir analizle ortaya çıkacaktır. Bizim terör kolidoru dediğimiz, İsrail’in Davut kolidoru, nihayetinde ağızlarındaki bakla çıktı ‘’takke düştü kel göründü’’ bu pencereden bakıldığı vakit Suriye, Irak, Libya, Yemen, İran’da ve ülkemizde cereyan eden olayların bu düşünce ile direk bağlantısı vardır. Bunun izahı geniş kapsamlı yapılmalıdır.

Milli meselelerde siyaset olmaz icraat olur ve birlik içerisinde yanyana durulur, sen ben kavgası bir tarafa geleceğimiz söz konusudur, bir yerlere mesaj vermek kula kul olmak kısa vadede kazandırır, ancak uzun vadede çöplükte yer buluruz. Uyanık olmak ve dikkatli hareket elzemdir.

‘’ Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme; sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek’’ (M.A.E)

                                  ALLAH’A EMANET OLUN.                       Namık GEDİK