Medeniyetin beşiği dedikleri batı, tam göbeğinde vahşet yaşanırken, insanlar soy ve renklerine göre ayrıştırılırken, kendi içlerindeki vahşetten ve çevresinden bir haber başka ülkelerde suç aramakta ve o meyanda raporlar tanzim etmekteler.
Gözlerin gördüğünü, kulakların duyduğuna ne hikmetse bunlar sağır. Bir kimseyi suçlamadan önce kendini tartman, sonrada karşı tarafı tahlil etmen gerek, şayet sende sorun varsa evvela onu sıfırlamalısın.
ABD ülkemiz için insan hakları raporu düzenlemiş, kimlerin verdiği bilgiye dayanarak, buradaki yandaşlarının o güdümlerindeki STK ların tavsiyesi ile, tabi ki olumsuz olacak, olumlu olmasını beklemek abesle iştigaldir.
Batı istediklerini alamadığı vakit karşısındakini hasım ilan ediyor, maşaları vasıtasıyla o ülkenin iç dinamitleri ile oynuyor.
Mesela Boğaziçi olayları, daha önceki gezi olayları gibi maksat ülke içerisinde kaos yaratarak iktidarın halk nazarında beceriksiz göstermek.
Bu sadece ABD’nin değil AB ülkelerinin de devamlı gündeminde, ya mahkemelere müdahale ederler yada aleyhte karar çıkarttırırlar aynen Kavala ve Demirtaş davalarında olduğu gibi, oysa bunların bir takım suçları mahkemelerce karara bağlanmış, bir kısmı da karar sürecinde.
28 Şubat döneminde ve 90’lı yıllarda üniversitelerde baş örtülü olduğu için okullara alınmayan, batı çalışma grubu tarafından fişlenen, tankların yürüdüğü zaman bu medeni batı ABD insan hakları raportörleri piyasada yoklardı, acaba kış uykusunamı yattılardı, yada uzaya seyahat mi etmişlerdi sormak gerek.
Kendi ülkelerinde renlerinden dolayı işkence görenleri, polis tarafından sorgusuz sualsiz öldürülenleri, insan hakları kavramı içerisine almıyorlar o hadiseler olağan kendi iç meseleleri olarak görüyorlar, fakat bizde olunca insan hakları oluyor.
Irakt’a, Suriye’de, Filistin’de, Doğu Türkistan’da yaşananları normal, orada hak arayanlarıda terörist ilan ediyorlar.
İçimizdeki batı hayranları oralarda yaşanan ayrımcılığa hiç ses çıkartmıyor aksine alkış tutuyorlar.
İspanya ve Fransa arasında pay edilmiş olan eski medeniyet Katalanlara hak tanımıyor, adeta asimilasyona tabi tutuluyorlar, ülkemizi bölmek için terör örgütlerine destek verenler kendilerine gelince medeni, insan hakları savunucuları oluyorlar.
Yıllarca Ermeni diasporasının silahlı kanadı Asala’yı beslediler ateşelerimizi ve elçilerimizi şehit ettirdiler ama insan haklarından bahsetmediler.
Bunun neresi medeniyet anlam vermek mümkün değil. Ya içimizdeki kuklalar onların uşakları hepsi ermeni oldu.
Fransa İslam karşıtı yasalar çıkartırken, Yunanistan TÜRK azınlık değil, Müslüman azınlık diyeceksiniz derken, susan aydın gözüken satılık diplomalılar, ülkemizi AB ye şikayet eden şarlatanlar her fırsatta aynı tezgahı kullanıyorlar.
Bu kervana İBB başkanı da katıldı. Kuzey Makedonya aslında ismi Makedonya idi, ancak ülkenin tanına bilmesi için ab nin yaramaz çocuğu Yunanistan itiraz etti, çünki güney Makedonya onların sınırları içerisinde, yarın olası bir durumda bağımsızlık isteyebilir, bu durumdan dolayı gelecekte sorun yaşamamak anlamında kuzey kelimesi eklettirdiler.
15 Temmuz elebaşısı belli iken, mahkemeler tespit etmişken ellerinde bulunan FETÖ’yü teslim etmiyorlar, Almanya, Yunanistan sığınan teröristleri kırmızı bülten olmasına rağmen ne hikmettir vermiyorlar, ama ülkemizde tutuklanıp yargılanan FETÖ elemanlarını serbest bırakılmasını istiyorlar.
İçimizdeki yerli uşaklarda çanak tutuyorlar. Bunların yaptıklarını ifade özgürlüğü sayıyorlar ancak Fransa, da ve İsvicre,de Ermeni soy kırımı olmamıştır dersek tutuklanıyorsun, o vakit ifade özgürlüğü olmuyor.
İtalya Libya da, Fransa Cezayir de, İspanya Tunus ta, İngiltere Arab Yarımadasında yaptıkları insanlık dışı işkence ve zulümleri hiç gündeme getirmiyor.
TÜRK MİLLETİ olarak 400 yıl balkanlarda hüküm sürmüş fakat ne asimile yapmış, nede zorla tebaalarını ve inançlarını değiştirmeyi düşünmemiştir, aksine fethettikleri yerlerde tabi olan gayri Müslümlerin vergilerini kendi tebaalarından düşük tutmuşlardır.
İstanbul’un fethi ile fatih camiinin yapımına karar verilmiş, Rum mimar başı İpsilanti Efendiye , inşaa için iki büyük mermer sütun verilir, camiinin Ayasofya’dan büyük olması istenir ancak sütunları keser, bunu duyan Sultan mimar başının bileklerinden kestirir, mimarbaşı kadıya şikayet eder ‘’ kolunun kesik olması münasebetiyle iş göremez ailesinin geçimini temin edemez.
Sultan ve İpsalanti Efendi huzura çıkar, kadı Hızır Efendi şahitleri dinledikten sonra kısasa kısas ister tam o vakit İpsalanti Efendi yere diz çöker adaletinizden dolayı Müslüman oldum böyle bir cihangirin kolu kesilmesin der, kadı o vakit tüm iaşesi karşılana der, sultan hazine anahtarlarını atar, kadı bu milletin hazinesinin anahtarları, sen kendi hazinenin anahtarlarını ver der, Sultan ey kadı doğru hüküm vermeseydin bu kılıçla kelleni alırdım, Kadı ey Sultan kararıma karşı çıkaydın bu gürzle başını ezerdim.
Adalet konusu kul hakkına girer bunun yükü ağırdır, yarın ruzi mahşerde hesabı görülecektir.
Adaleti ile nam salmış Hz. Ömer bir kadınla sohbetinde “Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu. Gelir de adl-i İlahi sorar Ömer’den onu.” sözleriyle onun adalet ve yöneticiliğindeki sorumluluğu ifade etti.
Avrupa kadınlara ikinci sınıf muammelesi yaparken, kıymet vermezken,islam onlara benliklerini vermiş, kumlara gömülmekten kurtarmış, atalarımız otağlarındayanıbaşında yer vermiştir.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün meselemiz kedini medeni sayan insan haklarının kesintisiz uygulandığı yer olarak lanse edilen batı evvela kendi hukuksuzluğunu gidermeli karanlık çağlarda batının kadınlar üzerindeki hukuksuzluk örneği ‘’ilk gece hakki” olduğunu göstermek için kullandığı kavram.
Helpless daha gılgamış destanı’ndan itibaren birçok metinde yer alan teamüli uygulama.
Fransızlar Droitduseigneur olarak adlandırdıkları bu ilk gece hakkını ifade eden başka ifadelerde kullanmışlardır, Droit de Jambage, Droit de Cuissage gibi.
Almanlar ise dasrecht der erstennacht veya dasherrenrecht olarak bu hakkı tanımlarken,
İtalyanlar Dirittofeudale,
İspanyollar Derecho de Pernada ifadelerini kullanmışlardır.
İlk gılgamış destanı’nda bu hak şekillendirilmeye başlanmış ardından birçok metinde yer verilmiştir.
Babylontalmud’unda bir genç kızın kocasından evvel prensle yatacağı belirtilmiş, herodotadirmachides bakirelerini anlatırken, bu kabileden ve onun iktidar sahibi kralından bahsetmiştir.
Roma’da senatonun Ceasarlara verdiği kadınlar üstündeki mutlak yetkiyi Caligula’nın kullandığına dair rivayetler vardır.
Anlaşılan manyaklıkları dışında Praegustatorluk ile de uğraşıyormuş…’’ tarihi vesikalar batının hangi medeniyete sahip olduğu bizlere anlatmakta.
Medeniyet, demokrasi, insan hakları batı kendini bunun neresinde görmektedir. İtalya’nın Pompei şehri tarihi ve kalıntıları ile batının insanlığını izah etmektedir.
Şimdi 5000 yıllık tarihi olan TÜRK milletinin geçmişini araştıralım şu vakalardan hangisi yaşanmış, tarihe geçmiştir, İSLAMİYET’in doğuşundan bugüne böyle bir insan hakları ihlali olmuşmudur ki batı bize insan hakları dersi versin.
ABD kurulmasında etken olan Avrupa’dan kaçan suçlular o topraklarda iskan eden asıl sahipleri Kızılderilileri katletmişler, soy kırım uygulamışlar, ama ne hikmetse hiç bahsetmezler.
Kızılderili şefi Gerenimo,nun mezarından alınan kafatasını halen apaçilere devretmemişlerdir, Bush ailesi ellerinde bulundurmaktadır.
TÜRK milleti üç kıtaya 600 yıl hükmetmiş, idaresi altındaki milletlerin değerlerine dokunmamış, hattı zatında saygı göstermiştir, korumaya almıştır.
Tarih vesikalarla ispatlanmıştır, arşivlerden araştırmak mümkündür. Millet olarak dün atalarımız hangi yerde ise şuan bizde oradayız. Dün aman dileyene nasıl kucak açtıksa bugünde aynı noktadayız, sicili bozuk olan batı bize insanlık dersi ve ayar veremez. Önce kendi geçmişleri ile yüzleşmeli, sonra bizi.
” Dinleri, inançları ne olursa olsun, dünyamızda binlerce erkek ve kadın, eğer geleceklerini seviyorlarsa bilsinler ki, Batı medeniyeti İFLAS etmiştir.
Eğer bu medeniyetin akıntısına kendimizi bırakacak olursak, o bizi toplu bir intihara sürükleyecektir.”Garaduay
‘’ Türklüğün unutulmuş büyük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır’’ M.K. ATATÜRK
23 Nisan Ulusal Çocuk Bayramı kutlu olsun.
ALLAH’A EMANET OLUN. Namık Gedik