‘’ Yazıklar olsun, kalpsiz ve ciğersiz namaz iskeletlerine’’(NFK)

 İnsanoğlu çizgisinden çıkarsa yapacağı kötülükleri saymakla bitiremeyiz, zira düşünen ve uygulayan olarak yaratılmış. İçinde bu hırs ve tamah varsa, yüksek görmeler çevresindeki kimseleri aşağı tabakadan sayar, kendi tüm yaratıkların üzerinde görür, o makama çıka bilmek içinde her yolu dener. İktidar, makam, çok zengin olma hayali şirazesinden çıkmış bir canavarı dönüştürür. Nasıl hangi metotla aldatırım ve zeytin yağ gibi üste çıkarım mantığı devamlı surette beynini kemirir.

 Deprem insan öldürmez, ancak kötü bina öldürür, malzemeden çalınırsa, adi malzeme kullanılırsa, kum deniz kumu olursa işte o vakit bina dikiş tutmaz, en ufak sallantıda gider. Eskiden inşaatları şahısların kendileri yapar sağlam olurdu, şimdi her yerden müteahhit türedi, bilende yapıyor bilmeyende. Bir arsayı almak için kırk hatırı sayılır kişileri devreye sokup ihaleyi aldığı zaman o günkü verdiği güvenle inşaatın bitiminde çıkan sonuç hiçte göründüğü gibi olmuyor. İnsanın şeytani yönü ağır basıyor ve kısa vadede zengin olmayı, daire sahiplerinin ne olacağı ise umurunda olmuyor.

Devletin tanıdığı tüm imkanları sonuna kadar kullanıp az masrafla kentsel dönüşüm yapıyor, fakat teslim ettiği bina yağmurda duş alıyor. Bu işi yapan her yıl umreye hacca giderek günahlarını çıkartıyor, mümin Süleyman oluyor. İnsan olarak her ne surette olursa olsun yaptığı işin arkasında durmalı, verdiği sözleri yerine getirmeli, yalan ve palavra asla olmamalı, zira aracı dostlarını da utandırır.

Övgü dille değil yaptığı eserle olmalı, sorun varsa kendini vazifeli bilmeli o eğriyi düzeltmeli. Adam sanıyorsun boyuna posuna bakınca, derler ya boy kavakta da var ne işe yarar, bu hacıda öyle. Yapılan her eserden birçok insan faydalanacak, bir nevi amme hizmeti icra ediyorsun, eksik olursa olası bir afette insan kaybının ve maddi hasarın vebali tabiiki üzerine olacaktır.

Müteahhit eksik yaparsa, pazarcı tartıda çalarsa, esnaf defolu mal satarsa hangi inançtan, imandan bahsedeceğiz, değil sabah namazına her gün gitmeyi, Kabe’de kılsan ne yazar, yaptığın işte can ve mal kaybı varsa hangi haktan, hukuktan bahsedeceksin sen vicdanına sordunmu?

Gece yatarken, veya oradan kazandığını harcarken elini kalbine götürüp ben bunu hak etmiyorum diye biliyormusun. Hak yiyenin iki cihanda yakaları bir araya gelmez, hele hele eksiklerin bizzatihi iletildi ise ve sen oralı olmayıp ahkam kestiysen vay haline, kurtuluşun o mağdurların iki dudağı arasında olur. Bir çok müteahhit ilk başlangıçta daire alacak olanlara güven veriyor, bitime doğru aynı daireyi bir kaç kişiye birden satıyor, sonrada toz olup uçuyor,  veya eksik bırakıp ilgilenmiyor.

Ciğeri beş para etmeyen ciğersizlerin vicdanı hiç sızlamıyor adamım diye meydanlarda fink atıyor, ben paramı bilirim gerisinden banane, müşteriye de dinden imandan bahseder. Yasaların bu konuda daha yaptırımcı olması olası afetlerde daha az zaiyatla atlatılmasını sağlar. Yapı denetimin inşaatın başından teslim noktasına kadar iş üzerinde olması şart, uygun yapılmadığı zaman anlaşmayı fesih yönünde değil durdurulması yönünde yaptırımının olması gerek. Her önüne gelen bu işleri yapmamalı, belgeye haiz olmalı ki işler yasal zemin çerçevesinde yürüsün. İşe başlarken can güvenliği düsturu olmalı, işine gelmiyorsa yapmamalı, zira kimse, kimseye zorla bir iş vermiyor.

Nefsi arzuların depreşmesi nasıl aldatırımda benim olur hissiyatı yürünen yolda hataları ve hasarları beraberinde getirir, ruhunda ALLAH korkusu olmayanların bu düşüncelerde hareket etmesi beklenemez, öyle gözüküp tersini yapanlarında inancımızda yeri bellidir riyakar. Kişi olarak muhteremlere eksikleri bildirmek üzerimize vazifedir, bildirilmeden zan altında bırakmak bizler terstir, ilgilenmiyorsa hem hukuk hemi de ruzi mahşerde elbette davacı olunur. Ticaret yapanların ölçüde, tartıda, malda eksik veya kalitesiz kullanımından sorumludur. Gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor, süslü kelimelerle kabahatini örtmeye çalışıyorsa bu kimseler evlerinin içinde aile efradına da yalanlar düzüyordur, zira hırsızlığın ve yalanın büyüğü küçüğü olmaz.

Nerelerde yalan söylenir;

Savaşta düşmanı aldatmak için,

İki kişinin arasını bulmak için,

Aile düzenini bozmamak için kocanın karısına, karısının da kocasına söylediği yalandır, bunun da ölçüsü vardır.

Hayat nizamı olarak inancı baz alıyorsan bilerek hata yapmayacaksın, sana inananları kandırmayacaksın, riyadan, haramdan ve hak yemekten Allah’a sığınacaksın, nefsini değil sana sunulanı ölçü  edindiysen kazanacaksın, bunlar yoksa sen evliyayım desen ne yazar, her gün zikir kursan el altından da götürsen seni kurtarır mı.

 İnsan hata yapar ancak telafisi de elbette vardır, bilerek, isteyerek icraat yapıyorsan ciğeri beş para etmez adam olursun, toplumun gözünde hırsız damgası yersin. Şeref parayla, pulla satılmaz, karakterin, ahlakın ilkeli ve prensipli olmayı sağlar.

‘’ Kabiliyetsiz olmak kusur değil, ama karaktersiz olmak, çok büyük kusurdur’’

                                    ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                              Namık GEDİK