‘’Biz, bizimle bizdeydik bizden olduk. Şimdi gelmiş bizi bizden mi sorarlar?’’ ( M. Arabi)
Karşısındaki insanı etkilemek üzere kurgulanmış temelinde yalan olan hal ve hareketler. Bezginlik, yanıltmak, gerçek dışı beyanat, fikirler ve aldatıcı tavır. İkbal uğruna yapılan hareket, söz ve eylem birliği, elbette zamanla açığa çıkacak, ama o vakite kadar parsayı toplayabildiği kadar kar elde etmek. İnsani ve rahmani duygulardan yoksun sırf menfaat üzere kurgulanmış bir hayat tarzı. Bizim inancımıza göre münafıklık, görünüş farklı, içlerinde ki asıl düşünce farklı.
Şahsiyeti bozuk insan; hedeflediği noktaya ulaşabilmek için her türlü cambazlığı yapar, gerekirse kırk takla atar, yeter ki arzu ve istekleri yerine gelsin, bu vesile ile ahlaki ve insani duygularını hiçe sayar bunun için her türlü kılığa girer. İnsana aslında akli melekelerini kullanarak doğru yolu bulması için düşünme ve uygulama güç ve kuvveti verilmiş, ama o doğru istikameti değil de kısa vadede hedeflerine ulaşacak yolları kendine düstur edinmiş ve sapkın kanallara yönelmiştir, battıkça batan yürüdükçe çıkmaza giren bir hal alır. Bu gibi kimselere her ne kadar anlatılsa da onlar yine kafalarında oluşturdukları yöne giderler, zarar görünce biraz kendini toparlar ancak durmazlar ısrarcı olurlar.
Siyaset devamlı olarak ivme kazanan bir hareket kendini günün önem ve şartlarına ayarlamayanlar maalesef ileri hamle yapmakta zorluklar yaşarlar ve toplum nazarında itibarsız, güvensiz kişilik olarak sahnede boy gösterirler. İhtiras insana birçok hadiseler yaşatır hiçbir vakit olumlu olmaz, çıkmaza saplanır kurtulmak için blöf yaparak karşıdaki hem cinslerine mesaj verir şayet saf ise kanarlar, ancak uyanıksa edilen yeminin bir önemi kalmaz.
Toplum hareketlerinde bu ve benzeri tutum ve davranışlar asla albeni yaratmaz aksine ters tepki verir. Önceleri yapılan olumsuz davranışlardan dolayı kişilik olarak her ne yaparsa yapsın asla güven vermez, çünkü geçmişte yaşananlar insanların zihinlerinden asla silinmez ya gördükleri vakit, yada hatırladıklarında olumlu gözle bakmazlar.
Yakın siyasi tarihimizde malum bir masa etrafında ortaklar toplandılar bu tam bir buçuk yıl sürdü ve nihayetinde bomba patladı bay bay aday ama bir sıkıntı hasıl oldu, hanım efendi zehir zemberek açıklamalarla ayrıldı, tam kırk sekiz saat sonra bir istekle tekrar döndü, bu hadise elbette insan zihninde menfi düşünceleri oluşturdu. Bugün aynı muhterem alarm zillerini çaldı yüksek perdeden istek ve arzularını tehdit vari haykırıyor, lakin karşı taraf bunu yutmadı blöf olarak algılıyorlar. Yerel seçimlere bağımsız gireceğim, peki bu kendi durumundan haberdar mı?
Asla, gayet iyi bilmekte ama bir çıkış kapısı bulmak ve kervanını sağ salim pazara ulaştırmak gerek. Yaptığı açıklamalarla aslında mesaj veriyor ‘’ ya isteklerimi verirsiniz, yada yolunuza bensiz devam edersiniz’’. Hani artık hiç bir çıkış noktası kalmamış naçar birini düşünün ya kurtuluşa erecek, yada ebedi kurtulacak, öyle ise mutlaka riski göze alacak ve karşı tarafa gerekli mesajı verecek tabii onlarda yemi yutarsa. Sahneye tam bir star edasıyla çıktı ve tehdit vari açıklamalar peşi peşine geldi, karşı taraf sakin beklemekte elbette birileri geçmişte olduğu gibi yine telkinde bulunacak ve tekrar dönecek. Siyaset deyip geçme en büyük hatadır zira bu şahısların veya belli zümrenin meselesi değil milletin meselesidir, öyle ise milli olmak ve o doğrultuda davranmak vatandaşlık vazifesidir. Akıl süzgecimizden daha önceki yerel yönetimleri bir geçirelim Mersin mesela niçin kaybedildi?
Burhanettin Kocamaz’ın evrakları saat 17’yi geçe teslim edilmek üzere YSK ya getiriliyor teslim vakti geçtiği için kabul edilmiyor şöyle bir düşünelim bir siyasi kuruluşun teslim saatlerini bilmemesi mümkün mü?
Böyle bir hata yapılabilir mi?
Bu bilerek ve isteyerek aleni yapılan bir harekettir çünkü oylar bölünecek CHP değil orada seçimi MHP adayı kazanacak bu yüzden bir tiyatro oynandı. Aynı oyunlar Iğdır ve Kars’ta cereyan etti ve maalesef vatan hainleri makamları işgal etti sebebi müsebbibi bu muhteremden başkası değildir. Siyasi ikbal uğruna herkesle pazarlık yapanlar her türlü oyunun içerisinde yer alır gerekirse figüran olmayı dahi kabul ederler. Bugün diyelim ki kazandılar peki hangi ülküde bir olacaklar, böyle bir idealizme haizler mi elbette değil?
Daha önceki yazılarımda bahsettiğim gibi bunların beka, millet, milli olmak gibi bir sıkıntıları asla yok, öyle olmuş olsalardı HDP veya PKK’ ya ihtiyaç duymazlardı, ancak malum her ne kadar masa altılı olarak gözükse de asıl tamamlayıcı bölücülerdi onun içindir ki şaibelidirler ve millet nazarında azcık var olan itimatı da yok ettiler ne demiş atalarımız ‘’ Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz’’ meydanlarda aleni beyanatlar, mitingler, toplantılar ve söylemler durumu en net şekilde izah edecektir.
Bugünü hesap etmeyenler yarına güvenle asla bakamaz veya başarılı olamaz, dürüst, liyaketli, bakış açışı ve milli olmayanların bu milletten yetki almaları asla mümkün değildir. İstediği baskıyı, blöfü yapsınlar her ne zaman olursa olsun saklı kalmaz bir gün mutlaka gizli oluşumlar, hedefler milletin önüne gelecek bundan kaçış yok.
‘’ Maddi hayata tapanlar; deniz suyu içenlere benseler; içtikçe susuzlukları atara’’ (M.Arabi)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK