‘’En kötü hukuk nizamı, en iyi ihtilal nizamından iyidir’’(A.Türkeş)
Cebren ve hile ile devletin yönetimine el koymak, baskı, zulüm, işkence aklınıza ne gelirse hepsini yapmaktan geri durmayan, üç beş kişinin hakimiyetidir. Demokrasinin rafa kalkması, yasaların hiçe sayılması, icraatın cunta liderinin iki dudağının arasında olması, emirlerin sorgulanmaması, her kesimin tabi olması, karşı çıkılması durumunda sıkıyönetimin ilanı.
Dünya tarihinde bunun örnekleri çok, genelde ayaklanma, yada ihtilallerle hakimiyet kurarlar, asla demokratik yollara müracaat etmezler. Siyaset tarihinde iktidar olamayanların müracaat ettikleri yoldur. Demokrasinin tüm icraatları rafa kaldırılır, hiç birisi uygulanmaz. Geçmiş yy Avrupa’sın da ve Latin Amerika’da boy göstermişler ancak saltanatları uzun sürmemiştir.
Genelde asker arasında palazlanır yeşerir ve açığa çıkar, elbette bunun sivil ayağı da mevcuttur.
Ülkemiz bu hususta baya tecrübelidir 1960 ihtilali, 1971 muhtırası, 1980 darbesi, 28 Şubat ve 15 Temmuz kalkışması bunlar sadece askerin yaptığı girişim değildir, aralarında sivil insiyatiflerde mevcuttur, askerin silahı kullanılırken siyasi muhalifler kendilerine zemin hazırlayarak gelecek planları yaparlar, tabiki başarılı olunursa, olunmazsa sadece askeri kısma ceza kesilir, asla siyasiler üzerlerine alınmazlar adeta sütten çıkmış ak kaşık olurlar, harcanan ön planda olanlar olur.
Cumhuriyetimiz gerçekten sancılı doğmuştur, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dönemi demokrasinin tesisi ile geçmiştir bu dönemde yapılanlar gereği olarak kabullenilmiştir, ancak 1938 sonrası baskı yönetimi icra olunmuştur, seçimler açık oylama, gizli tasnif olarak gerçekleşmiştir, kırsal kesimde maalesef kaymakamların insiyatifinde, muhalefete propaganda izni verilmemiştir, hatta ve hatta seçim gününden önce sandıklar kurularak oy tasnifi yapılmıştır.
Köylünün ürünü bir tarafa hayvanından dahi Mete Zoru vergiler toplanmıştır. 1917 de vuku bulan bolşevik devrimi ile bir diktatör gitmiş, başka bir diktatör Lenin gelmiştir, önce can kaybı olmamış, sonrası çok kan dökülmüştür, Stalin, Brejnev Sovyet diktatörleri. Avrupa Hitler, Mussolini, Tito, Çavuşesku, Todor Jivkov, Asya,da Mao Zedung örnekleri çoğaltabiliriz, mesele neler yaptıkları demokrasiyi özümseyip özümsemedikleri örnekleri ile ortada.
Bugün bağımsız olan Türk Cumhuriyetlerinin neler yaşadığı halen zihinlerimizde mevcuttur, 1990 öncesi esir Türkler denince yaşadıkları devamlı telin edilirken siz cunta sözlerini haykıranlar bu diktatörleri baş tacı yapmadınız mı?
Neden Boraltan faciasını gündeme hiç getirmiyorsunuz?
Bu konuda çevrilen film ( Güneş ne zaman doğacak) seyredilmesin diye sinemalar bombalanmadı mı?
(Sulova), Maraş olayları bu yüzden çıkmadı mı?
Bu filmde rol alan oyunculara bir süre rol verilmedi. Kanlı kırım, Ahıska Türklerinin sürgününü, halen mezalim altında ki Doğu Türkistan (Uygur Türkleri) hiç konuşmadınız, bir kere olsun kürsülerde dillendirmediniz, Bulgaristan, oradaki soydaşlarımıza reva görülen zulmü neden gündeme almadınız? Bu konularda miting, bildiri, afiş hiç birini yapmadınız ve göğsünüzü gere gere yakalarınıza orak çekiç astınız, enternasyonel marşı söylediniz. Batı Trakya, belene kampını hiç söylemediniz. Devrim dergisinde kurguladığınız planlarla ihtilal çığırtkanlığı yaparak önce parlamentoyu feshedip devrimci cunta kuracaktınız, ancak besleyip palazlandırdığınız askerler kakışmalardan sonra dediklerinizin tersini yaptı ve sizin savunduğunuz bizim dediğiniz gençleri sizden olanlar astı. Türk siyasi tarihinde ortanın solunu sahneye süren yine sizsiniz ve öğrenci ayaklanmaları, boykotlar, işgaller sizin eseriniz. 80 öncesi okullarda boykot yapanlar kimlerdi, grevleri yapanlar ortalığı savaş alanlarına çevirenler sizin zihniyetiniz. Demokrasiyi özümsemeyenler kazanamadıkları yerde şiddete ve anarşiye müracaat etmişlerdir. Suçu bastırmak için terör estirmek hangi demokratik rejimde vardır. Cunta arıyorsanız 1938 den 1950 e kadar olan zaman dilimine bakalım bir kaç misal verelim; Paraların üzerinde bulunan Atatürk ve Bozkurt kaldırıldı kimin resmi basıldı onuda siz CHP’ liler cevap verin, biz biliyoruz. Osmanlı padişahları dahi bu denli zalim olmamıştır, adaletten ve ahlaktan asla taviz vermemiştir, bunu tesis edenler Oğuz töresi gereği uygulama yapmış ehlisünnete tabi olmuşlardır. Bunların örnekleri çoktur ancak anlayana, kendi ülkesini başka ülkelere şikayet eden bir zihniyetten adil olmalarını, vicdani davranışalar sergilemelerini beklemek akıl tutulmasıdır, bunun başka bir izahi yoktur.
Bir sıfatı tarif ederken kapsam alanına ve uygulamalarını incelemek, velhasıl aynaya bakmak daha evladır. Herkes her şeyi göremez, görecelidir, anlamak, o duygu ve düşünceye yaşamak ancak ve ancak gönül gözünün açık olmasına bağlıdır. Bakar kör olmamak gerek.
‘’ Anladım ki insanlar; susan korkak. Görmezden geleni aptal. Affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar’’ (Şemsi Tebrizi)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK