‘’Kardeşinin başına gelen bir şeye sevinip gülme. Sonra ALLAH ona merhamet edip seni (o şeyle) imtihan eder’’ ( Tirmizi, sıfatü’l- kıyame)

Düşmez kalkmaz tek yaradandır, derdi ve şifayı verende odur. Hayatımızın her saniyesinde elbette önümüze zorluklar çıkacak, bazen sıkıntılar yaşatacak, fakat bize verilen akıl ve güç ile hepsinin üstesinden gelebiliriz, yeter ki sabırla sonuca odaklanıp çözüm yolları arayalım.

Zaman içerisinde, hayat mücadelesi verirken çeşitli sınavlara tabi olacağız, sağlık, ekonomik, ailevi, toplumsal bir takım sıkıntılarla insanoğlu imtihana tabi tutulmaktadır. Zorluklar karşısında inançlı vakur bir vaziyette sabırla göğüs gerersek ulaşılamayacak bir sonuç olmaz, yeter ki yerinde ve zamanında hareket edelim, acele etmeyelim.

Derdin sahibi elbette ALLAH’tır, dermanı da ondadır, yeter ki iman edelim mutlaka sonunda kullarını mağdur etmeyecektir. Toplum içerisinde derdi, kederi, sıkıntısı,  hastalığı olanlara karşı sorumluluklarımız vardır, hor görmeden, aşağılamadan, tecrit etmeden, Müşvik ve merhametli yaklaşımlar sergilemeliyiz, bu insanlık vazifesidir, hatta topluma adapte olmaları için elimizden gelenleri yapmalıyız. Ancak ne hikmettir görülen o ki ortopedik veya spastik sorunları olanlara karşı dışlayıcı veya önemsememe durumu zuhur etmektedir, bazı kendi bilmez kibir abideleri her an onlara karşı olumsuz tavırlar takınıp aşağılamaktalar. 

Beğenmedikleri, yada istemedikleri, onlara ters düşen, kafa yapılarına uymayan kişilerin ya eksikliklerini başa kakıyorlar, yada rahatsızlığından dolayı beddua ediyorlar. Çevremizde, hatta yakınlarımızda var olanlara dahi kin ve nefretle bakıyor, bir an önce yok olmaları niyeti taşımaktalar. Bu tip düşüncelere haiz olanların insani değerleri, inanç kavramı maalesef yok, bu yüzdendir ki karşılarındakilerin her saniye yok olmaları temennisini taze tutmaktalar. Siyasi yelpazede bu daha net ve belirgin, her ne kadar liderler aralarında şifalar dilese de, seçmeni ayni kanaatte değil, bu saygısızlık toplumda gerginliğe sebebiyet vermektedir. Geçenlerde MHP lideri ameliyat geçirdi, sosyal medyada olmadık hakaretler sergilendi, üsluplar ve davranışlar çok üzücü, hani yukarıda dedik ya derdi veren dermanını da verir, kişilerin kötü niyetli arzu ve istekleri asla kabul görmez.

Bu tip kimseler insanlık aleminin yüz karalarıdır, daha önceki rahatsızlıktan istifade edip tarlalarda isyan bayrağı çekenlerin olduğu gibi, akıbetleri asla hayr olmaz beddua döner gelir dillendireni vurur. Hakkın adalet terazisi şaşmaz, asla yanlış tartmaz, mesele iman edip inanmaktan geçiyor, yoksa o kimsede ahlak, şahsiyet, merhamet asla olmaz, sadece ve sadece maddiyat, nefsi arzular gündeminde olur. Çevrelerinde dost edindikleri de menfaat sürdüğü müddetçe yan, yana, diz dize olurlar ne vakit öküz ölür ortaklık biter.

Dostlukları her daim çıkar üzerine kuruludur. Rüzgar estiği müddetçe fırıldakları döner, kesilirse fırıldakta çöpe atılır. Güç kazandıkça büyüdüklerini sanırlar ve çevrelerine tepeden bakarlar, ama unuturlar firavunun bir topal sivri sinek tarafından öldürüldüğünü, veya Ebrehen’in fil ordusunun ebabil kuşları tarafından taşlanıp telef olduğunu. Her fani yaşadığı müddetçe derdi de, kederi de, sıkıntıyı da ve vuslatı yaşayacaktır, bu tamamen kişinin imanına bağlıdır. İnsanın kusurları, fiziksel rahatsızlıkları göz önünde bulundurularak iyi muamele yapmak inancımızın gereğidir, kötü ahlak ve nefsi emareleri nüksetmiş olanlar hariç diğerlerinin eksiklikleri bizler tarafından üslubunca düzeltilme gayreti sarf edilmeli, dışlanmamalıdırlar.

Demokrasi saygıyı, güzel ahlaklı davranışları, mağlubiyeti ve galibiyeti hoş karşılamaya öngörür, ne gariptir bizde bu asla yok, adam seçilmiş Cumhurbaşkanına hakaret ediyor, hatta ve hatta cumhur ittifakı liderlerinin ölümünü arzu ediyor, bu tip düşünceler aslında psikolojik rahatsızlıkların zuhur etmesi anlamına gelir, en kısa zamanda tedavi görmeleri toplum yararınadır. Geçmiş yıllarda bu tip hadiselerin zuhur ettiği tarihi vesikalarda kayıtlıdır,

Senirkent olayları, rahmetli Demirel’e hakaretler, belden aşağı söylemler ve başını örtenlere, dindar kesime yapılan tavır ve davranışlar hafızalarımızda mevcuttur. Temennimiz bu tip sakıncalı kimselerin mensubiyet duydukları önderleri tarafından ikaz edilmeleri ve bu tip hadiselerin toplumu böleceği, kutuplaşmaların yaşanacağının bilimci ile hareket etmeleri Türkiye Cumhuriyeti’nin yararına olacaktır. Prağmatik davranışlar hiç bir kimsenin hanesine artı değil, aksine eksi yazar, kazanılacak yerde öfke ve nefrete yerini bırakır.

 İnsana değer verenler her türlü sıkıntıyı birlikte göğüsler, aslında demokrasinin gereğidir. Bir ülkede acıyı, kederi, derdi, tatlıyı, güzel olan her hadiseyi birlikte paylaşır, bir birimize destek olursak aşılamayacak sorun asla olmaz. Yeter ki tahammülü, sabrı saygıyı yerinde ve zamanında kullanalım, zira bu ülke hepimizin.

‘’ İnsanlar mizah ve şaka yapabilirler. Fakat bazı konular vardır ki onlar asla şakaya gelmez. Orada ciddi olmak insanlık borcudur. Bayrakla alay edemezsin. Milli tarihle alay edemezsin. Kuranı mizah konusu yapamazsın. Aile namusunu hiçe sayamazsın. Bunlar milli mukaddesattandır. Milli mukaddesatı olmayan millet, millet değil hayvan sürüsüdür.’’ (H.Nihal Atsız)

                                       ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                           Namık GEDİK