‘’Yırtıcılar az yaşar, uzun sürmez doğanlık, Bir ışığın ardında gizlidir, bir kahramanlık’’ (H.N.Atsız)
Dava aşkı ile yanıp tutuşan, bu uğurda şehadeti ve her türlü işkenceyi göze alan yiğit, gözü pek, daldan budaktan sakınmayan isimlerini değil icraatlarını ön plana çıkartan deliler, veliler kahramanlar, alperenler.
Milletin değerleri ile hemhal olmuş, benimsemiş menfaati değil vatan aşkını kendine düstur edinmiş, devleti dara düştüğünde birden çıkıp sıkıntıları gidermede üzerlerine düşeni layıkı ile yapıp hiç bir menfaat beklemeden iş bitince kaybolan adsız yiğitler. Tarihte hep var olmuşlar, nice vatan sevdalıları vazifelerini bi tamam edip köşelerine çekilmişler, ne hulufe, nede makam mevki istemişler, dün vardı, bugünde olacak, Türk dünyası var oldukça onlarda yaşayacak.
Bu hareketin çocukları, yiğitleri zengin değildir, amma dostlukları, içtenlikleri koca yürekleri ile davalarına sadık olmuşlar, maddi anlamda sıkıntı çekmişlerdir elbette Allah her daim yardımcıları olmuştur, çünkü samimidirler. Fikir hareketleri küçük yerleşim yerlerinde rahat hareket etmeyi temin eder, ancak büyük metropollerde sıkıntılar bir birini takip eder, bunu ancak yaşayanlar bilir asla bu yılgınlık yaratmaz aksine azmi kamçılar. 1980 öncesi terörün dozunu aşırı derecede artırdığı günlerde malum her fikir hareketinin faaliyetlerine devam ettirmesi gerekiyordu, bazı bölgeler işgal edilmiş, mesela Zeytinburnu atanan ocak ve parti yöneticileri devamlı surette saldırıya, yada suikaste uğruyor etkinlik göstermeleri engelleniyor, daha net ifade ile o bölgede istenmiyor, varlıklarından rahatsız oluyorlardı, bunun gibi bir çok bölge bu halde idi genel anlamda varoşlarda yuvalanan örgüt üyeleri oralardan çıkarak eylem yapıyor, o bölgelere de polis giremiyordu, sıkıntı büyük, insan kaybı istenmiyor, ancak teşkilatlarda varlıklarını sürdürmek zorunda, zira o bölgelerde bulunan sempatizanlarına güven vermek zorunda idiler, velhasıl ateş çemberinin içinden geçmek zorunluluğu vardı. O dönemlerde görev alanlar işin maddi boyutundan daha ziyade fikirlere önem veriyorlardı.
İstanbul il gençlik kolları başkanı Beyoğlu gençlik kolları başkanının kahvehane sohbetleri toplantısına davet eder, itiraz etmez toplantıya iştirak eder, çok verimli bir sohbet olur, toplum başkanın konuşmasından feyz alır, çaylar içilir kahvenin kapanmasına yakın müsaade isterler ve dolmuş duraklarına yönelirler, durakta beklerken başkan Beyoğlu ilçe gençlik kolları başkanının kulağına eğilir ‘’ arkadaş bende hiç para yok, elini cebine atar bendede yok, dur sen burada bekle, esnaf Tevfik amcaya durumu izah eder derhal der ve 10 tl alır yarı yarıya bölüşürler’’ evlerine giderler.
Başkanların isimleri bende saklı dileyene arz ederim, ancak afişe etmeyeceğim çünkü onlar bu hareketin erenleri, aksakallıları. Bir gün rahmeti rahmana kavuşan eski il başkanımızı ofisinde ziyaret ettim alicenap bir tavra sahipti, ben bir soru sorduğum vakit dostum sende bana şu konuyu izah et derdi. Üniversiteyi kazanmış doğudan İstanbul’a gelmiş, büyük şehir, şayet ayak uyduramaz veya sahip çıkan olmazsa ayağın kayar düşersin, her gelen bir tekme vurur, Bakırköy ilçe bugünkü Bahçelievler’de bulunuyor 1980 sonrası ilçe oldu.
Rahmetli Başbuğ uçaktan inince ilk önce oraya uğruyor hal, hatır sohbetten sonra Yakacık’taki konutuna geçerdi, bir ziyarette uzun boylu karayağız bir delikanlıyı tanıştırırlar, kimsin, nerelisin, kaç kardeşsiniz sorar ‘’ Başbuğum Malatyalıyım ailenin 9 çocuğundan biriyim, geliri sorulur nerde kaldığı sonra ilçe başkanına talimat verir bu delikanlı bizim himayemizde olacak koruyup kollayacaksınız ve her türlü ihtiyacı karşılanacak ‘’ ve yıllar sonra bunu anlattı ve gözleri dolarak ben Ülkücüyüm asla terk edemem bana zul olur dedi.
Böyle nice kahramanlık hadiseleri var hiç birisi aleni söz etmezler, kendilerini afişe etmezler çünkü onlar yaptıkları hizmetin Allah rızası olduğunu bilirler, işte bugün dava bayrakları gönderde dalgalanıyor ve hedefe doğru emin adımlarla ilerliyorsa o kendini asla göstermeyen kahramanların sayesindedir. Bu ve buna benzer birçok yaşanmışlık var onların içlerinde vatan aşkı imanlarının kavi olmasından geliyor, yetiştirilirken dahi seminerlerde devamlı surette ila-yı kelimetullah davası olarak bakmış, Allah rızasını gözetmişlerdir. Onlarda makam ve menfaat asla yoktur, çünkü onlar dünün alperenleri bugünün ülkücüleridir. Sadakat en önemli husustur, zira inancımızda bu vardır, aslolan davadır, menfaat, mertebe, bunların hiç biri Allah rızası gütmez sadece ve sadece çıkar üzeredir, bu bizim fikriyatımıza terstir.
Hareket ederken dünü düşüneceksin, giderken sana emanet edilene sahip çıkacaksın, zira şehitler bu uğurda can verdi, satarsan yarın yakana yapışırlar, hesap veremezsin. Çok kimse gördüm ayrılıp başka yönlerde savrulan hiç biriside iyi anılmadı, anılmayacak hep kahredecekler, lanet okuyacaklar, yarı yolda bırakıp kaçtıkları için.
‘’ Acizler için imkansız, korkaklar için müthiş gözüken şeyler kahramanlar için idealdir’’ (M.K.Atatürk)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK