‘’Sesini değil sözünü yükselt! Yağmurlardır yaprakları büyüten gök gürültüleri değil’’ (Mevlana)
Hata insana mahsustur, yeter ki görüp erdemlilik göstererek özür dilemek, gönül almak, dilin söylemesi kafi değil bedenin ikrar edip icraatını yapması kişinin büyüklüğünün özetidir. Yık, yak, dağıt sonra pişman ol, efendi bu hesabın eksisiyle, artısıyla bir sonucu var, bazen telafide geç kalınınca artık söz ve hareket boşa savrulan samana benzer. Bir işi yaparken arkasını ve önünü hesap edeceksin yoksa tökezlersin, düşersin kaldıran olmaz.
Yardım almaya alışanlar, emir almaya da alışırlar, hatta emirleri harfiyen yerine getirmek mecburiyetinde kalırlar çünkü yaşama iksirleri onlara destek veren ana unsura bağlıdır. Çorak bir tarla düşünelim su olmayınca yaşam belirtileri olmaz kuru toprakla karşı karşıya kalırız yani bozkır olur. Ekilip biçilecek bir yerin önceden etüdü yapılar neler ekilir, dikilir hangi ürünlerden verim alınır bakılır, iklim şartlarına göre hareket edilir.
Toplum hareketleri de öyledir başarının olabilmesi için önce kendini ispat etmek, topluma güven vererek, inancını kavi tutup istikamet çizmeli. Hareketin benliğini ve karakterini oluşturması, şahsiyetli tavır ve davranışlar iktidarı işaret eder, aksi tutumlar mağlubiyeti beraberinde getirir, aslında risk başlarken her saniye birliktedir, mesele hesabı düzgün yapmaktan geçmektedir. Dün yapılan hatalar üzeri örtülüp unutulacak sanarsanız aldanırsınız ağzınızdan çıkan her söz, hareket mutlaka bir zaman sonra ummadığınız anda önünüze çıkacaktır, ne tarih, nede millet unutup affeder.
Dün ne demişti ‘’ Kılıçdaroğlu’na her halde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme sayın Kılıçdaroğlu’nu vasiyet ettim. Çocuklarıyla beraber vasiyet ettim. Siz sahip çıkamaz başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir’’ Bugün ne değişti tam zıddını söylüyor ‘’ CHP’ den 15 vekil istemek hayatımın en büyük pişmanlığıdır.’’ Siyaset bir aşağı, bir yukarı tahtaravelli değildir, kararlı duruşu olmayanlar zaten zaman içerisinde kendiliğinden sönen mum gibi ömrünü tamamlayıp mefta olur, değer yargılarına bağlı toplumun albenisine mazhar olmuş hareketler devletin yaşamasına zemin hazırladığı gibi kendisi de var oluşunu sürdürür.
Dengesiz tavırlar hiç bir vakit getiri sağlamaz toplumda ki güvensizliği tesis eder, asla iktidar olamazlar. Tarihin seyri içerisinde cilalanarak parlatılmış birçok kimseler geçti, dışı albeni dolu, içi boş çıktı ve silinip gitti.
Değer yargılarına sırt dönenlerin yanlış tutum ve söylemleri sadece kendilerine aksetti, doğru istikamette yürüdüklerini sandılar bir patatesle, soğanla iş biter alacağımızı alırız zihniyeti büyük travmalara sebep oldu. İstediğin kadar haykır, saç baş yol, bunun geri dönüşü yok hani ne derler ‘’ kılavuzu karga olanın burnu tezekten kurtulmaz’’ ya siz çok akıllısınız, yada millet cevval, bence ikicisi doğru olanı. Kürsülerde bol keseden nutuk atmanın bedeli ilk önce anlaşılmaz ancak sonraki zaman dilimi içerisinde yavaş, yavaş acısı çıkar hiç bir vakit muallakta kalmaz asla bu densiz tutum ve davranış iktidar getirmez, her seçimde mağlup ettirir.
Toplumu okuyamaz, güncel zamanı, ilmi, teknolojiyi yakalayamazsak ondan istifade edemeyiz ve nihayetinde hafif bir tümsekte tökezler düşeriz. İyi bir analiz yapılıp eksikler tespit edip çare bulursak hızlı bir şekilde kendiliğinden zirveye çıkar, zıttı olursa hiç bir vakit iktidar olamaz, devamlı surette muhalefette kalır. Siyaset ilim işidir sahayı öğrenmek, bilgi toplamak, her anı dikkatli şekilde analiz edip eksikleri tespit ve neticesinde iyileştirmeler yaparak kitlelerin huzuruna vazifeye hazır olunduğunu beyan etmek, nokta atışları ile güven almak zirvenin yolunu açacaktır. Bugün ki anlayışta topluma zıt azınlık zümreye iltifatlar zaferi değil hezimeti getirmektedir şimdi olduğu gibi.
Siyasi oterite ve seçmen antipatik değil sempatik olmak zorunda, her kesimin istek, dilek ve arzularına cevap verecek sorunun çözümüne hazır oldukları mesajını kuvvetli vermelidirler. Yanlış analiz ve tedbirler içinden çıkılmaz hale dönüşür inandırıcılığını yitirir olduğu yerde sayar. Gelişmeye ve yeniliklere açık olanlar aynen ordusunu zafere koşturan komutanlar gibi rahat ve az zaiyatla hedef noktaya varırlar. Kendi içlerinde yanan ateşi harlayanlar birlikten, beraberlikten bir sofradan nasıl bahsederler, hani derlerya ‘’ öküz öldü ortaklık bitti’’ önce birlik olmayı halkın değerlerine saygıyı düstur edinmelidirler, aykırı söylem ve duruşlar siyasi kuruma olan itimadı yok eder bir daha eğrilen belini doğrultamazlar.
Neden ve niçinler sorulmaz irdelenmezse istediğin kadar hulufe dağıt asla itibar göremezsin. Zuhur eden sonuçlardan ders alamayanlar, zamanı okuyamayanlar ilim fukarasıdır, bu gözlükle yakınındakini dahi görme yetisi olmayanlardır.
En ufak hadisede fırtınalar koparıp bir birlerine kurşun atanlar yarın olası bir iktidarda neler yapmazlar, sorumluluğu üstlenip kefil olanlar varsa ala, yoksa kötü bir son bizleri bekler. Dün nerede duruyorsa bugünde aynı noktada olmak gerek ki, insanlar takdir etsin. Kazanmak çok zor, dağıtmak kolay, mesele konuya vakıf olmak çözüm analizleri hazırlayarak güçlü bir iktidarın tesisi vatandaşın gönlüne nakşetmek devleti ve milleti rahatlatacaktır. İlham kaynağı dışarıda olanlar hiç bir devirde uzun süreli iktidar olamamışlardır varsa onlarda demokrasi dışı hareketlerdir.
Kitle hareketlerinde liderlik yapanların önceliği halkın talep ve istekleri, sorunların çözümünde samimi, inandırıcı tutum ve davranışlar sergilemeli, önce kendilerini veya siyasi ikballerini değil ülkeyi, devleti sonra kendi düşünmeli ki millet desteğini versin. Unutmayın vücudun kabul etmediği nesneler bir vakit sonra safra olarak dışarıya atılır.
‘’ Unutma; senin için başkasından vazgeçen, bir gün mutlaka başkası için senden vaz geçer’’ ( Mevlana)
ALLAH’A EMANET OLUN. Namık GEDİK