’Ay doğmuyorsa yüzüne, güneş vurmuyorsa pencerene kabahati ne güneşte ara nede ayda gözlerindeki perdeyi arala’’ (Mevlana)
1361 Yılında fethedilmiş tam 88 yıl Osmanlı devletine başkentlik yapmış. Balkanların fethinde önemli rol oynamış ve çağ açıp çağ kapatılan, İstanbul’un fethi hazırlıkları burada yapılmış. Derin tarihi olan bir şehir. Tabiat bakımından belki de dünyanın en güzel yeri içerisinden üç nehir akan bir yerleşim yeri. Geçmişi gayet güzel, tarihi derin, ilme, fetihlere karargah olmuş, batının akıl hastalarını ölüme terk ettiği çağda kurdukları manevi havası yüksek bir ortamda onları musiki ile tedavi etmiş.
Geçenlerde kısa olsa da gezme imkanım oldu, çevrenin oluşturduğu manzara üzücü bir hal, gönül isterdi ki böyle bir şehrin daha mükemmel bir görüntü ve gelişiminin olması. Aslında komşu ülkelerin arz ve talepleri karşılanmazsa belk ide ücra bir köşede gelişmeden atıl bir vaziyette beklerdi, oysa büyük bir imparatorluğun kuruluşuna başkentlik yapmış, sultanlar yetiştirmiş bir yerin daha güzel olması gerekmez mi?
İki nehir arasında bulunan yeşil alanın şu an ki hali içler acısı, iktidar bu bölgeyi kent park (Millet bahçesi) yapmak istemiş ancak hangi akla hizmet karşı çıkılmış, Edirne barosunun şikayeti üzerine yürütme durdurulmuş, şu an pejmürde bir vaziyette sarhoşların mekanı olmuş, tabiki aileler giremiyor, oysa bu bölge ABD’ de ki center park gibi güzel bir yer olabilir, mesele idrak edip ileriyi görebilmek. Şehrin gelişimi sadece çevreye değil bölgeye yararlı, her türlü kazanç elde edilir, Avrupa’nın kıyısında büyük bir Pazar olur. Tarihi mirasın daha net ortaya çıkartılması çevrelerinde bulunan yeni yapıların düzenlenmesi, eskilerinin resterasyona tabi tutulması ve yeni yerleşim alanlarının da inşa edilirken azami özen gösterilmesi büyük önem arz etmektedir. Duyarsız yerel yönetimlerin ve gelişime ayak direyenlerin mutlaka o bağnaz düşüncelerden kurtularak yeniden düzenlemeye destek vermeleri gelecek nesillere ve ülkeye güzel bir eser bırakmak olur. Şehrin gizli kalmış kendine has bitki örtüsü yeniden canlandırılmalı (pembe güller), tarihi görünümü ile özdeştirilmeli, nehirleri pislikten arındırılmalı, çevresi mamur hale getirilmeli, Eskişehir porsuk çayında olduğu gibi plaj dahi yapılmalı, nehir kıyılarında bulunan yerleşimlerin atıkları arıtmalar vasıtasıyla temizlendikten sonra nehire akıtılmalıdır.
Şu an ki manzara bakıldığında akan suyun hiç bir yararı olmaz, balıkları yenmez ancak temizlenir, gerekli tedbirler alınırsa o vakit birçok kimsenin gözdesi haline gelir, ülkemiz balıkçılığınada büyük katkısı olur. Dünyanın harikası bir camiye sahip ve altında ilk yapılan oradaki adıyla eski camii yani ulu camii ve çevresi şehrin geçmişine yakışır vaziyette düzenlenmeli. Kervansarayın mükemmel olduğu aşikar orası gerçekten çok otantik, insana huzur veren hal almış ama karşısı eski düzenine yani tarihi geçmişine göre dizayn edilmeli. Anadolu’da bir çok şehrimiz tarih kokmakta fakat henüz o geçmiş tam canlandırılmamış, düzenlemeler yapılıyor ancak ağır işlemekte sorun ya şehrin yerel yönetimi ile hükümet arasında yada bürokrasinin ağır çalışmasından kaynaklanmaktadır.
Ülkemizin malum bir çok yerleşim yerleri insanlığın yeryüzüne zuhur edişinden itibaren aynı yerlerde olmazsada şimdiki yerleşimlere yakın ikamet edilmiş, bilinenler elbette millete arz ediliyor, henüz gün yüzüne çıkartılmamışlar var, ileriki zamanlarda elbette onlarda bir bir turizme açılacak, tarihi bilgi ve geçmişin izleri bugüne yansıyacak.
Gönül her ilimizin geçmişi ile birlikte hayat sürmesi ve gelecek nesillere aktarılarak nasıl, ne şekilde bugünlere gelmiş öğretilmesi ve korunması sağlanmalıdır. Bizler modernleşiyoruz diye geçmişten bugüne gelen mirası yok eder, hor kullanırsak milletle olan bağımız kopar kozmapolit bir toplum oluruz. Turizmin gelişmesi ilginin artmasına ve o doğrultuda halkın gelir seviyesinin yükselmesine katkı sağlayacaktır. Mazisi derin yerleşim bölgelerin atıl vaziyette duran kalıntıların bir an önce gerek yerel yönetim, gerekse kültür bakanlığı ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ilgi ve alakayı göstererek resterasyonları ve korunmayı temin etmeli.
Tarım bakanlığının ve bölgede bulunan sağlık bakanlığı yetkililerinin derhal akar suları alenen kirletenlere gerekli yaptırımı uygulamaları şart. Şu an pejmürde olan bu yerlerin tekrar kazanılıp kullanıma açılması elzemdir. Görünen manzara hiç iç açıcı değil. Edirne’yi idare eden kafanın Eskişehir’i ve Amasya’yı görmesini tavsiye ederim belki vicdana gelir elini taşın altına koyar.
Yurdumuzun birçok yeri tabii güzellikleri ile nam salmıştır yeter ki kıymet bilinsin, Çorum İncesu Kanyonu, Nevşehir Ihlara Vadisi, Eskişehir porsuk çayı, Kocaeli maşukiye vs sayın yerel yöneticilerin buralarını örnek almasını tavsiye ederim. Halk seçim yaparken hizmet ehlini seçmeli ki güzellikler beraberinde gelsin, partizanlık yapılırsa işte bugün ki hal zuhur eder.
‘’ Edep sahibi tokadın sahibini aramaz sebebini arar’’ (Mevlana)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK