‘’Zulüm ile abad olanın, akıbeti berbat olur’’ ( Yunus Emre)
Bu sıfat kolay, kolay bir insana verilmez elbette hak eden alır, eşimiz dostumuz, bazen yarenimiz olurlar, dertleri ile kederleniriz, sevinçleri ile gülümseriz. İnsanı ancak kendi cinsinden olanlar zarar uğratır ve derin hüzünlere ve telafisi olmayan acılara gark olur. İyi olanın yaptığı icraat daima göze batar ve arkasından dedikodu yaparlar birebin katarlar, önce kahraman sonra şehit ederler. Bu yıllar önce vardı, şimdide olacak.
İnsanlar toplumlar içerisinde ya anıları ile yadedilir, yada beddua ile, ama gönlü güzel insanlar her daim muhabbetle anılır. Elbette her canlı ölümü tadacak bundan kaçış yok, mesele nasıl ne şekilde olacağı. Siyasi figürler şayet kitlelerine mesaj veremiyorsa önlerindeki engelleri çeşitli yollardan kaldırma gayretine girerler, bazıları da psikolojisi bozuk olarak aramızda dolaşırlar ve rast gele terör estirirler, yani masum insanları ailelerinden koparırlar, bellerine taktıkları silahı güç ve kudret olarak hissederler ancak bir gün başlarına bela olacağını akıllarının ucundan dahi geçirmezler. Baskın yapmak, adam vurmak kahramanlıksa Teksas’ta yaşayanların tümü bu vasfa haiz demektir.
Batı yıllar önce içlerindeki mevcut katilleri, yan kesicileri, serserileri ABD kıtasına göndererek oradaki yerlilerin mazbut yaşamlarını çileye çevirmiştir. Ülkemizde psikolojisi bozuk olanlar her saniye hadise çıkartmaktan geri durmuyorlar, kendi egolarını tatmin eden bu güruh ceza almaktan, hapis yatmaktan da korkmuyor, bu tiplerin mutlaka topluma kazandırılmaları şarttır, ellerini kollarını sallayarak masum insanların içerisinde dolaşmalarına müsaade edilmemelidir, zira bu tiplerin kendi aile fertlerine de zararı dokunabilir nihayetinde tehlikedir.
Geçenlerde malum Eyüpsultan Sakarya Mahallesi’nde bir cinayet hadisesi yaşandı, kendi halinde rızkının peşinde koşan dürüst, kapısına geleni asla geri çevirmeyen dostum, ülküdaşım Köksal Kaçmaz bir hiç uğruna kurban gitti. Geçmiş yıllarda İETT de çalışmış ülkücü işçiler yönetimimizde bulunmuş samimi, özü, sözü ve içi dışı bir kardeşimizdi, Rabbim mekanını cennet etsin, yakınlarına sabır versin.
Bir hafta sonu derneğe geldi hoş sohbet ederken başkan dün cenaze vardı ona iştirak ettim, orada sizin iş yerinizden bir şef vardı, atıp tutuyordu seni sordum ‘’ ha şu MHP li Namık’mı tanıyorum istersem işten atarım’’ sen bilirsin ancak bunun faturası ağır olur dikkat et’’ Ertesi sabah işyerinde iş dağılımı yapılıyor ben şefin yanına gittim ‘’ Başın sağolsun, cenazen varmış’’ bana bir ara uğra dedi ve gittim Köksal iyi bir arkadaş senin de dostunmuş her hangi bir sıkıntın veya isteğin olursa mutlaka bana gel.
Daha sonra yönetim toplantısında rahmetliye anlattım demek ki işe yaramış başkanım bu ona kafi dedi. Türk töresine ve teşkilata ve aile ye bağlı çok kıymetli bir dostumuzu kaybettik, elbette beklenmeyen, olmasını asla istemediğimiz bir hadise.
Yıllarca parti teşkilatında görev almış ilçe başkanlığı yapmış, başarılı, liyakatli bir ülkücü idi, hizmetleri unutulmaz. Davamız bir değerini kaybetmiştir asla yeri doldurulamaz, çünkü olduğu yerde durmasını ne vakit, nerede hareket edeceğini bilen ender insanlardandı.
Görev yaptığı süre zarfında asla gözünü daldan budaktan sakınmaz daima ileri atılır, doğru olan hadisede geri adım atmazdı. Menfaat, koltuk hırsı, makam mevki gibi heva ve hevesleri yoktu, sadece ve sadece haiz olduğu fikrin aşığı idi, o yönde yürür, hayat felsefesi geliştirirdi. Kendi ekmeğinin peşine düşmüş çocukları ile birlikte insanlara hizmeti vazife bilmişti.
Ruh sağlığı bozuk bir kaç kendini bilmezin düşünmeden yaptığı hareket bir canı hayattan kopardı, geride her daim ona güvenen, arkalarında sıra dağlar gibi duran dedelerini kaybetti torunları. Bu hadise o çocukların gözleri önünde cereyan etti ki asla hayatları boyunca unutmayacaklar ve içleri kan ağlayacak. Toplumsal yara haline gelen bu ve benzeri olayların sebepleri incelenerek gerekli tedbirlerin alınması mutlaka sağlanmalı.
Bir gün bu gözü dönmüş caniler her hangi bir vatandaşın canına kastedebilir zira bilinç altında öldürme hissiyatı yaratmışlar, psikolojik olarak travmatik insanlar normal insanların arasında dahi gözükmemelidir. Yıllarca emperyalizmin yerli uşakları bu ve benzeri olayları kaba tabiri ile oluşan zaafiyetleri iyi kullanmasını bilmişlerdir.
Ailede ve toplum içerisinde tutunamayan kişiler kitlelerin ve ailelerin dikkatini celp etmek için olağan üstü hadiselerle dikkatleri üzerlerine çekme gayretindedirler, önce ailede sonra eğitim kadrolarında bu konular derinlemesine incelenerek o doğrultuda eğitim verilerek düşük seviyenin yükseltilmesi temin edilmelidir, aksi takdirde daha çok can kaybımız olacak, bunlar serseri mayın gibi aramızda dolaşacak, nerede ve nasıl patlayacağını hadisenin vukuundan sonra öğreniriz ama tedbirler o doğrultuda alınırsa risk minimize edilmiş olur.
Hırsızlığın büyüğü küçüğü olmaz katilliğinde öyle o doğrultuda gerekli tedbirler alınırsa zaiyat az olur. Her önüne gelen canı sıkıldıkça silaha sarılır rastgele hareket ederse birgün birde bakmışız ki kendini imha etmiş, yanında masumlara da zarar verir. Bu ve bunun gibi tiplerin dışlanmadan eğitilerek kazanılması çok önemlidir, önce tespit etmeli sonra onu rahatlatacak eğitimler verilmelidir.
Tarihi incelediğimiz vakit bu milletin ne kadar ali cenap olduğunu öğrenmek zor olmayacak mesela ‘’ batı delileri öldürürken dedelerimiz Edirne’de kurdukları tedavi merkezinde musiki ile eğitim vermişlerdir’’ hasletlerimizi ve törelerimizi asla bozmayalım saygıyı ve sevgiyi kendimize düstur edinelim.
Canlar kaybolur suçu işleyene katil, yitip giden cana şehit denir, giden rabbinin huzuruna rahat çıkarken, suçu işleyen karanlığın dehlizinde hayatını sürdürür. Ne karanlıkta kalalım nede sevdiklerini mahrum bırakalım, değer yargılarımızı törpülettirmeyelim, kaybetmeyelim kazanalım.
‘’Değmeyen birine dönüp bakmam. Adamsa notunu, hayvansa otunu verir giderim’’
ALLAH’A EMANET OLUNUZ
Namık GEDİK