Bir ülkenin gelişmesi, ilimde, teknikte ileri gitmesi, kendi kendine yetebilmesi kimi neden rahatsız eder.

Hiçbir ülkenin vatandaşı ülkesinin bağımlı olmasını istemez, zira bağımlı olan bir ülke gelişemez sömürülür.

Çağın gerekliliğini yerine getiren dışa bağımlı olmayan bir ülke çevresinde saygın, bölgesinde caydırıcı, söz sahibi özelliğine sahip olur. Hasmane tutum ve davranışlar sergileyenler gelişmeden rahatsız olurlar. Bunun tanımı hainliktir.

Son yıllarda ülkemiz dışa bağımlılıktan sıyrılarak emperyalist, süper güçlerin maşası olmaktan kurtuldu, savunma sanayii ve üretim alanlarında ivme kat edildi.

Dışarıdan ithal edilen kalemlerin bir kısmı iç piyasada üretilerek, döviz çıktısı asgari düzeye indirildi. Geçmiş yıllarda savaş veya terörle mücadelede mühimmatı ithal ediyorduk, dolayısı ile batıya mahkum kazanç kapısı olan ülke konumunda idik.

1974 harekatında bugün ki sınırlara gelindiğinde ABD bizim silahlarımızı kullanıyorsunuz, bu sınırda durun ya da silahlarımızı kullanmayın baskısı yapıldı ve durmak zorunda kaldık.

1964 de yapılması gereken Harekâtı 10 yıl sonraya ertelendi, mühimmatın ve destek unsurlarının yeterli olmamasından dolayı ancak yapılabildi.

Bugün gelinen nokta itibarıyla o gün ki Türkiye yok artık, kendi savunma sanayiini geliştiren ve yerli mühimmat ve teknolojisi ile bölgesinde söz sahibi ülke konumunda. Bu konumdan kimler rahatsız olur yani Siha, İha ve Bayraktar’dan?

Elbette ki içeride ve dışarıdaki düşmanlar. Bunun başka tarifi olamaz, komşu ülkeler elbette bu gelişim ve teknolojiden ziyadesi ile memnun değiller. Her ülke kendi güvenliğini en iyi şekilde sağlamak milletinin yaşamını güvence altına almak zorundadır, düşmanlık besleyen, tökezlememizi bekleyen dost görünen ancak fırsat bulduğu anda tepemize çökecek komşularımız mevcut.

Bu düşmanlar aşikar da ancak içimizdeki hainler görünür değil, ara sıra inlerinden başlarını uzatsalar da sadece mide bulandırıyorlar.

Bir insan ülkesinin gelişmesinden rahatsız olur mu? oluyormuş demek ki, her fırsatta biz kurucu unsuruz Atatürk’ün partisiyiz, Kuvâ-yi Milliyeyiz diyenler ne hikmetse içlerindeki Sezgin Tanrıkulu Bayraktar Siha üretimi durdurulsun. Dışişleri Bakanı Sezgin Tanrıkulu Türkiye’nin savaş suçu işleyen bu ölümcül silahlara ihtiyacı olmadığını söyledi. “Siha üretim merkezini yurt dışına taşıması için Selçuk Bayraktar’a iki hafta süre tanındı’’ bu beyanata hiç gıkı çıkmayan ancak yavru ortaktan ses gelmesine rağmen aksi bir yorum ve beyanat yok, belki sağırdırlar duymayabilirler çünkü bu tip hadiselerde nedense dilleri lal kulakları sağır oluyor.

Sonrada Yozgat’ta “Söz veriyorum o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem Kılıçdaroğlu demesinler” bu tezat değil mi, yukarıdaki sözlerle çelişmiyor mu, ben sadece iletiyorum sözlere hiçbir katkım yok, olanı size aktarıyorum. Sizlerin sadece bu ve bunun gibi olayları görerek karar vermenizi sağlama gayretindeyim. Bir diğer yavru İP’se sanki ortak değillermiş gibi beyanat veriyor bizde inandık, madem milli, manevi duruş sergiliyorsun o halde HDP ile ne işin var ayrıl, yok siz onların desteği ile o koltuklarda oturuyorsunuz, yani sadece şapkanın altından tavşan çıkartıyorsunuz ama burası sirk değil.

 Bu beyanatlar ülkemiz geliştikçe dışa olan bağımlılık azaldıkça emperyalistler rahatsız olacak ve yerli uşaklarını devreye sokacaklar, verdikleri beyanatlarla halkı devlete karşı kışkırtacaklar ve kaos yaratacaklar.

Bayraktar, Sihalar, İhalar teröriste vurdukça hem batı hemide içerideki maşaları rahatsız olacak, çünkü terör elebaşıları baskı yapıyorlar durdurulması için, oysa siz bu ülkenin askerine, polisine nasıl kurşun sıkar, şehit edersiniz demiyorlar, Bayraktar, İha ve Siha’ların aksine faaliyetlerinden oldukça rahatsızlar.

Durum bu halde iken acaba seçmen bunlara ne gibi bir cevap verecek, aferin devam edin mi diyecek, yoksa siz ülkemizin gelişmesine, güçlenmesine karşımısınız?

Öyle ise mecliste işiniz yok buyurun kandile diyebilecekler mi?  

Mesele iktidarın değil, ülkenin milli meselesidir deyip sahip çıkacak mı?  Onu seçimlerde göreceğiz. Daha öncede hatırlattım bu milletin hafızası kuvvetlidir, biz sadece gündeme getiriyoruz. Teknolojinin ve bilimin gelişmesi ülkeyi kalkındırdığı gibi genç nesillere de iş İstihdam yaratılıyor, böylece beyin göçü önleniyor.

 Ülkenin dışa bağımlılıktan kurtulması kendi, kendine yeter olması sadece ve sadece düşmanları rahatsız eder vatandaşlar sevinir, rahat eder, bunun başka bir tarifi yoktur. Bağımsızlık ve bekasını koruması ancak bölgesinde güçlü, caydırıcı özelliğe sahip olmaktan geçer, bugün aynı istikamette yürümekte ve dosta güven düşmana, korku salmaktadır.

 40 yıldır mücadelede birçok şehit ve gazi verdik bazı dönemlerde canımız çok yandı, teröre lojistik destek veren batı savunma teknolojisinde ve mühimmat tedarikinde zorluklar çıkartarak terörün ülkemizde daha fazla faaliyet göstermesini sağlıyordu, ancak teknolojik gelişmeler tüm planları alt üst etti. Kim rahatsız olacak, kim olmayacak biz birilerini zevklerine göre hareket etmeyiz bu var olma, yok olma savaşı. Güçlü kendini günün şartlarına göre güncellemiş ilimde, teknikte, fende ilerleme kaydeden bir ülke olmak zorundayız.

 Her şartta ülkemizin menfaatleri daima ön planda olacak birileri havlıyor diye bizde korkacak göz, bırakıp kaçacak yürek yok dişe diş göze, göz olmasını biliriz, tarih bu tip olaylarla doludur, araştıran öğrenir ve geri durur aksi takdirde egenin soğuk sularında kendilerini bulur.  Söz sarf ederken kime konuştuğunuzu iyi tartın zira terazinin kefesi düşer korkarım bir sakatlık çıkar.

‘’ BÜLBÜLLERE EMİR VAR LİSAN ÖĞREN VAK VAKTAN

   BAHSET TARİH BAHSET BALIĞIN TIRMANDIĞI KAVAKTAN’

MAZİDEKİ ATİYİZ

Allah’a Emanet Olun /Namık Gedik