‘’Anlamak masraflı iştir; emek ister, gayret ister, samimiyet ister. Yanlış anlamak kolaydır oysa. Biraz kötü niyet, birazda yetersizlik kafidir.’’ (S.Karakoç)
Dilden dökülen sözcükleri her insanın anlaması veya manalandırması karakteristik özelliklere haizdir, herkesin anlamasını beklemek abesle iştigaldir, zira sözün özüne bakıp o doğrultuda anlam yüklemek gerek. Bazıları bürokratik dil kullanır, başkaları halkın anlayacağı şekilde hitap eder.
Anlamak ve anlaşılmak çok zor iki kavramdır, insanın her ikisini idrak etmesi zordur. Kimisi kör, sağırdır yanı başındakini göremez, duyumlarla hareket eder. İlmi siyaset kimin kim olduğunu bu şekilde ifşa eder. Geçen zaman aralığında herkes eteğindeki taşları dökmüş oldu, salyaları mikrop yaydı, havanda su dövdüler. Siyaseti okumayı bilmeyenin bu arenada uzun süre kalması eşyanın tabiatına aykırı, bu şekilde dost görünümlü çakallar mal bulmuş mağribi gibi ayan beyan ortaya çıktı. Tecrübe, devlet aklı geniş yelpazede istenilen sonucu verecektir, acemiler sazan misali oltaya takılıp zayii olurlar. Gazeteciler, spikerler, yorumcular, bir olayı incelemeden objektif hali ile halka yansıtırlarsa doğrular aşikar olunca rezil olurlar. Bir takım konuşmaların neden, niçin, neye göre yapıldığını dünü bilerek bugünü yorumlarsak o vakit verilmek istenen mesajı doğru okur ve anlamdırırız. Hani Covit virüsünün ülkemizde hakim olduğu dönemde bir ‘’Gülnaz Şırınga’’ çıkmıştı, birde ‘’halkalıdan Çin’e giden tiren’’ olayı, peki bunları ekrana taşıyan zavallılar ve inanan siyasi güruh milletten özür diledi mi?
Halen sıkılmadan ekranlarda boy gösteriyorlar ve aynı zihniyetle yayın yapıyorlar. Liderimiz rahatsızlandığı vakit, sağlığı gereği bir müddet her şeyden uzak istirahat etti, öldü saklıyorlar… gibi dedikoduları yapanlar, lanet okuyanlar ne oldu hepiniz morarmadınız mı?
29 Ekim Anıtkabir’e gitmeyince, Cumhuriyet resepsiyonunada katılmayınca ne dedikodular yaptılar, ellerini ovuşturdular, Cumhur İttifakı bitti, Devlet bey rest çekti, sonuç yine hüsran ters köşe oldular ve hepsi ifşa oldu.
Bunların içerisinde ittifakta imiş gibi gözüküp fitne yayanlar bir bir açığa çıktı, siyasi akıl bu, kim kimin değirmenine su taşıyor gerçek yüzleri afişe oldu, bundan sonra onların gideceği yer çöplüktür, miatları dolmuş yalancı güruhtur.
Şu zor günlerimizde tüm siyasilerin aklıselim davranıp dananın altında buzağı arayacakları yerde çevremizde ve dünyada olup bitenleri akıl süzgecinden geçirerek o doğrultuda siyaset yapmaları ülke menfaatinedir. Şahsi ikballeri, ne koparırsam kardır anlayışını bir kenara bırakıp ülkenin birliği, dirliği, milletin refah ve mutluluğu için ellerini taşın altına sokmaları gerek. Gemi battığı vakit ne kaptan kalır, nede tayfa, mesele batmadan, yara almadan fırtınanın içinden zayiatsız çıkmak.
Malum biz geçmiş zamanda bu topraklarda medeniyetin beşiği denilen batının entrikaları ile tanıştık ve halen uğraşmaktayız. Dürüst, liyakatli, ahlaklı, adil toplumlara ve önderlere ihtiyacımız var, bu hem inanç sistemimizde, he mi de töremizde vardır. Lider ileriyi gören, anında karar verip uygulamaya sokan kimsedir, biz bir düşünürken onlar milyon kere düşünecek ‘’İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’’ düsturu ile hareket etmek zorunluluktur, asli vazifeleridir. Milli meselelerde çok dikkatli ve duyarlı olmak gerekli, Kıbrıs meselesi de aynen öyle, yeni seçilen Cb’ nin beyanatı, bir takım kılıç artığı güruhun pankartları büyük yankı uyandırdı, bu söyleme karşılık federasyondan bahsedenlere tokat gibi bir cevap verildi.
‘’Derhal meclis karar alıp Türkiye’ye ilhak olmalı’’ bu sözden gocunan siyasetçiler yarını hesap edemeyen günlük siyaset yapan zavallılar milli menfaatleri göz ardı edenlerdir, zira bu kişilere en üst perdeden cevap vermek onları hizaya getirecektir ve getirdi. Politikayı iç siyasette yapıp dışarıda bocalayanlar bu ülkeyi idare edemezler, verilen mesajın ne anlama geldiğini iyi analiz etmek her siyasetçinin asli vazifesidir. Bir insana veya topluluğa iftira etmek, çamur at izi kalsın zihniyeti ile hareket ne millidir, nede vatanseverliktir, dünü unutup bugün gördüğünün peşinden gidenler, dehlize düştüğü vakit aklı başına gelir, fakat iş iten geçer. Konuyu ele alırken insani boyutları dışında stratejik, lojistik ve güvenlik açısından irdelemek önem arz eden husustur.
Milli meselelerle iç siyaseti karıştırmamak gerek, alınacak yanlış bir karar devletin bekasını bitirir, etrafımızda bize gülücük atan dost görünümlü ihanet çeteleri var, fırsat buldukça altımızı oyuyorlar, görmemek, duymamak gaflet ve dalalettir. Yangının içerisine girip ateş ortasından insanını çıkartan bir devlete işgalci pankartı açmak ancak ve ancak yunan artığı olur, başka izahı varsa siz söyleyin. Bu tip insanları savunmakta aynı kategoride değerlendirilmeli.
Milli meselelerde sarf edilen sözcükleri, verilmek istenen mesajları doğru anlamak ve yorumlamak devletin ve milletin güvenliği ve geleceği açısından büyük ehemmiyet arz etmektedir, günlük ve türbinlere siyaset esen yel gibidir gelir geçer, tedbir almazsan tufana kapılırsın, işte o vakit savrulur gidersin.
‘’ İnsanları gerçekten anlamak için insanların önem verdikleri şeylerin manasını anlamak lazımdır.’’ (C.Meriç)
ALLAH’A EMANET OLUN.
Namık GEDİK



Yalakalığın Gölgesinde Kaybolanlar
10 Kasım Mevlit Hizmetleri A.Ş.
Köşe Yazısı / Zorda Sıvışanlar
Köşe Yazısı / Çok Şaşırıyorlar
Köşe Yazısı / Esnaflar
