‘’Asaleti kendinden olanın gösterişe ihtiyacı yoktur; bahçıvanın, başına gül taktığı görülmemiştir.’’ ( Şadi Şirazi)
Gerçek var iken vekilin söz hakkı olmaz, ancak yetki verilirse o vakit icraat yapar, aksi durumda zaaf oluşur, ikilik çıkar, bu kaosa ve kargaşaya sebep olur. Milletten alınan yetki layıkı ile icra edilmeli, aksi durum seçmene ihanettir. Toplumun yararına olan, çoğunluğun itibar ettiği doğrultuda hareket karşılığını her zaman bulacaktır, aksi durum ters tepecektir.
1980 öncesi okullarda boykotlar, iş yerlerinde grevler sanki hakmış gibi icra edilirdi ve devletin mallarına zarar verilirdi. Çevre temizliği, okuma isteği devamlı surette engellenir çalışmalar sekteye uğratılırdı. Bir grup devamlı eğitimin devamı, diğeri ise engelleme yönünde hareket etmekte idi. Geçmişin üzerlerindeki etkisi kalmış olacak ki bugün halen aynı eylemleri düzenlemekteler.
Eğriyi, doğruyu ayırt edemeyip kriz ve kaos çığırtkanlığı yapanların milli ve ulusal olmaları eşyanın tabiatına aykırıdır, ya seveceksin, yada sevmeyeceksin, her ikisi de bir arada olmaz. Dünden ders almayanlar aynı noktada yerlerinde tepinmekteler, kendilerini güncellemek gibi bir dertleri yoktur, bu da toplumun nazarında olumsuzluklara sebebiyet vermekte, asla albeni yaratmamaktadır.
Millet ileri gitmenin, yeni hamleler yapılması taraftarı, bu hareketlerle içlerindeki devlete olan kin aşikar olmuştur. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında her türlü zorluğu çıkartan dışarıdan güdümlü piyonlar o günde türlü şaklabanlıklar yapmış ihanet içinde olmuşlardır. Gazi paşaya suikast dahi tertip etmişlerdir, ancak başarılı olamamışlardır.
19 Mayıs 1919 stilo isimli Rum Samsun-Kavak yolunda,
29 ağustos 1919 Erzincan çardaklı boğazında,
Ankara garına Eskişehir’den gelen Todori sorgusunda aşikar etmiştir,
Bunların tamamını da yazabiliriz, tarih not düşmüştür, bizim gibi bizden gözüken ancak içimizde fırsat bulur bulmaz hainlikler yapmış ve hali hazırda fırsat kollamaktalar. Devletin işleyişini zaafa uğratacak, icraatı engelleyecek her kim olursa o vatansever değil vatan hainidir, bunun başka tarifi varsa siz söyleyin.
101 yıllık cumhuriyet tarihinde ne zaman atılım yapılsa önüne engeller çıkartılmış, atılan adımlar atıl vaziyette bırakılmıştır. Hür kuş, devrim otomobili, Nuri Kıllıgil’in sütlücedeki silah fabrikası türlü bahanelerle engellenmiş, ülkemizin bölgesinde güç olması içimizdeki ve dışımızdaki hainler tarafından sabote edilmiştir. Bugün şartlar değişmiş, kişiler kendilerini güncellemiş ama amaç ve gayelerinden dün ki alışkanlıklarından vaz geçmemişlerdir. 80 öncesi eğitimi, çalışmayı engelleyenler şimdide mecliste boy gösterdiler. Elbette muhalefet edelim ama bu yıkıcı değil yapıcı, halkın yararına olması gerekmez mi?
Ama gözüken o ki hainlikten vaz geçmiş değiller. Bu tipler Türk tarihinde devamlı surette olmuştur, ancak idari maslahatta olanların aldığı tedbirler sayesinde yaktıkları ateş olduğu yerde sönmüş bertaraf edilmiştir. Eylemlerde başı çekenlere baktığımız vakit boy gösterenlerin aynı kişiler olması manidar değil mi?
Hiç bir Milliyetçi böyle bir eylemin içinde yer almamış güvenlik güçlerine, kamu kurum ve kuruluşlarına zarar vermemişlerdir, aksine sahip çıkmış, korumuşlardır. Devlet yaşaması, milletin bağımsız ve hür olması demektir. Bugün yapılan eylemler süzgecimizden geçirelim, amaçları, hedefleri nedir?
Dün köprülere, sihalara, ihalara, barajlara velhasıl yapılan tüm yatırımlara karşı çıkanlar milletin yararına değil zararına çalışmakta emperyalizmin kucağına atmaktadırlar. Geçmişte ülkemizin yaşadığı bu akıl tutulması hadiseler evet başarılı olmuş ancak bugün hareketleri kısıtlanmıştır, yaptıkları tepki ile karşılanmakta, toplum nazarında yok hükmündedir. Önce sevmeyi, sonra o uğurda çile çekmeyi ve menfaat gözetmemeyi öğrenmeleri şart ki aşk ve şevk ile vatan sevgisi oluşsun, işte o zaman devlet ilerler muasır medeniyet zirvesine oturur.
Gaye devletin bekası, milletin refahı olmalıdır, bunun aksi olan yanlışlara itiraz etmek, karşı çıkmak elbette vatan sevdasının tezahürüdür, yeter ki doğru istikamette yürünsün birilerinin değil kendi benliğimizle ayaklarımız üzerinde durmayı bilmek güç, iktidar ve caydırıcılıktır. Muhalefet iktidarın yaptığı iyi işlerde destek, yanlışlarda uyarıcı olmalıdır fakat ne hikmettir yapılan tüm icraatlara itiraz etmektedirler.
‘’ Böyle bir oyuna kapılıp hayal kurmak ancak ve ancak cahillik ve gaflet eseri olabilir’’ ( M.K.ATATÜRK)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK