‘’ Karanlık ile mücadele etmeyen aydınlığı, zorlukla mücadele etmeyen kolaylığı, sıkıntı ile mücadele etmeyen mutluluğu göremez’’

 Baktığı halde çevresinde olup biteni göremeyen, görmek istemeyen, çevresindekilere karşı ilgisiz ve alakasız olandır. Yaşadığımız hayatı doğru analiz edersek kendimize eziyet etmeden az sıkıntı ile yürütürüz, anacak doğru düşünceden uzaklaşıp objektif bakarsak sadece gözümüzün gördüğünü kabul ederiz, bu mağlubiyetleri ve yeisi getirir, karamsarlığa düşeriz, zira inancımızda böyle bir düşünceye yer yok. Yaptığımız ve yapacağımız her işi ALLAH rızası diyerek başlamak gerek.

 Yürüdüğümüz yolda önce insan, yani gönül dostları seçeceğiz, sonra disiplinli ve kararlı olacağız ki başarı gelsin. Yapılan hatalardan ders çıkartmaz devamlı surette birilerini suçlar benliğimizde hasıl olan nefsi arzuları başkaları üzerinden yakalamaya gayret edersek o insanların desteğinin çekilmesi ile düşeriz, önce kendimize güveneceğiz, muhakeme yapacağız tedbirli ve sistemli olacağız. Dünü bileceğiz yarına emin adımlarla yürüyeceğiz, yaptığımız yanlışların sebeplerini kendi dışımızda değil içimizde arayacağız. Suçlu bulmak çok kolay hemen yoldan geçeni yakala feryadı figan, derhal derdes ederler kendini kurtarıncaya kadar gördüğü eziyet yanına kar kalır.

Hayat çok acımasız buna insan faktörünü ve ulusal ilişkileri de ilave edersek tehlikeyi başlamadan bitirmek gerekir, yani her an uyanık olmak, ileriye dönük plan ve projeler geliştirmek velhasıl kendimizi güncellememiz şart ki bizden sonra gelen nesillere ve o zamana ayak uyduralım yoksa tarih olur gideriz. Ülkemiz gerek coğrafi, gerekse jeopolitik bakımdan zor bir toprak parçası, teknolojinin gelişimi ile emperyalizm ve milletimize kin besleyenler strajedi ve taktik değiştirerek gelişimi engellemek suretiyle dışa bağımlı hale getirmek istemekteler, bu dünde aynıydı bugün de zihniyet aynı, ancak metot ve teknolojik imkanlar daha gelişmiş vaziyette.

Dün ülke içerisinde yaratılan kargaşa ve anarşi dış politikayı geri plana itmiştir buna türlü engellerde katılınca ağır aksak yürümek zorunda bırakılmıştır. Geçmişte örgütlenmelerle birlikte kaos ve kargaşa çıkartmak suretiyle toplumun huzurunu kaçırmış kardeşi kardeşe kırdırmışlardır, zamanımızda ise sadece figüranlar ve metot değişik. Sokaklarda cereyan eden kavgaları artık resmi vasıfa haiz kişilere ve kurumlara yapmaktalar.

Millet olmak bu şuur istikametinde yürümek elbette karşımıza türlü engeller çıkartılacak, bazen candan, canandan geçeceğiz ancak değerlerimizden ve bir olmaktan asla geri adım atmayacağız. Tarihin derinlikleri de insanlık mücadelesini düşünelim ve nasıl, neden, niçinlerin cevabını çok daha net alacağız. Bunu görebilmek yüksek feraset gerektirir, bugünden yarını tahmin eden, olacak sıkıntılara şimdiden tedbir alır ve az ziyanla hesabı kapatırız, mesele idrak edebilmek, görebilmektir. Bir velinin yanında yüzlerce talebesi olur ancak içlerinden bir kaçı çevresini görür şeyhinin yürüdüğü yolu analiz eder, diğerleri ne kadar zikir çekselerde asla onların gözüyle göremezler. Bir camide ikindi namazı için cemaat üç saf olmuştur düzgün giyimli birisi son safta namaza durur içinden ‘’ acaba camide evliya varmı?

Kendi kendine sorar, yanında pek muntazam giyimi olmayan bir garip vardır, selam verilir verilmez düzgün giyimlinin kulağına eğilir safında iki tane, camide üç tane veli var’’ adamın bu haline şaşırır ve kendi kendine sorar o görüyor da ben neden? Her anı akli melekelerle düşünür muhakeme edersen zamanın süzgecinden geçirirsek olan her hadiseye vakıf oluruz, yok günlük yaşar aman bana ne dersek, o vakit hayıflanmayı bırakacağız dünden şikayetçi olmayacağız. Önce geçmişimizi bileceğiz nereden nasıl ne şekilde geldik öğreneceğiz ve o doğrultuda kendimize çeki düzen vereceğiz asla kibre ve yeise düşmeyeceğiz, ben demeyip biz kelimesini dilimize yerleştirelim. Yapılan her işte önce yaradanın rızasını gözetirsek o vakit gönüllere kapalı olan kapılar açılır görmeyen gözler görür. Din ve devlet için yapılanların asla karşılığı olmaz ancak mükafatı yarın ruzi mahşerde hanemize sevap olarak  işlenir, kimi güzellikler mükafatı yaşarken önümüze serilir, ancak bundan pişmanlık duymak, suçlu aramak bizlere katkı sağlamaz aksine yaptığımız hayırlar şer olur çıkar. Dün zaman içerisinde oluşan her hareket o günün şartlarında ele alınmalı ve değerlendirilmelidir, verilen mücadelenin bugün meyvesi var mı?

Yokmu?

Tahlil edilmeli, şayet var ise demek ki doğru istikametteyiz demektir. Hayıflanmak ancak zayıfların müracaat edeceği bir husustur, düşüncelerinden dolayı kimileri hayatı erkenden terk etti, bazıları eziyet gördü ama unutmayın bu dünya imtihan dünyası sizin, bizim, imanımız ve sadakatimiz sınanmaktadır yapılan her işin ALLAH rızası olduğunu bileceğiz ve idrak edeceğiz aksi takdirde asi oluruz malum onunda cezası büyüktür. Unutma mazlumun gözü senin üzerinde.

İnsanlar belirli mertebeye eriştikleri vakit ne gariptir dün yaşadıklarını unutuveriyorlar sonra da dönüp vay be bizi kullanmışlar sözünü diline doluyor, bu geçmişte yaptığı bütün iyilikleri silip atıyor. Haytın akışı içerisinde birçok iyi yerlere ulaşabiliriz ama zamanı geldiğinde inmesini de bilmeliyiz zira makamlar gelip geçici baki olan yaptığımız hizmetler ve mücadeledir.

‘’ Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen’’ ( Hz. Ali)

                                          ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                        Namık GEDİK