‘’ Bak sultanım Türke dikkat edesin. Devlet yapıcı ve devlet yıkıcı özelliği vardır. Kurduğu devletin kendisine hizmet etmediğini anlarsa yıkmakta ve yenisini kurmakta tereddüt etmeyecektir’’ (Nizamülmülk)
Siyasiler, kitle önderleri, topluma hitap eden, devamlı surette göz önünde olan şahısların zatı kişilikleri olmaz, tüzel kişiliğe haizdirler bu meyanda her hareketi göze batar ve propaganda ergumanı olarak kullanılır, bu makamları işgal edenlerin ağızlarından çıkan sözcüklere azami özen göstermesi önem arz etmektedir. Üzerlerindeki yükümlülükleri ziyadesi ile yerine getirmeleri millet menfaatinedir, zira bilerek ve isteyerek bu yükün altına girmişlerdir.
1980 öncesi toplumu çeşitli franksiyonlara böldüler ve bu bölünmeye bürokraside, kitle örgütlerinde ve çeşitli kademelerde memuriyet yapanlar çanak tuttu, nihayetinde toplum saflara ayrıldı, bilerek veya bilmeden alet olanlar çıktı ve maalesef kardeş kavgalarına sebebiyet verildi. Bu gün geçmişi kaşıyanlar var, aynı figüranlıkları hali hazırda işgal ettikleri makamlardan sürdürme gayretindeler, buna eğitim kadrosu, din görevlileri, çeşitli tüzel kişiliklerde görüyoruz bunun vatanseverlikle bağdaşır bir yanı yok, aksine hainlikle tarif edilir. Her makam sahibi ağzından çıkacak sözlere dikkat etmesi toplumu ayrıştıracak veya kinleştirecek hal ve hareketlerden kaçınmalıdır, etrafımız ateş çemberidir bundan faydalanmak isteyen düşmanlarımız kapıda beklemektedirler, birlik ve beraberliği bozacak her türlü hareketten kaçınılmalıdır.
Geçen Cuma hutbesinde imam ırkçılıktan bahsederek sanki anne ve babanın kim olduğunun pek ehemmiyeti yokmuş gibi sözler sarf etti elbette bizler Müslümanız ama dün yapıldığı gibi bir yola sapma hissettim, hani geçmişte Türkmüsün, Müslümanmısın gibi kavramlarla insanların kafasını karıştırmışlardı, ey hutbe okuyan zevat soy din değildir ve hiç bir canlı soyunu seçme hakkına sahip değildir ancak dinini seçme hakkına sahiptir.
80 öncesi böyle bir söylemle toplumu bölenlere şu cevap rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ‘’ Türklük bedenimiz, İslamiyet ruhumuzdur, ruhsuz beden cesettir’’ cevabını vermiştir tabiiki bunu anlayacak ve analiz edecek akılların olması gerek ki bir daha böyle bir söz sarf etmesin. O kürsüleri ve makamları işgal eden efendiler siz kendinizi bir sorgulayın hakikaten ALLAH rızası için mi bu vazifeyi yapıyorsunuz yada menfaat icabımı? İkincisi malum sevabı olmayan karşılığı alınmış bir iştir. Sizler toplumu aydınlatacak, sapık fikirleri aleni edecek doğruları anlatacak alemlere rahmet olarak gönderilen peygamber efendimizin güzel ahlakını nakış nakış işleyecek mevkilerdesiniz.
Bu milletin eğitim alacağı üç kurum vardır aile, eğitim ve din adamları. Geçmiş yüz yıllarda sizin hiç aklınızdan dahi geçmeyenleri yapan ve kutsal emanetleri can pahasına koruyan bu uğurda şehadet şerbetini tadan insanların soylarını irdeler ve ırkçılık olarak telafuz ederseniz Arap aleminin bugün ki durumuna düşersiniz.
İslam aleminin birliği Türk birliğinden geçmektedir, ister kabul edin isterseniz etmeyin fotoğraf her şeyi aleni olarak izah etmekte sizler görmüyor ve duymuyorsanız o da sizin ilminizin saplantılı olduğunun izahıdır. Bir avuç kara parçasında her türlü insanlık dışı işkencelere tabi olan topluluk he mi de Arap soyundan ama ne hikmettir dünyaya petrol ihraç eden Müslüman ülkeler akıllarını ve bedenlerini cani ABD’ ye satmış kıllarını dahi kıpırdatmıyor, sahi siz o kürsülerde ahkam kesenler neden onlara söz sarf etmiyorsunuz ama Türk deyince size batıyor neden? Sahi siz Türkmüsünüz önce onu bilelim devlet 2018’ de arşivleri açtı ve ak, kara belli oldu. Yesevi vakfında bir sohbette başkan Kastamonu tarafında bir ilçeyi ziyaret eder namaz sonrası imamla tanıştırırlar başkan hocaya ‘’ Hocam nerelisin? Kafkas kökenliyim, Türkmüsün?
Acarım, Hocam bende acarım sıkıştırınca ben Gürcüyüm başkanım, o vakit bu millete dinini doğru anlat’’ Bir zamanlar Mısır El-Esher üniversitesinde bir toplantı düzenlenir ve bir öğretim görevlisi kürsüde ‘’ İstanbul fethedilmemiştir, fethi bekler’’ buradan giden bir profesör kürsüde izah eder, şimdi biz küffara hizmet etmiyoruz, onlara dostluk kurmuyoruz aksine İslam aleminde cereyan ettirilen her hadisede sesi yüksek çıkan Türklerdir. Bu hadiseleri daha iyi anlamak için rahmetli cennet mekan kaptanı derya Hayrettin Paşanın hatıratlarını okumalarını tavsiye ederim, daha güzel anlarsınız, küffarla iş tutanlar, dostluk kuranlar kim aşikar olacaktır. İstiklal harbi sonunda cumhuriyetin kuruluşunda dahi karşı çıkanlar tamamı devşirme idi bugün onlarda ki Atatürk düşmanlığı bu ülkenin anayasasının ilk dört maddesi ve adıdır, komünistlerin bağımsız Türkiye deyip istiklal marşı yerine enternasyonel marşı okumaları gibi, biz dünü unutmadık, solun her eylemin sonunda bir Atatürk sözü ilave ederek asıl söyleneni gizlemek gibi.
Bölmek veya bu doğrultuda sözler sarf etmek toplumda infaale yol açtığı gibi Türk Milletine diş bileyenlere zemin hazırlanır, nerede nasıl ne konuşacağımızı tartarsak bunlara koz vermemiş oluruz, bizim ayrışmaya, bölünmeye değil birliğe ve beraberliğe ihtiyacımız var. Türk milleti; ne dün hiç bir kimseyi soyundan veya inancından dolayı ötekileştirmemiştir, şayet öyle olmuş olsaydı dünyanın yarısı Türkçe konuşur, Müslüman olurdu.
Unutmayın İslam’ın birliği Türk birliğinden geçmektedir, bunu ister kabul edin, isterseniz etmeyin gerçek bu. Dağınık bir topluluğu ancak disiplinli, kararlı, hedefe yılmadan yürüyenler bir beraber kılar.
‘’ Dört kişinin kabahati es geçilmez; biri memlekete kasteden, diğeri onun haremine kasteden, diğeri bahçeşehir escort – avcılar escort bayan – escort ataköy sırları ifşa eden, diğeri melikle dilde bir, gönülde melik düşmanlarıyla iş tutup onların yolunu yol bilenlerdir’’ ( Nizamülmülk)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK