‘’ Cesaret zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür’’ (Y.S.Selim)

 Yapacağı işlerde cesareti olmayan, risk almayan, rahatına düşkün, etliye, sütlüye karışmayan ancak her istediğinin de olmasını arzu eden tipler. Hayat gelgitlerle dolu, şayet hata yaparsan elbette bir bedel ödenecek, bu kaçınılmaz maddi veya manivi olarak götürüsü ve getirisi olacaktır.

 Yaşamak için zamanın akışı içerisinde yapacağımız faaliyetin mutlaka olumlu, yada olumsuz tarafları olacaktır, işe kalkışmadan öncesini ve sonrasını hesap edersek gelecek sorunları öncesinde tedbir alınmasını sağlar. Kitlesel bir eylem planlıyorsak ki bu devlete ve millete isyan niteliği taşıyorsa elbette karşılığı olacaktır. Mesele azmettiren ve işleyene verilecek cezalardır. Malum 6-7 Ekim olayları cereyan etti bir çok masum vatandaş şehit oldu, nihayetinde sorumlular yakalanarak gerekli cezalar tanzim edildi, verilen bu karar karşı olanlar sarf ettikleri sözlerle aslında Türkiye Cumhuriyetine asilik etmekte bunu aleni yapmaktadırlar, birazda üsluplarını aşan yorumlarla algı yaratma peşindeler.

Bir köşe yazarı Devletin Demirtaş denilen teröristten korktuğunu o yüzden ceza verdiğini köşesinde kaleme almış.  Cesareti hangi kişi ve kurumdan alıyor, bu ülkeyi muz cumhuriyeti veya kabile devletimi sanıyor? Siyasilerinde bu tip beyanatlar vermeleri belki de cesaretlendiriyor. Devlet idare etmeye talip olanlar önce devletin güvenliğini, bölünmez bütünlüğünü temin etmek zorunda, hani derler ya ‘’kazanmak çok zahmetli, kaybetmek kolay’’ devletimizin kuruluşu bu yolda verilen şehitler ve kararlılık, kıt imkanlarla donanımlı yedi düvele karşı verdiği mücadele asla yabana atılmamalı. Terörü ve teröristi koruyan, kollayan, onların yanında yer alanların vatansever olmaları söz konusu dahi olamaz. Kişilerin karakterleri oturmamışsa makam ve mevki sahibi olur olmaz içlerindeki düşmanlığı aleni kusarlar, bugün olduğu gibi. Bunlara destek veren batı ülkelerini anlarım da, içimizde biz gibi gözüküp altımızı oyanlara anlam veremem, bu bir de cumhuriyeti kurduğunu dillendiren güruh olursa, nasıl bir hal üzere olduğumuzu varın siz analiz edin.

Meydana gelen olayların gayet iyi farkındalar, ancak ne görebiliyorlar nede duyuyorlar, kör ve sağır olmuşlar. Gerçekleri saptırarak, kendi kafalarında kurguladıkları ve rol verdikleri piyonlarla halkın arasına yalanları yayarak çevrelerinde kitle oluşturup isyan çıkartmak. Yapılan hareketlerin iktidarı yıpratmak olarak algılarken aslında ülkenin ileri gitmesini, gelişmesini önlüyorlar farkında değiller.

Muhalefet elbette olcak bu siyasetin gereği ama söz konusu devlet olduğu vakit akan sular durması gerek. Bir yasa çıkartılıyor bu birazda bölücü ve suç çetelerine karşı olursa ne önünü, nede arkasını düşünmeden olumsuz davranışlar sergiliyor ve maalesef kontrolleri altında olan örgütleri eylem yapmaya sevk ediyorlar.  Yurt dışı teskere, yapılan savunma sanayii gelişimi hangi siyasiye menfaat temin ediyor? Bunlar milletin ve devletin yararına olan kalkınma değil mi?

Bakın ne diyor ‘’  Bu hükümet dünyanın en doğru işini yapsa bile alkışlayacak halimiz yok sende böyle diyorsan vay muhalefet siyasetimizin haline’’ ( E. Altay). Batı demokrasilerinde böyle bir durum var mı?

Hangi ülkede millet ve devlet lehine yapılan işlere muhalefet köstek olur, bu nasıl bir anlayış, demokrasi. Hoş H.Cemal kitabında parlementer rejimi kaldıracağız yerine diktatörlük getireceğiz diyor, peki bunlar onun talebeleri değil mi?

Yıllarca köşe yazılarını okuyup yönlenmediler mi?

Aslında içlerindeki gerçek beni ortaya koyuyorlar. Bunların kuyruğuna takılıp destek verenler meydana gelen bu durumdan kendilerine vaziyet çıkartmıyorlar mı?

Muhalefet ülke menfaatlerine, dirliğine, düzenini, milletin yararına olan kararlarda iktidarla birlikte olmalı, olumsuz, zararlı olanlara ise tepki koymalı, ama ne gariptir bunlar iyiye de, kötüye de aynı gözle bakıyor, tabiiki bu millete yansıyor.

Bir gazeteci iktidara oy verenler ‘’Eğitim düzeyi en düşük, kültür düzeyi en düşük’’(C.Ataklı) ‘’ Demirtaş’tan ötleri kopuyor çünkü gelişmeleri serin kanlı bir şekilde değerlendirip geleceğe yönelik perspektifler geliştirebiliyor ve bunları da tabanla ilgi ve heyecan yaratacak üslupla dile getiriyor’’ Bu yorumlardan çıkartacağımız dersler var aslında kendi içlerindeki düşünce ve fikirleri onun üzerinden ifşa ediyorlar ama ya Türk milletinin geçmişini, tarihi olayları bilmiyorlar, oysa daha dün 15 Temmuz yaşandı ve bunlar o kalkışmayı alkışlıyorlardı, Çanakkale, Sakarya meydan savaşı, İstanbul’un fethi, Kürşad’ın 40 çerisini ve yakın tarihimizde Asalayı ortadan kaldıran 14 yiğit vatan evlatlarını hatırlatmak gerek. Hani derlerya Oğuz’da er bitmez.

 Demokrasiyi gereği şekilde uygulayalım, adil ve ahlaklı olalım, geçmişte yapılan hatalardan ders çıkartalım, bir daha tekerrür etmemesini temin edelim. Biz güçlendikçe zayıflatmak ve kargaşa, kaos yaratmak için zemin yoklayanlar var, terör örgütleri bunların kuklaları. Zaaf zarar verir ve bazen telafisi olmaz yıllarca kapanmayacak yaralar açar.

‘’ Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan, hey sıkılmaz ağlamazsan bari gülmekten utan’’ (M.A.Ersoy)

                                    ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                      Namık GEDİK