‘’İnsanlar seni yanlış anladığında dert etme, duydukları senin sesin fakat aklından geçirdikleri kendi düşünceleridir’’ (Mevlana)
İki katı bir birine bağlayan, yüksek yerlere erişmek, işleri daha kolay görmeye yarayan olmazsa olmaz alet. Mekanik olarak, tabii ki amaç için kullanılmakta, lakin insan yaşamında karakter yapısı özelliği itibarı ile bir yerlere gelmek, makam, mevkii sahibi olabilmek için basamak olarak kullanılmak.
Toplum içerisinde, malum bu tip insanlar mevcut, kurnaz, tilki uykulu, çakallık yapan, her saniyeyi fırsata çeviren, asalak olarak hayat süren, insani vasıfları kaybetmiş zavallılar. Genelde siyasi litaretürde daha etkin yaşanmakta ve belirgin vaziyette çıplak gözle görülmektedir. Aslında hayvanlar aleminde bit tabiride kullanılabilir. Dün içimizde palazlanıp, çevre edinenler, sonra yedikleri kaba edercesine yetiştiği, tüylendiği, palazlandığı yeri unutup geriye dönüp veryansın ediyorlar, elbette bunun inanç sistemimizde karşılığı var, insan affederde şehitler, gaziler asla.
Bu tip insanların fıtratında ihanet, yalan, dolan, menfaat için her türlü yolu mübah sayarlar, doğruluk, güzel ahlak onlar için zuldür. Benliklerini yitirmiş, kendi ayakları üzerinde değil de geçmişte yaşadıkları zamanın hikayelerinin üzerinde durmaktalar. Nereye giderlerse gitsinler, hangi düşüncenin yörüngesine girerlerse girsinler, her daim geçmişte hasbel kader bulundukları makam ve mevkileri kendilerine etiket olarak kullanmaktalar, aslında gittikleri yerlerde benlikleri ve bulundukları konum itibarı ile anılsalar, bu kadar popiler olamayacaklar.
Aldıkları feyz ve maneviyatı unutup, ahde vefayı çöpe atıp, geldikleri yere iftira, hakaret, yalan beyanları sıralamaktan asla vaz geçmiyorlar, bu AB’ nin ödül verirken seçtikleri adamların hal ve hareketlerine göre bakıp iyi yaptın diyorlar ya, onlara benziyorlar, devletine küfreden, milletini inkar edenlerin mükafatlandırıldıkları gibi. ‘’ 30.000 Kürt, bir milyon Ermeni’yi öldürdük. Türkiye’de bunu hiç kimse dile getirmeye cesaret edemiyor. Ben ediyorum’’ (2005. O. Pamuk) 2006 da bu beyanat ona nobel ödülü getirdi. Belki yediği kaba edenlere de bu ödülden istifade edebilir, bence bir an önce müracaatlarını yapsınlar. Elbette her topluluğun içinde menfaatkar, asalak, makam ve mevki için yer edinenler olacak, bu yaratılıştan gelen karakteristik özellik, değişebilir mi elbette ancak kişi isterse mümkündür, aksi durumda asla düzelmez.
Gerçek; maneviyatın ( ALLAH rızasının) yerini maddeye terk etmesi, doymak bilmeyen nefsin arzu ve istekleri maalesef bu tip insanları yoldan çıkartmakta, abuk, subuk hareketler yaptırmakta. Manevi iklimde feyz almış, damarlarına kadar işlemiş biri zamanın her anında verilerle, ona tevdi edilenlere şükreder, onların yaşamlarında maddiyat, menfaat, yoktur ancak ve ancak ALLAH rızası millet sevdası vardır. İnsanoğlunun yeryüzüne teşrifi ile iyi ve kötü diye ayrılmış, kötü kendi içerisinde franksiyonlara bölünmüş, kimileri bukelemun gibi bulunduğu yerin konumuna, kimiside nerede bir açık var onu lehine çevirme gayreti vardır, çok zekidirler sen konuşmadan ne diyeceğini anlarlar ve o doğrultuda hareket ederler.
Maddeye düşkünlük gösterenler manadan uzaklaşır, manayı önemseyip o doğrultuda yaşayanlar fani hayatta ve uhrevi hayatta vaad edilen hayatı yakalarlar. Teknoloji ve bilim geliştikçe yolunu sapıtanlar, çizgisini kaybedenler, tekrar aynı sıfatları kazanabilmek için telaşla makam mevki, itibar ararlar, benliklerinden soyutlanıp adeta serseri mayına dönerler, nerede ne vakit patlayacağı asla bilinmez. Bunun en büyük bariz delili güncel olarak yaşanan siyasette sirayet etmiş, çıplak gözle net bir şekilde görülmektedir.
Dün feyz aldığını söyleyen, elini tereddütsüz öpen muhteris, arkasını döner dönmez tu kaka demekten vaz geçmiyor. Bu milletin özlediği siyaset değil, liyakati, sevgiyi, önce vatan diyenler, seni sen yapan değerlere sırtını dönersen, ihanet edersen, akibetin öncekilerin aynısı olacaktır. Günlük yaşayıp, menfaat temin edenler beslendiği ortamın değişime uğraması ile boşta kalmakta, yeni yollar aramaktadır.
Siyasette zaman çok önemlidir, saniyesi dahi her an değişebilir, ancak ahlaki değerleri, karakteri değişime uğramadan Türk Milletine karşılıksız hizmet etmeyi kendilerine düstur edinmeliler. Her ne olursa olsun millete hizmet konusunda önce ülkem anlayışına, fikirlerine ters hareketler kaosa, kargaşaya ve nihayetinde ihanetlere sebebiyet verir.
Önceliği millet olanın, yaptığı her harekette menfaat asla söz konusu olamaz, yuvayı terk edenlerin geldikleri yerlerde millet ve devlet yararına olumsuz hadiselerin cereyan etmesi gerek ki muhalefet etsin, aksi takdirde millete, devlete ihanet etmektir.
‘’ Ne mutlu eğri zamanda doğru yerde durabilene’’ (Pir sultan)
ALLAH’A EMANET OLUN
Namık GEDİK