Ölümle yaşam arasında bir yer, mesele kişinin kararı ile olay gerçekleşir. Bazen alınan yanlış kararlar, sözler, eyleme döküldüğü vakit evet ses getirir, ama getirisinden daha fazla götürüsü olur. Hadisenin yada ona yol açacak eylem ve söylemden şiddetle kaçınılmalıdır zira vahim sonuçlar doğabilir.

 Yıllardır ülkemizde ya etnik kimlik üzerinden veya mezhepsel söylemlerle toplumun huzuru kaçırılmak, var olan birliği sekteye uğratmak, kişilerin egolarını tatmin etmek için kaşınmaktadır. Geçmişte bu acı bir şekilde tecrübe edilmiştir, insanlar yoktan yere bir birine husumet beslemiş var olan ülke birliği sabote edilmiştir.

Aklı selim olan toplum önderleri, siyasi liderler barışı tesis edecekleri yerde kavga çığırtkanlığı yapmaktalar, bunun hiç bir zümreye veya  kitleye faydası olmadığı gibi iç kargaşaya ve çatışmaya zemin hazırlar. Bu tip tertiplere tenezzül edenlerin vatansever olmaları söz konusu olamaz.

Gelişmekte ve ilerlemekte olan ülkeler zamanla ekonomik bağımsızlığını kazanır, bu kapitalist ve emperyalist ülkelerin işine gelmez, zira onların ekonomi planları ileriye dönük yatırımları bunun üzerine şekillenir, o yüzden gelişmekte olan ülkeleri sabote ederek yada içeriden devşirdiklerini iktidara taşıyarak ipleri kendi ellerine almış olacaklardır.

Çıkarlarının göz ardı edilmemesi için ülkelerin zayıf boşluklarını tespit ederek o alanları kaşımak suretiyle iç kargaşayı körüklemektedirler, kendi iç dünyasındaki karışıklığı odaklanacak dolayısı ile ülkenin ileri gitmesi önlenmiş, gidermek için var gücüyle çalışacak ve ilerleme duraksatılacaktır. Terör örgütlerinin sahnelerdeki asli vazifesi budur.

Ağ babaları onlara destek verirken terörizmi meslek edinmiş militanlar karınları doyduğu ve destek geldiği müddetçe bu işi yapacaklar. Bilinçli toplumlar bu tip şahsiyetleri dışlayarak faaliyet göstermelerine müsaade etmiyorlar çünkü gelişime ve yükselişe aykırı önleyici durum yaratıyorlar.

 Kıtalarda cereyan eden iç karışıklıkları mercek altına alalım, nedenlerini, niçinlerini sorgulayalım, olay mahallindeki piyonları ve onları tutan elleri görelim o vakit taşlar yerine oturacaktır. Şu soruyu kendimize soralım batı kendi içinde mezheplere ayrılıyor, azınlıkları içlerinde barındırıyorlar ama hür ve müstakil değiller, böyle bir harekete kalkıştıkları vakit şiddetli bir şekilde bastırılıyor, bunların örneklerini çıplak gözle görmek mümkün.

İspanya ve Fransa arasında kalan Basklar (katatalanlar), İngiltere’de, İrlandalılar vakti zamanında devletmişler ancak işgal ile sona ermiş şimdi bağımsızlık isteselerde şiddetli baskılarla geri adım atmaktalar. Yükseliş trendini yakalamış gelişmiş ülkeler tarafından sevilmez her türlü engel uygulanır, onların izni olmaksızın hür ve müstakil faaliyet gösteremezsin, ancak kendi kendine yeter hale gelirsen işte o vakit bükemedikleri bileği öperler.

Yıllarca yer altı zenginliklerimizi hür irademizle kullanamadık, kullandırtmadılar ne zaman kendi, kendimize yeter hale geldik ve mecbur bırakıldık, başımızın çaresine baktık. İktidar olma hırsı vatan sevdasının önüne geçiyor hedefe varmak için her yolu mübah sayıyorlar fakat zarar verdiklerinin ya farkında değiller yada bilinçli olarak faaliyet gösteriyorlar.

Kapanmış yaraları kaşıyarak kaosa çığırtkanlık yapıyorlar, yıllarca benzeri hadiselerle gelişmemiz engellendi, çıkan krizleri yerli teknolojimiz olmadığı için ithal etmek durumunda kalıyorduk, bu hadiseler cereyan ettikçe ihtiyaç hasıl oluyor satın almak zorunda bırakılıyor velhasıl borç yapıyorduk. Bir kiracıyı düşünün aylık ödentisi kadar alacağı yeni eve borçlanıyorsa neden kendi evinde oturmasın, işte tamda böyle yapıldı kendi kendimize yeter hale geldik, elbette bu batıyı rahatsız etmektedir, terörü besleyerek, etnik kimlik üzerinden kışkırtıcılık yaparak emellerine ulaşmak istiyorlar.

Biz millet olarak artık bu tip planlara, hareketlere karnımız tok besledikleri hainleri ve piyonları biliyoruz. Yıllarca bir ve beraber yaşamış aynı kültürün, tarihin insanlarına bu sökmez, bu tip siyasetten nemalanmak kimseye yarar sağlamaz sadece ve sadece vatandaşların huzurunu kaçırır.

Milletin geleceğini düşünenlerin daha öncede izah ettiğim gibi mili ve hassas konularda aynı düşünce ikliminde bir ve beraber olmak zorundayız. 1990 yıllarda sırf iktidar olmak için etnik kimlik siyaseti ile meclise ucubeleri soktular ve Atatürk’ ün kürsüsünden millet vekili yemininde bölücülük yaptırttılar, Meclis Başkan Vekili Ali Rıza Sepetçioğlu her ne kadar müdahale ettiyse de onlar yapacağını yaptılar ve ne gariptir daha sonra ya tutuklandılar yada yurt dışına kaçtılar, bugün aynı plan devrede tek bir farkla daha temkinliler. Geçmişten ders almayanlar halen dayatma yapmaktalar.

Bugüne kadar 40000 insanımızı bu yüzden şehit verdik, ne gariptir ders çıkartmayanlar var.  Kendilerini üstün bizleri cahil olarak algılayan dayatmada bulunanlar ne Aybüke, Necmeddin öğretmeni, Eren Bülbül’ü, eşinin ve çocuğunun gözü önünde şehit edilen Astsubay Nejdet Aydoğdu’yu unutmak mümkün mü bunların hükmünü verenler kimler, şimdi kalkıp bana ne anlatacaksınız.

Siz akıl verenler kendinizi yetim, dul ve evlat hasreti ile yanan gönüllere nasıl ferahlık vereceksiniz, her gün ağızlarından salya akıtanlara fırsat mı vereceksiniz. Milletin isteği dirlik, birlik, düzen ayrışmayı körükleyici her türlü hareket ve eylemden kaçınılmalıdır.

 Çevresine akıl dağıtanlar, üstün görenler, tepeden bakanlar o kafalarında şapkayla dolaşan belki ayağındaki çorabı delik olanlar inanın ki sizin gibi kibir abidelerinden daha olgun ve mütevazi. Olaylar insana aslında ders çıkartmak için bir hissedir işte afet bölgesinde ihtiyacının dışında iaşe almayan genç, yaşlı, çocuk, ayaklarım çamur diyerek ambulansa binmeyen maden işçisi siz onlar kadar hissiyata sahip değilsiniz.

 Unutma ey akıl bilimin, ilimin ve öğrenmenin yaşı yoktur ancak diploma da kültür değildir zira öyle olmuş olsaydı bugün alimden geçilmezdi. Mazluma eziyet zalimin sayfasına günah olarak işlenir son yolculukta hesap görülür. Vatana kurşun sıkanla, vatansever bir değildir. Kaşınanlar uçurumun kıyısında geziyorsunuz millet sizi tımar eder.