‘’Eğer rüzgarın gücü ateşin gücünden az ise ateşi büyütür. Rüzgarın gücü daha çoksa, ateşi söndürür. Hiç bir zaman sınırlarınızı aşan güç talep etmeyin sönersiniz’’

Emperyalizmin ekonomik buhranı, kıtalar arasında dengeleri sarmaya, insanları huzursuzluğa ve yurtlarından etmeye zorluyor, oluşturdukları suni kuvvetle oturmuş belirli şartlara haiz temeli olan ve arkası gelen güçlere kafa tutturuyorlar. Yapılan işin önü ve arkası mutlaka hesap edilmeli, kazançlımı olunacak yoksa kaybedilecek mi analizi yapılmalı. Birilerinin menfaat ve çıkarları söz konusu ise mensup olduğu topluluğu ve kendilerini feda etmemelidirler.

Bulunduğumuz bölge yüz yıllardır devamlı surette kaynayan kazan gibi hadiseler bitmiyor silahlar susmuyor, bunun hiç bir tarafa yararı olmuyor, ortada bir kazanan var durumdan kendine vazife çıkartanlar, ileriye dönük hesap yapanlar. Bir ülkeye veya topluluğa saldırmadan evvel detaylı incelemesi yapılmalı, eksikler giderilmeli, karşı tarafın donanımı hesap edildikten sonra harekete geçilmeli, zira sonunda kayıpların ve işgalin olmaması mümkün değildir. Elbette tarihte az olanın, çok olana galibiyeti vardır ama bugün ki teknoloji ile donanımı olmayanların onlara karşı galip gelmesi eşyanın tabiatına aykırı. İnsanoğlu kullanılmaya açık ve müsait, yeter ki zaaflarını bil.

1980 öncesi ABD, Libya’ya hava harekatı düzenleyecek ancak körfezi Sovyet donanması kapatır, saldırıya karşı çıkar, harekata saatler kala aniden bir kararla donanma körfezden çekilir ve Libya bombalanır. Başkasına güvenerek yola çıkarsak çabuk yok oluruz, bu bir örnek bunu çoğaltmak mümkün aynısı Irak’da oluştu ve kaybeden orada ikamet eden yerli halk oldu, faturayı ödedi, halen karışık ve demokrasi gelmedi. Devletler tarihinde bu tip örneklere rastlamamız mümkün.    

Bugün Hamas İsrail’e saldırarak ilk etapta büyük bir kaos yarattı, fakat sonrası sivil halk cezalandırıldı. Savunmada dışa bağımlı olan devletlerin, halkların yerleşik düzene sahip topluluklarla mücadele etmesi çok basit değil, elbette toprakları işgal edilmiş, çevresi kıskaca alınmış kurtulması için mücadele gerekli ama şartlar oluşmadan, hazırlık yapılmadan, lojistik destek sağlanmadan yapılacak her hareket kendine zarar verir.

Önce sivil halkın hayatı söz konusu olmalı, hoş bizler inancımız gereği bu şekilde düşünüp icra ediyoruz bir karınca için koca orduyu başka yöne sevk eden zihniyet elbette masumları düşünecek, ancak bu zihniyet maalesef İsrail’de yok o yüzden yapılacak her hamlede çocuk, kadın, halkın emniyeti düşünüldükten sonra hareket edilmeli, aksi takdirde işte şimdi olduğu gibi insanlar perişan olur.

Yıllar önce yine yazmıştım önce Arap alemi devlet olma vasfına haiz olmalı, şu kabile zihniyetinden vaz geçmeli, koca bir coğrafyada küçücük bir kara parçasına tutunan caniler hepsine meydan okuyor, elbette arkasında yamyamlar var, ancak bir ülkenin kendisini gelişmeye açık, üreten savunmasındaki eksikleri yerli ve milli mühimmatlarla donatan olmalı, bunu elbette finansmanı olacak o da mevcut eksik olan teknoloji transferi. Ülkeler ekonomik yönden bağımsız olursa, sanayisi gelişir üretirse savunması ve caydırıcılığı o denli güçlü olur.

Ülkemiz terör hadisesinden çok çekti yıllarca dağ taş bombalandı taki 15 Temmuz’a kadar sonrası malum, önce savunma sanayinde yerli ve milli üretim başladı bağımlılık ortadan kalktı. Geçmişte şöyle bir hatırlayalım 1974 Kıbrıs harekatında Yankinin baskısı sonucunda daha fazla ilerleme kaydedemedik işte bu güzel bir cevap, bu sınırların haricine geçmeyin, ardından yıllarca sürecek ambargo uygulamaya konuldu, yani sen bağımsız değilsin haddini bil dediler. Yıllarca bu sıkıntılı günlerin bir daha zuhur etmemesi için mücadele yapıldı ve milli savunma sanayii kuruldu.

Bugün orta doğuda yaşananların bizler için olmaması mümkün değil terör örgütünü her türlü konuda besleyen ve büyüten sahibi fırsat bulduğu anda hiç tereddüt etmeden ülkemize saldıracaktır. Devletimizin daim olması milletimizin ahirete kadar yaşaması için birlik ve beraberlik içinde top yekün mücadele edilmeli milli olarak yapılan her teşebbüse sahip çıkılıp daha iyisinin yapılması için gayret edilmeli ki devlet ebet müddet olsun.

Geçmişi gözümüzün önünde canlandıralım bir avuç kara parçasına yedi düvel saldırdı ellerindeki imkanlar nispetinde hepsini püskürtmüşüz ve deniz savaşlarının akabinde İngilizlerin güvendiği Çörçil’i istifa etme mecburiyetinde bırakmışız. Yapılacak hamleler ehil, bilgili, teknolojiyi iyi kullanan insanlarla olursa başarı elbette mutlak olur, yeter ki çağın gerekliliklerine ayak uydurup, savunma sanayiinde başarılı olunsun işte o vakit hiç bir kuvvet karşı koyamaz ama bu vaziyetle İsrail’e karşı koymak çok zor bu bir intihar olur.

Düşmanlıklarını gizleyip kışkırtıcılık yapanlar elbette giden canlardan sorumludur ve elini taşın altına koymak mecburiyetindedir. Bir takım hareketler bir başka kaybı örtbas etmek oradaki ilgiyi başka yöne çekmek ve böylece rahat hareket etmek için çıkartılır bu saldırıda bu doğrultuda olabilir malum Ukrayna- Rus savaşı devam ediyor.

Bazı olayla da sükunetli derin analizler yaparak riski minimize edip az zaiyatla atlamanın gayreti olmalı, kullanılan değil kendi ayakları üzerinde duran olmalı ki karşıdaki de ne denli güçlü ve zor birisi olduğunu anlasın.

‘’Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil belki hiddet anında kendi zapt eden iradesini sahip olan kimsedir’’ ( Şems-i Tebrizi)

                                   ALLAH’A EMANET OLUN

                                                                                      Namık GEDİK